bugün

başta ailem olmak üzere herkese diyebilirim.
ha ben çok mu iyiyim?
tartışılır tabii.
Kendi iç çekişmelerime, kendi kibrime, kendi çakallıklarıma, kendi kurnazlıklarıma diyememiş hiç kimse?.. kimse yoğurdum ekşi demiyor amına goduğumun dünyasında zaten?!.. öyle değil mi şeytan parçacıkları, hı?!..
yürüdüğüm, bazenleri de koştuğum bir yolum vardı.
hayatım.
sonra o yolda takılıp düştüm . “olsun, olur hayatta böyle şeyler. biz zaten savaşmak için gelmedik mi buraya ?” dedim.
ama unutmuşum bir noktayı. yaralanmışım.
takılıp düştüğüm yerde benden bir parça kopmuş. göremiyorum, bulamıyorum. ayağa kalkamıyorum.
ayağa kalkmam için ona ihtiyacım var sanırım, ama ne düşürdüğümü bile bilmeden öylece bekliyorum.
gözlerim düştüğüm yerin etrafında arıyor eksik parçamı. ama bulamıyorum.
hâlâ daha yerdeyim. sürüne sürüne bekliyorum bulabilmeyi.
kendimi.

yoldan geçen biri de yok.
“olsaydı belki elimi tutup kaldırırdı.” diyorum içimden. ama yok, geçmiyor kimse.
anlıyorum o an, ben bu yolda tek başıma yürüyormuşum.
kimsesiz.
düştüğüm yerden gökyüzüne çeviriyorum bakışlarımı. yavaşça ilerleyen bulutların arkasındaki güneşin yolunu gözlüyorum.
ama saklanmış bulutların ardına, çıkmıyor.
yere düşürdüğüm eksik parçamı almadan kalkıyorum ayağa zor da olsa en sonunda.
canım yana yana.

zaman akıp geçmiş.
şimdi de etraf karanlık, yolda önümü göremiyorum.
gece örtmüş yolun üstünü.
aydınlıkken açmasını beklediğim güneş, terk ediyor beni.
sonra yine düşüyorum.
gerisi mi ? ümitsizlik.

ağlıyorum. ayın aydınlığı ilişiyor gökyüzünden gözlerime.
hafiften ışığı vuruyor önüme doğru.
sanki yol gösteriyor ama emin olamıyorum şimdi de. öylece bakıyorum aydınlattığı yere doğru. düşünüyorum.
ya güneş gibi terk edip giderse beni ?
korkuyorum bu sefer. kalkmıyorum.

biraz güvene ihtiyacım var.
evet evet.
yere düştüğümde benden kopup yere düşen ve kaybolan, bulamadığım eksik parçamın ne olduğunu o an fark ediyorum.
güven.
ama hâlâ ortalıkta, yok.
güveni bulamıyorum.
etrafta kimse yok. yalnızım.
“yok mu kimse ?” diyorum. önümdeki ay ışığının hâlâ ısrarla aydınlattığı yola doğru.
sessizlik cevap veriyor, “yok, kimse yok. yalnızsın.” diyor bana.
sonra ben susuyorum. susuyorum da gözyaşlarım konuşuyor bu sefer.
hıçkırıklarım katılıyor ara sıra.

ben artık kalkamam buradan, yürüyemem bu yolu.
“hayatıma devam edemem” deyip öldürmek istiyorum kendimi.
“ölsem benim için üzülecek kimse yok.” diyorum.
“üzülseler de unutulacağım.” diyorum.
ve unutulmayı tercih edip, kendimi öldürmeye yelteniyorum.
bir gün olurda kalkarsam beni düşürdükleri yerden,
arkama bakmadan yürüyemem ki.

sonra yine arkama bakayım derken düşerim belki.
yine.
Sanki tanıcanız imq evet.
Hajahdhahahahh ulan her boku yaşadığımız bir hayat. O kendini biliyor.
Kimseye. Hamurumda bir şüphecilik var. insanın kendisi bile değişken. Her gün ve her saniye değişiyor. Yeni şeyler öğreniyor ve keşfediyor. Dün doğru sandığı bugun yanlışlanabiliyor veya tersi. Çok değişken olan şeylerle yaşamayı sevmiyorum bu yüzden de insanlara güvenmiyorum.
Anneme ve onu çok seviyorum.
Kırmızı tuborg' a.

Paranoya yapıyor.
descartes. :(
Tabi ki de ilgi delisi yıldızlı kaşarlara.
Yanlış insanlara borçluyum (!)
Güvendiğim insanlara...
eski kız arkadaşıma borçluyum. sensiz yapamam ben aşkım diyordu geçen baktım ınstagram dan evlenip 2 çocuk yapmış. aga niye herkes bizi kandırıyor sokucam böyle işe artık ya.
Baskasini tercih eden nişanlilarima.
salak kafama.
Karaktersizin tekine. Ama iyi ki o karaktersiz karşıma çıkmış. Saf saf kimseyi çok sevmemem gerektiğini öğrenmiş oldum.

Biliyorum ki mutlu olamayacak. Çünkü şu an kurduğu şey bir ah üzerine inşa edildi.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar