bugün

Yıllar önceydi daha maaşa geçmediğim günler. Fakir aile çocuğuyuz hatta yoksuluz fakirlikten öte. Elim yüzüm düzgün ve sevimli bir tipim var diye tek tük yüz veren kız oluyor, tabii fakirliğimi belli etmediğim sürece. Bir kız arkadaşım oldu ismi meral. dünya tatlısı bir kız, ilçedeki birkaç pastaneden birinin sahibinin kızı. Şimdi olsa mado nun sahibinin kızı olmadığı sürece varlıklı sayılmaz benim için ama o yılların düzeninde öyleydi. Cebimde doğru düzgün para yok ama kızla buluşacağız. Olur da kız pahalı bir mekana gitmek isterse cepte o kadar para yok diye arkadaşlarımı ayarlıyordum yolda denk gelmiş gibi yapıp bizi xx cafede oturuyoruz hep birlikte, siz de gelsenize diye yönlendiriyorlardı.
hiç geçmişe dönüpte burda milletide ağlatmak istemediğim anılardır. sikimde değilsiniz ağlayın amk ama. bende ağlıyorum lan. daha bu gün 4.2 tl faiz borcu için eve mahkeme kağıdı geldi amk. bildiğin 4 lira 20 kuruş lan.
baba arkadaşı torpili ile küçük yaşta aylığı neredeyse 350 tl olan yelken kulübüne gitmeye başlamıştım. 5-6 yıl bu böyle sürdü iyi bir sporcuydum fakat bu yetmiyordu. genç olduğum dönemler artık kulüpte gün bittiğinde herkes toplanır eğlenmeye giderdi (lunapark, bowling, sinema, vs) ben ise kulüpten çıkıp 1-2 km. uzaklıktaki durağa yürümek zorundaydım sadece eve gidebilmek için. tabi buna 1 yıl katlanabildim, ayrıldım kulüpten. kim bilir belki çok daha iyi bir sporcu olacaktım.
yurtta kaldığımız dönemlerde arkadaşım ile laptop satıp yurt aidatını ödememizdi. aslında güzel günlerdi. sonra ki ay son para ile NBA iddaa yapıp o ay ki aidatı ise öyle çıkarmıştık.
Yalova/Armutlu da arkadaşlarla ps cafede tum parayi yiyip 5 km yolu gecenin üçünde tabana kuvvet yürümektir o gun anladim ki paran yoksa dünyada hacminin önemi olmadığı bir ülkede yaşıyormuşuz.
anı değil aha gelecek işte.

20'sinde bir abimizin doğum günü var. içkinin dibine vurulacak. bizim gruptan herkes 50'şer ateşleyecek. benimse ay başını getirmem için ihtiyaç harici lükse 20 liram bile yok.
Üniversite nin ilk haftalarinda param gitmesin diye 5 km lik yolu yürürdüm.
son jetonumu adi telefon yuttuktan sonra yurt müdüründen borç istemem...

