bugün

Sanki bir suçlu gibi hissedersin kendini herkes diledigi gibi yasiyor ama sen yasamıyorsun sana verilen ceza heralde bu ne kadar mücadeleci olursan ol yine konu maddiyeta dayanıyor olmuyor iste sozluk parasiz olmuyor.
Fukaralık, pantolonundaki yamadan saç tıraşından,kıvrık metot defterinden ele verir kendini; götürür sınıfın en arka sırasına oturtur seni. Ve hiç bir iktidar, fukaralığa çare bulamaz. Bulmaz. Çünkü fukaralık demek, denize düşünce yılana sarılmak demek. Nerede çok fukaralık görürseniz en çok ibadet orada yapılıyordur. Bu da iktidarların en keskin biçimde kullandıkları bir şeydir. Önce din kullanımı, sonra da milliyetçilik kullanımı, bütün iktidarların, ama dünyadaki bütün iktidarların beslendiği iki muazzam kandır. Bunlardan vaz geçemezler. Sistem, eşitlikten ve adaletten yana değişmedikçe bütün dünyada yoksullar ve haksız kazançlar devam edecektir. Hiç bir zenginlik yoktur ki, bir takım insanların iliğini kemiğini sömürmeden elde edilsin, hiç bir yoksul yoktur ki, birileri tarafından kanı içilmesin. Yoksulluk cehaleti, cehalet yoksulluğu getirir ve bu değişmez. istediğiniz kadar zırlayabilirsiniz ama bunun için bir şey yapmadığınız sürece, bu böyle devam edecektir. Ve şunu da bilin ki, bireysel yardımlar yarım günlük karın doyurur, oysa yoksulluğun tamamen ortadan kaldırılması gerekir. Bunun için de sistemin değişmesi şarttır..
bunun bir esprisi vardı, A4 denince akla audi a4 yerine kağıt gelmesi gibi bir şey fakirlik.
Fakirlik maddiyatla sınırlandırılmayacak kadar geniş anlamları içinde barındıran kelimedir.
Fakirlik bir gece içindeki fırtınaları gözyaşlarına teslim etmişliktir.
Fakirlik insanların kötülük yapmasına seyirci kalıp elinde hiç birşey yapamayacak olmanın verdiği çaresizlik.
Fakirlik gurursuz, erdemsiz ve şerefsiz insan kitlelerine tahammül etme gerekliliği.
Kısacası çölde su içinde boğulmak gibidir.
Bir bıçak gibi saplanır toplumların beline ne çıkarıp atmaya ne de kıpırdamaya mecalin yeter. Zaman geçtikçe alışırsın ve sürekli yanında taşırsın. Evet o artık senin bir organın gibi nereye gidersen ele verir seni.
görsel
galiba fakir insanlarin bir ozelligidir; sahipsizlik...
Parasız olmak değildir. herhangi bir canlının, yaşamak için başkalarının desteğine ihtiyaç duyması durumudur.
o zaman herkes fakir...
Geçenlerde en iyi bilgisayar markası diye başlık açmışlar. Girdim bakıyorum adamın biri monster fakirler bilmez yazmış. Bende daha önce duymamıştım o markayı bilmiyordum. Çok zoruma gitti.
fakir insan çok sever ancak sevdiği insan onun gözünde parası pulu olmayan budalanın tekidir. (bkz: kendimden biliyorum)
pazara akşam gitmektir. akşam üzeri herşey 50 krş ile 1 lira arasında ucuzluyor. her aldığınız meyve ve sebzeden böyle kar yaparak en az 10 liranız cebinize kalır.
Ailesinde çalışacak durumda olan birisi bulunmayan, kendisinin çalışma imkanı olmayan yada ailesi olmayan kişinin zorunlu olarak düştüğü durumdur. Ne yazık ki sonralarda buna dayanamayan bazı kişiler kötü yollara başvurmaktadır.

Kimse düşmez bu duruma umarım. Durumu kötü olanlara bol sabır diliyorum.
Zengin patronların, içine düşmemek için işçilerinin kanını emirleri durumdur.
Alışıyor insan, öğreniyor fakirliğin anlık olmadığını, umursamamayı öğreniyor, bunun boktan bir yaşam tarzı olduğunu öğreniyor.
Bir şey alırken hep önce fiyatına bakmaktır.
Bir kere de fiyatına göre değil de canının çektiğine göre yemek yiyememektir.
Yabancı markalarla rekabet edebilecek sermaye çıkarmak için, emeğin, alın terinin, yaşam hakkının tekelleşmesine göz yummak zorun da olanların halkına reva gördükleri gerçektir.

