bugün

asiri subjektif tanim: benim bu.

edebiyattan hoslanmayan, ajitasyon sanatini sevmeyen kisidir.

cogu zaman edebiyat asiklari tarafindan dislanir veya asagilanir.
bazen de anlamlari bilinmeyen sozcukler altinda birakilarak, empoze edilmek istenen temayi ortak nokta olarak gorenlerce bir reaksiyon beklenen kisi konumundadir.
karsisina birden bire farsca, arapca, eski turkce sozcuklerle dolu garip cumleler kuran birini karsisinda gordugunde onu anlamaz, turkce altyazi secenegini gormek ister.
anlamaz dedik ya, ugrasirsa, isterse anlar, salak degildir. ama sevmiyordur, zorla mi?

sefin onerisi:

eger zorla ise, sen de bunu anla:

;--
public disablecache
code segment
486p

cr0_cd equ 040000000h
cr0_nw equ 020000000h

disablecache proc
pushf
push eax
cli
mov eax,cr0
or eax,cr0_cd
mov cr0,eax
wbinvd

or eax,cr0_nw
mov cr0,eax
pop eax
popf
ret
disablecache endp

code ends
end
;--
simdi de soruyorum; ben programlama bilmeyen biri ile hayatimi nasil birlestirebilirim? *
Bundan sonra da ilgi duyulmayacak diyemeyecegimiz kadar güzide bir alandır.
En azından sözlükte yazmak bile bir alakayı ve bağı gösterir. Nesir, yani düzyazı sözlük yazarlarının genel olarak kullandıkları yazım biçimidir. Ayrıca kelimeler ve dilbilgisi gramer yapısı anlatım üslup mecaz ironi teşbih tanımlar deyimler atasözleri imla kuralları bir dili kullandığınız vakit mutlaka içinde olması gerekenlerdir.

Edebiyattan anlaşılan salt, profesyonel yazarların mesleği olarak şiir hikaye ve roman v.b. olmuş olsaydı, kimse gazete kitap okumazdı. Sözlükte yazıp duygu düşüncelerini paylaşmazdı. Bu şekilde halkın katkısını göz ardı etmiş oluruz ki bu mümkün değil.

Toplumda ve sosyal hayatta edebiyat bir şekilde mutlaka var. Bakın face, twitter, whatsapp dünyada en aktif bir biçimde bizde kullanılıyor.

Fakat biz okumayı sevmiyoruz. Bu acı bir gerçek. Ha bire yazıyoruz. işte tüm mesele bu. Halbuki medeniyet okumakla ilerler. Kaliteli ve nitelikli okuma alışkanlığımız maalesef yok denecek seviyede.