bugün

Gezindim küfr-ü diyarı; hep beldeler, keşaneler gördüm.
Dolaştım mülk-ü islamı, bütün viraneler gördüm.

Ziya Paşa
Tahir efendi bana kelp demiş
iltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
itikadımca kelp tahirdir.

Bu efsaneyi bilmeyen yoktur heralde.
“Aşiyân-i mürg-i dil, zülf-i perişânundadur
Kande olsam ey peri, gönlüm senün yanundadur”

Anlamı: Ey sevgili. Gönül kuşunun yuvası, saçlarının içindedir. (Sevgili saçlarını topuz yapar ve konulacak bir kuş yuvasını andırır. işte saçının o hali ve o yuva, âşığın gönül kuşunun yuvasıdır.) Ve ey sevgili, ben nerde olursam olayım, gönlüm senin yanındadır. (Dizinin dibinde sana Yemen kadar uzak değilsem eğer, bu, Yemen’de de olsam, dizinin dibi kadar sana yakınım demektir. ister çok uzaklarda yaşa, isterse kilometreler girsin araya, ey sevgili, sana uzak değilim ki. Gözlerinin daldığı yerdeyim…)
"Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?"
Bir kadehle bizi sâkî gamdan âzâd eyledi

Şâd olsun gönlü anın gönlümü şâd eyledi


Od ile korkutma vâ’iz bizi kim lâ’l-i nigâr

Cânımız bizüm oda yanmaya mu’tâd eyledi.
mende mecnundan fuzun aşıklık istidadı var. aşık-ı sadık menem mecnunun ancak adı var.

selam verdim rüşvettir deyu almadılar.

aşıkam idrak etmezem dünya hali nedir.
men kimem saki olan kimdir meyu sahba nedir.
teyzesi defterdar olan,
faytonla damda dolaşır.
Âh eylediğim serv-i hırâmânın içindir
Kan ağladığım gonce-i handânın içindir
Ser-geşteliğim kâkül-i müşgînin ucundan
Âşüfteliğim zülf-i perişânın içindir.
Fuzuli
Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur

Y.S.S
O gül endam bir al şale bürünsün yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün...
tahir efendi bana kelp demiş, iltifatı bu sözde zahirdir,
maliki mezhebim benim zira, itikadımca kelp tahirdir.
nef'i

(bkz: divan edebiyatında büyük ayar)
Hudâyâ Hudâlık sana yaraşır
Nitekim gedâlık bana yaraşır

Ben ettim anı ki bana yaraşır
Sen eyle anı ki sana yaraşır

(Adlî)

---

Allah'ım azizlik sana yaraşır
Nitekim fakirlik bana yaraşır.

Ben ettim dua ki bana yaraşır
Sen onu eyle ki Sana yaraşır.
Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım
kara karı, kuru karı, keçi eti, yorgun at;
mazarratül, mazarratül, mazarratül mazarrat.

ak karı, tombul karı, kuzu eti, yörük atı;
faidattün, faidattün, faidattün faidat. *
teyzesi defterdar olan,
faytonla damda dolaşır.
Aşiyan-ı murg-ı dil zülf-i perişanındadır
Kanda olsan ey peri gönlüm senin yanındadır.
Fuzuli
Azm ü hamam edelim sürtüştürem ben sana
Kese ile sabunu rahat etsin cism ü can
Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
sun sagarı saki bana mestane disünler
gör uslanmadı gitti o peymane disünler

ve

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su.
Gamzen ne dem ki tiğ çekip hûn-feşân olur
Uşşâk-ı dil-figâra ecel mihribân olur.
ey birader şu cihanun maverasından sakın.
gafil olma mihnetin gör aşınasından sakın.
-----------
--mustafa naili--

sevgili kardeşim bu dünyaya aldanma. ahiretten kork sakın. ona hazırlan.
gaflete düşme, sana dost gibi görünen bu fani dünya sıkıntı ve mihnet yuvasıdır ve sonu vardır. aldanma sakın dünyaya. sana dostluk yapıyor gibi görünse de aslında senin aleyhine işlemektedir.
Halk edebiyatını geçemeyen beyitlerdir.
teyzesi defterdar olan
faytonla damda dolaşır.
azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
* * *
lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem,
parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
* * *
eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
* * *
diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.
* * *
salınarak giderken arkandan ben sokayım,
ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
* * *
kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
* * *
öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
* * *
eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
* * *
herkese vermektesin, bir de bana versene,
avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
* * *
sen her zaman gelesin, ben vehbi'ye veresin,
esselamun aleyküm ve aleykümesselam.
Kıl tefâhur kim senün hem var men tek âşıkun
Leyli’nün Mecnûn’ı Şîrîn’’ün eger Ferhâd’ı var

Eğer Leylâ’nın Mecnun’u Şirin’in Ferhad’ı varsa,
senin de benim gibi âşığın olduğu için övünmelisin.

demiş Fuzuli.. ne güzel demiş.
Ger derse ki fuzuli güzellerde vefa var

Aldanma ki şair sözü elbette yalandır.