bugün

izah edilmiş espri espri değildir...
lafın hepsi aptala söylenir, sözünü unutmaması gereken adamdır.
örneğin fıkrasına gülünmeyen adamdır. anlatır zaten o zaman espri niteliğini kaybeder.
hayatta dusulmesi en son istenilecek, talihsiz bir olaydir.
zaten ilk anda gülünmemişse, izah ettikten sonra en mükemmel espri bile olsa kar etmeyeceği gerçeğini gözden kaçıran şakacı kimsedir. *
açıklayıp gülünecek bir şey bırakmamış adamdır. çaresizdir.
görsel
Acınacak durumdadır.
fıkra anlatan hoalara yapardık bunu gülmezdik sınıfca
sonra ynı fıkrayı farklı isimlerle bir arkadas anlatır dı kahkalarla gülerdik.
yaşasın muzurluk...
(bkz: böyle anlatınca komik olmadı)
ilk anda espiriye gülündü gülündü sonra izah ederek hayatta güldüremezsin zorlama dedigim adamdır.
"Şimdi ben anlatınca komik olmuyo ama.. Arkadaş var o çok süper anlatıyo" Olayıdır aslında.
izah edilen espiri olmaktan çıktığı için tadı kalmamıştır. Buna göre her türlü mağdur adamdır.
izah edilen espriye zaten gülünmeyeceğinden beklentilerinden kurtulsundur.
(bkz: yazık la kimin çocuğuysa)
Bu bana bir fıkrayı hatırlattı... Bir gün, adamın biri bir maden ocağında işçi olarak çalışmaya başlar. Orada, insanların sayıları söyleyip buna güldüğünü görür. Örneğin biri, "otuz altı" der * ve herkes güler. Berikisi aynı şekilde "elli yedi" der ve yine herkes güler. Sonra yeni gelen adam sorar, "siz neye gülüyorsunuz" diye, işçilerden biri açıklar, "kardeşim biz yıllarca aynı fıkraları birbirimize anlatıp duruyoruz, o yüzden fıkraları birden yüze kadar numaraladık, numarayı söyleyince fıkrayı anlıyoruz artık" diyerek. Sonra yeni gelen, fıkraları öğrendikten sonra derler sen de bir fıkra anlat diye. Bu da anlatır, "on dokuz" *. Kimse gülmeyince, bizimki sorar, "neden gülmediniz?". Cevap ise : "Hiç güzel anlatamadın da ondan!"