sahi, şu kahrolası laikler hep zengindi değil mi? yalancının...
sevgilimin babasının metresi dövüp,mutlu olması için herşeyi ama herşeyi yapıp, abilerinin karşısına çıkmaya bile göze almak, hastahanede yattığım halde ordan kaçıp yüzünü görmek sarılmak için evlerinin önüne gidip in aşşağı dediğimde inmeyişi, sevgilimin benden soğuduğunu söylediği an ve sonunda her şeyin bitmesi.
hiç bisikletim olmadı lan. çocukluğum hep bi tur bisiklet istemekle geçti.
Otobüse binmiştim kent kartı bastığımda lanet kadın bakiyeniz yetersiz diye bağırdı o sırada şöförde eliniz uzattı benden para bekliyo ama cebimde bi kuruş para yok kem kum ederek ya ben kent kartı yükliyim öyle geliyim demiştim kızararak o gün 3-4 km yol yürümüştüm.
(modlar kusura bakmasın klavyenin bazı tuşları çalışmıyor) bu sene yaşadıgım bir olay: hafta sonu arkadaşlarla geziyorduk. cebimdeki 15 lirayı akşam etmeden bitirmiştim. ikindi sularında babam aradı ''napıon oglum'' dedi, ben de geziyoruz dedim sonra da paramın kalmadıgını ve aç oldugumu söyledim babam da parası olmadıgını söyledi o sırada fabrikanın içindeydi, kapattık telefonları, gurur yapıp arkadaşlar yemege giderken işim çıktı deyip ayrıldım ve aç bir şekilde okula döndum (bu arada askeri ögrenciyim) babam telefonla aradı oglum 20 tl yatırdım aç kalma dedi, ben de okula geldigimi söyledim kapattım. 15 tatilde eve döndugumde annem anlatıyordu: ''baban sagdan soldan para bulup sana göndermişti, bulmadan öncede beni arayıp para istedigini bende olmadıgını söylemiştim. baban akşam eve döndugunde gözleri aglamış gibiydi, iki hafta atlatamamıştı aç yattıgını'' dediginde sessizce onaylayp tuvalete gitmşitm ve saatler boyu aglamıştım.
insanı bir an bile yalnız bırakmayan anılardır. Belki zamanı gelince bende birkaç tane anlatırım.
halk ekmegi onunde insanlarin sira beklemesi. okulda durumu iyi olmayan ogrencilere pantolon,mont,kitap defter verilmesi.
Geçmişi düşündükçe fakirlik günlerinde çekilen çileyi düşünüp zenginliğinden dolayı şımarmamayı hatırlatan anılarıdr.

ilkokul yıllarım, annem yaşadığımız ilçenin zenginlerinden birinin evine temizliğe gidiyor, ailenin ece isimli kızı da bizim sınıfta okuyor. Ece sular seller gibi çok güzel sapsarı saçlı mavi gözlü bir dilber. Annem bunların eve gidip gelirken konusu geçmiş ve benim gündelikçinin oğlu olduğumu öğrenmiş. Sınıfta yaygara yaptı utandırmaya çalıştı. Ben tahtaya çıktım ve asıl utanması gereken sensin çünkü annem fakir olduğumuz için, bizleri okutmak için senin gibi zengin şerefsizlerin bokunu temizliyor ama dünyanın adaleti olsa siz benim anamın boku bile olmazsınız gibi birşeyler söyledim, sınıftan alkışı alıp oturdum. Bu arada hazır cevaplığım ilkokul yıllarımdan beri gelen bir özelliğimdir. Neyse aradan yıllar geçti ben okulumu bitirdim meslek sahibi oldum cebim para gördü, daha sonra mesleğimin yanında ek iş olarak ticarete de atılarak bok gibi para kazandım. Kendime çok güzel bir bmw aldım, alemlere akıyorum. Bir gün ece denk geldi arkadaş ortamında. Beni hiç hatırlamadı bile. Biz arkadaş ortamında birkaç kere görüştük sonra bir gün bara eğlenmeye gidelim dediler. Hep beraber gittik bu zengin züppeleri sadece sulu içse yine iyi, kuru da çekiyorlar kafayı bulup sapıtıyorlar. Bardaki eğlence sonrası benim eve gidelim dedim kimseden ses çıkmadı çünkü hepsi ayakta bile duramıyordu. Benim eve gittik ayakta bile zor duran eceyi ben güzelce soydum duşa soktum ama ayılmadı bile daha sonra yanıma yatırdım ciddiyim o ana kadar kötü niyetim yoktu ama işte değişmez kural kendini yine gösterdi ve et ete değince gecenin bir yarısı baktım bunun eller vücudumda dolaşıyor. Direnmeye de çalışmadım o gece birlikte olduk. sabah kahvaltıyı falan yaptık. Görüşürüz akşamüstü falan dedi ayrılırken. Bugünlük beni affet annemi doktora götürcem dediğimde hayırdır annenin nesi var diye sorunca gol sırası bana geldi. Annemin eklemleri çok ağrıyor eskiden çok ev temizliğine giderdi onların etkisi deyince kahkayı patlattı çok şakacısın diyerek. Yoo dedim ne şakası şöyle bir ilkokul yıllarına gidersen belki hatırlarsın evinizi temizleyen bir zehra vardı ve onunda bir oğlu vardı hani. Deyince jeton düştü ve hızla arkasını dönüp uzaklaştı. Sanırım utancından olsa gerek bir daha aramadı. Aramasın zaten ben intikamımı aldım anamı aşağılayanın yatakta anasını ağlattım bu bana yeter.
ilkokulda sırf okul sonrası daha fazla acıkmamak
için
simit-ayran parasını son ders tenefüsüne
saklayan çocuklar
vardı, iyi çocuklardı onlar.
diğerleri biraz şişkoydu, biraz cimri. toktular, anlamazlardı
aylik akbilim oldugundan, dolmusa para vermemek icin karda kışta otobus beklemektir titreyerek.
minibus soforu, 10 kurus olan para ustunu vermeyince, yaklasik 5 dakika sonra dolmusun en arkasindan "kaptan para ustunu vermedin" diye bagirip, elden ele gelen 10 kurusu cantaya atmaktir.
Bir keresinde hatun bulamayıp otuz bir çekmiştim. O zamandan beri elime saygımı kaybettim. Burnuma falan sokuyorum her işi görüyor. Yazık.
her fakir çocuk gibi bende yazları çalışırdım. okul tatile girmişti ben acaba babam bana ne iş bulacak diye bekliyordum ki, babam yeni iş teklifini yaptı. simit satacaktım!