1. Dünya nın bir numara tarım ürünlerinden olan, kayısı, çay ve fındık üreticisinin ve alıp satanların gelirlerindeki adaletsizlik. ( Üreticiden alıp satan büyük esnafların dolar 4 tl ye dayandığı zaman malı üreticiden mal almayıp, daha önceden dolara yatırdıklarına şahidim. Oysa üretici cebindeki 200 doları bozdurarak devletin arkasın da durmuştu)

2. 30 yıldır aynı fabrikatöre çalışanın ve patronun gelirlerindeki uçurum. Patron 100 katı büyürken çalışanın gelirinin fazla değişmemesi.

3. Marketler, mağazalar zincirinin tekelleşerek küçük esnaf ve sanatkarı yok etmesi ve akabinde gelen işsizlik ve mesleksizliğin oluşturduğu kesimdir.

4. Teşvik primleri zengin olanı daha da zenginleştirirken fakirin iş yapmasına alan bırakmamaktadır. Fakirlerden bile vergi toplanarak elde edilen milli gelirin " teşvik" adı altında zaten zengin olan insanlara aktarılmasının hikmeti nedir? Hayvancılık alanındaki destekler neden büyük oynacak çaptakileri kapsar? Ver Allah ın verdiğine, vur Allah ın vurduğuna politikası ne kadar kur anidir?

Teşvikler işi- gücü olmayan, yoksul kesime verilmeli değil miydi?

Bu ülkeyi geliştirmek, marka mallar üretmek gaye ise herkes elini taşın altına sokmalı. Gaye ülke ve marka olmalı.
Gelişmek için belli kesimin rızkını kısıp, belli bir kesimin istediği gibi yaşamasına olanak sağlamak ne kadar vicdanidir?

Bu konu da müslüman din kardeşlerimden olan siyasileri ve patronları tek öndelerine " hz. Muhammed s.a.s" me uymalarını istiyorum.

" O mubarek, davası için karnına açlıktan taş bağlayıp gezerdi, taşı ümmetin karnına bağlayıp mekke nin, medine nin ileri gelenlerini asla kalkındırma yoluna gitmemişti"

Biz böyle islam a gidiyoruz diyen patronlar " Ağlayanın malı gülene hayretmez"
"kar zenginin damına, fakirin anasının amına yağarmış" cümlesi özetliyor. tanım olarak ise sosyo-ekonomik tabakalarda alt sıralarda olma durumudur.
o zaman bir alıntı gelsin:

-yoksulluk kaç gün sürer baba ?
-40 gün oğlum.
-40 günden sonra zengin olur muyuz ?
-yok oğlum, alışırız.

Ben çoktan alıştım galiba. Evet.
bugün bi kadının çocuğu için döner istediğini gördüm. kadın para fakan istemedi. karnı aç yavrumun dedi.

ne diyeyim ki.
"Fakirlik, sana ait olmayan şeydir. Eğer sana ait olsa bile, esasen senin olmadığından ötürü yine senin olamayacak olandır".
bilim icra edebilme, doğrudan milletin servetiyle ilgilidir. bilimi bir hurafe olarak görüyoruz milletçe orası ayrı ama, bilimin ne olduğunu bilen bir kesim de var. ona gitmesi gereken para da hep milletin amına koyanların ve koyduranların cebine gitti, hep fakir kaldık, "nerede lan bu arka cebimde olması gereken para" diye bile sormadık. bana millet düşmanı diyebilir insanlar ama bu benim gerçekleri söylememi engellemez. millet cahil, hep cahil, cahil olduğu yetmiyormuş gibi burnundan da kıl aldırmıyor. hayat enteresan tabi, burnundan kıl aldırmıyor ama pek de güzel "amına koyduruyor". Evet.
Küçükken ekmek almak dönüşü para üstünü kaybettiğin için öyle bir azar yiyorsun ki götün yiyorsa bir daha hata yap. Hayatın boyunca hata yapmaktan korkarak yaşa. Evet.
Benim karakterimdir..
Münferit yaşam kalitisini artırmak için, piyasaya tekelci zihniyetle saldırıp; malı mülkü üst üste yığanların, haksız rekabetle iflas ettirdiği, ihtiyaçlarını karşılayamayan yığınlar topluluğu.
Parasız kalma durumu... Maddi yönden birçok sıkıntı çeker insan ama en kötüsü manevi fakirliktir çünkü yeri doldurulamaz.