bugün

mağazaya girer beğenir fiyata bakar uygunsa denemeden bedenine göre alır çıkar. Uygun değilse bakar bi kaç daha ordan çıkar leveli düşük başka mağazaya ordan bulur en fiyakalısını alır sonra evin yolunu tutar. Aldığı eşyaları kor bi kenara sonra alır kolasını Oturur pc başına sözlükte takılır.
once internete bakilir. magazaya gitmek zor is malum. bulamadiniz nette, cikar 1 builemedin 2 dukkan gezilir. kalite fiyat okayina ozen gosterilir. tek parca kiyafete 50 liradan fazla verilmez. gerekirse tukkan sahibine kafa tutar.

+el kadar don 30 lira olur mu be victorya sikrit mi amk seyi.

gibi.
tükürük yoluyla. evet efenim bakteri alışverişidir.
gençliklerinde en sevmedikleri, kadınları inim inlettikleri, illet oldukları alışveriş 50 yaşına geldiklerinde en sevdikleri hobileri olur. hele 75 yaşında neredeyse avm'lerin otoparkına kamp kurup orada yaşayacak hale gelebiliyorlar. *
yahu babam ömrümüzü yedi senelerce, mağazalara bizle girmez uygun bir uzaklıkta arabada otururdu çoğunlukla. lojistik destek hesabı..
her nekadar isteksiz olsa bile kıyamaz götürür ama devamlı söylenirdi;
getirdiniz beni bi hafta sonum var... trafikte sinir olup, arabada sıkıntıdan patlıyorum diye..
yaş kemale erince adam bu kez bizi bayıltmaya başladı. resmen intikam alıyor hepimizden. hafta sonu oldu mu 4 kardeş aynı evde yaşamadığımız halde kaçacak delik arıyoruz bazen. hepimizi sırayla arıyor hangimizi ağına düşürürse; hadi şu avm de şu indirim varmış gazetede gördüm... özellikle 75 yaşında emekli olduktan sonra sıkıntıdan iyice alışveriş delisi oldu adam başımıza.
kıyamam yaaa...
bizim halimize de ; "etme bulma dünyası deniliyor" heralde ya da "tarih tekerrür ediyor"
önce internetten araştırma yapılır model, renk ve numara\beden belirlenir akabinde ilgili mağazalara gidilip ürün alınıp çıkılır.
kim nasıl alışveriş yapar bilinmez ama ilginç olan "terminatör 3: rise of the machines" filmindeki alışveriş sahnesidir.
terminatör bir markete girer, tarladan domat toplar gibi sepetine ne varsa doldurur. çıkmak üzereyken, kasiyer: "hanı? hanı parası" şeklinde itiraz eder.
cevabı reis pis verir. avucunun içini adamın suratına dayayıp, "buna konuş" der ve çıkar gider. alışveriş budur. böyle olmalıdır.
- ne kadar
- 40 lira
- alayım madem.

10 saniye falan sürer.
not: abartmayın beyler o kadar da değil.
en az zaman kaybıyla.
ne alacaklarına bağlı olarak değişir. Teknolojik, elektronik bir mal veya araba ise, inanılmaz araştırırlar. tüm internet siteleri didik didik aranır. tüm şikayet, memnunniyet ile ilgili haberler okunur. Hele alınacak olan şey, bir araba ise, karşılaştırmalı olarak ,Euro NCAP sonuçları bile ezberlenir. bu kadar ince araştırma yapabilen erkeklere, kepekli ekmek al dersen, aaa ekmeğin kepeklisi mi varmış der, elinde beyaz ekmek eve gelir. Eee hani kepekli ekmek denilince de, ekmek ekmektir işte.ekmek aldığıma dua etmiyorsun da, .... diye devam eden cümleler kurar.
görür, parayı verir, alır, giyer.
girip alıp çıkar.olayı komplike hale getirmezler.ayda yılda bir giyeceği elbiseyi cümle alemin onayına sunmazlar.
Mağza mağza dolaşmayı sevmez.ilk girdiği mağzadan alıcaklarının hepsini alır.
+Pardon şu ne kadar?
-50 lira
+Peki ya şu?
-40 lira
+Peki ya bu?
-20 lira
+Bu olsun,yakıştı.
fazla dolaşmadan minumum sürede en uygun ürünü bulup almak.
kendi adımı konuşursam alışveriş nerdeyse yapmamaktayım.
ihtiyaci olan seyi sevgilisine soyler sevgilisi gider arar tarar bulur alir.. hem alisveris yapmaktan hediye almaktan mutlu olan sevgilisini mutlu eder hemde kiyafet ihtiyacini giderip kendisi rahat eder..

(bkz: ben)
Alacağı şey zaten bellidir. Girer, alır ve çıkar... Uzatmaz.
sigara almak için markete girer, 2 poşet abur cuburla geri döner. işin ilginç yanı, iki gün üst üste hiç düşünmeden bu olayı tekrar bile edebilirler. * *
- bunu beğendim bir deneyeyim
+ dene kardeşim
- oldu abi alıyorum ben.

En azından bayanlar gibi 10 kere sormaz nasıl oldu,alıyım mı,bu rengi mi başka rengi mi diye.
gir, al, çık.
öncelikle öylesine bir şey almayacaksa internette öküz gibi bilgi sahibi olur alacağı şey hakkında...
alacağı şey hangi şehirde-ülkede daha ucuzsa o şehire yönelik araştırma yapar, nasıl gidilir, ulaşımı nasıldır.
sonra da mağazaya girer alır, bu kadar basittir.

bir longines için tam 3 ay araştırma yapıp, ülkedeki tüm saatçilerde fiyat yoklaması yapmıştım, değdi mi, değdi, tam 600 tl daha düşük fiyata kapattım.
her mağzaya girip fiyatları kontrol etmek yerine tanıdık bi yer vardır; alır, fiyat söleynir, pazarlık yapılır, veresiye defterine yazılır.
gider, görür, beğenir ve alır.
+bu, bu, bu..
-beyefendi bunu da düşünür müsünüz..?
+hmm.. bakayım.. ok bu da.
-peki ekliyorum...154.90
+ok.. buyrun.. teşekkürler.
-biz teşekkür ederiz iyi günlerde kullanın...
+kolay gelsin..
bir kadın olarak kendileri ile benzeştiğim yönlerinden biridir alışveriş olayı.
çok sıkılıyorum kıyafet denerken ve "yakıştı mı, oldu mu" diye sormak saçma geliyor bir başkasına.
genelde tek başıma çıkar. beden ölçülerime göre alacağımı alır, çıkarım.
beden tutmadığında tekrar gidip değiştirmek, deneme fikrinden daha cazip geliyor niyeyse.