e iyiydi, en azından asabi ustalar ve dayak yoktu bu sefer.
neyse şimdi hatırlamıyorum ama babam bana 10 lira verdi (10 lirayı atıyorum) 10 lira ile 20 simit alacak ve onları satacaktım.
sabahın erken saatinde simit fırınından 20 simidi aldım ve öğle olana kadar 10 unu satmıştım.
cebimde de 10 lira param vardı?
küçüğüm ne bileyim ben, babamın verdiği para çıktı ya kalan 10 simidi benden daha garip olan çoluk çocuğa bedavadan dağıttım.
akşam olmadan eve geldim, babam sordu

-sattın mı oğlum tüm simitleri?
-sattım baba
-aferin benim oğluma, şimdi sana simit al diye verdiğim 10 lirayı ver bakim

çıkardım verdim

-şimdi yarın 20 simidi almak için sende olan 10 lira nerede?

öyle baka kaldım,

-ne 10 lirası? verdim ya işte sana?
-salak oğlum benim, yarın nasıl simit alacaksın?
-e senin verdiğin 10 lira ile?

siktir git lan dedi yarı kızgın yarı gülerek

-senden bir bok olmaz

hee olmadı harbiden amına koyim.

fırk...
lisede 2 arkadaş ortak pakete girmek paranın gözü kör olsun.
bilmem kac liralik gozlugumu, bana sinirlenen ogrencim camdan disari firlatinca ve gozlugum cizilince, kahroldugum andır.
en cok entry girdigim basliklardan birinin, bu baslik oldugunu fark ettigim andır.
yıllar önce dershaneye giderken sene sanırım 2003, arkadaşlar öğle vaktinde " kalk kız kimesne yemeğe gidelim" dediklerinde, ben az önce yedim demiştim. hala aklıma geldikçe gözlerim dolar.
Arkadaşla lahmacuncuya gitmemiz 10 tl paramız var.Bende dedim abiye, abi bize ikişer lahmacun dedim.Sonra içime bi kurt düştü,abi lahmacun ne kadar dedim 4 tl dedi bende dedim neyse biz kalalım sonra bu güldü şaka yaptım 2 lira dedim pis pis güldü,aslında kalkık gitmemiz lazımdı o şakasını ardından biz yüzsüz olduğumuz için kalkmadık.
güncel Önemli Başlıklar