bugün

Dün anneannemle yan yana oldugunuz resme baktim uzun uzun. Sonra ölüm düsüncelerini uzaklastirdim kafamdan. Belki kurtulusu vardi, sonucta sifayi verecek olan allah'ti. öyle cok uzun beraber gecirdigimiz vakitler olmadi seninle. Araya yollar girdi, gurbet girdi. Ya biz yaz tatillerinde geliyorduk ya da sen ara ara yollari asip bizim yanimiza geliyordun. En cokta ailemizin kökeninin nerden geldigini anlattigin zamanlari severdim. gülüsürdük, eglenirdik. Birgün o günler icin Hey gidi günler diyecegim aklimin ucundan dahi gecmezdi. Sonra gelemez oldun. Vücudunun direnci giderek düstü. Sigarayi birakali baya olmustu ama onun seni birakmaya niyeti yoktu belli ki. Ve bu sabah seni akciger kanserine kurban verdik dedem. Benim kocaman aslan dedem nasil da eridin gittin. Seni nasil da hic acimadan yedi bitirdi bu kanser illeti. Cok cabak oldu ölümün dedem. Oysa geliyorduk görmeye seni. Son bir kez de olsa görmeliydim seni ama nasip degilmis.

göremedim. Helallik dahi isteyemedim. Gurbette olmak, senden bu kadar uzakta olmak, cenazende bile bulunamamak cok zoruma gidiyor dedem. Insallah hakkini helal etmissindir. Biliyorum cok sevdigin anneannemin yaninda olacaksin simdi. Tekrar bakiyorum da anneannemle yanyana oldugunuz resme. artik sende yoksun. Bugün var yarin yok su insanoglu. Allah mekanini cennet eylesin dedem. O koskoca ev sensiz nasil da bombos kalacak. Görmeye dayanabilir miyim, bilmiyorum bilemiyorum....
artık sana çokoprens alacak bir insanın olmamasıdır.
küçüktüm..
belkide bu yüzden dedemle ilgili pek fazla anım yok. upuzundu, zayıf bacaklarına rağmen göbeği vardı. kelleşmiş kafasında beyaz saçları. ahh dedem.. çok az gülerken gördüğümü hatırlıyorum onu. gülücükleri kıymetli, soğuk, ne düşündüğünü bir türlü anlayamadığım dedem.

hiç unutmuyorum bayramdı.. dedem yine soğuk, dedemden yine çekinir bir haldeyim. yalnız buldu beni, utandım, çekine çekine yanına yaklaştım. elini öptüm, usulca bayramını kutladım. elini cebine götürdü, uzattığı parayı almaya cesaret edemedim, yine her zamanki gibi kızardım. dedem çok düşünmedi ve parasını çıkardığı yere cebine koydu. ne kadar anlamsız bir anı olsa da nedense hep aklımda. belki de tek ortak anımız bu olduğu içindir.

yazlıkta çok kalırdı. bayramlarda ya da özel günlerde sesini duyardım, kızııım derdi. karşılıklı yaşayamadığım sıcaklığı sesinde yaşadığım anlardandı bunlar.

kemal sunal.. dedemin gözlerinin içini güldüren adam. kimseye vermediği gülücükleri hep ona verirdi. kahkahalarla gülerdi. izlerdim yine uzaktan, bakardım gizlice. acaba komiklik yapsam bana da güler miydi?
Valla annemin babası , annem 8 yaşında iken ölmüş anlayacağınız dedemi görmedim bile. Diğer dedem turp gibi birşey olmaz . Ölse bile atalarımızın dedikleri gibi ölenle ölünmez .
kendi kafasına silahla ateş ederek olduğunda çok daha fazla üzendir.
bir de rüyanıza girip "mezarıma hiç gelmiyorsun kereta" diyorsa ekseniniz kayar, salya sümük ağlıyor bulursunuz kendinizi..
yaşamı tekrar sorgulatan andır.
Miras kalacaksa ya da hasta, yaşlıysa ,Allah ın takdirine saygı gösterilmesi durumudur.
her ne kadar yakın olmasakta birbirimize, öldüğünde sahipsiz kalma hissi yaşamama anlam veremediğim durumdur.
hiç bu kadar ağlayacağımı hayal bile edememiştim. anneannem ve annemin çığlığıyla uyandım. o geceyi hayatım boyunca unutamam. yarın bilgi yarışmam vardı ve ben hala bilgi yarışmamı düşünüyorum! dedem ellerimden kayıp giderken ben bilgi yarışmamı düşünüyorum. bu kadar kötü bir insanım işte...
henüz ölümün tam olarak ne anlama geldiğini bilmediğim bir gün hayatta en sevdiğim, örnek aldığım, yaptığı işlerden onun kadar gurur duyduğum, zeki, ilerisini gören ve yaptığı her işi kusursuz bir şekilde yapan dedemi kaybetmiştim bundan yıllar önce.

o torunları arasında en çok beni severdi. yaşlı olmasından dolayı kimsenin ona ayak uydurmamasından şikayet ederdi. ben ise her dakikamı onunla geçirmenin verdiği hazzı yaşıyordum. ayrılmak istemiyordum ondan. bir çok şeyi bana o öğretti diyebilirim. hep onun gibi olmak isterdim. sokakta yürüyüşünü bile örnek almaya çalışırdım. çünkü tapılacak bir insandı ve bunu benim görmeme rağmen çocuklarıda dahil kimse göremiyordu. hep kızardı çocuklarına yaptıkları yanlışlardan ötürü. ben ise yorum yapmadan ne olup bittiğini öğrenmek, anlamak için onun söylediği hiç bir şeyi kaçırmıyordum. hep beni bir kenara çekip hayatın zorluklarından, karşılaşılacak olumsuz şeylerden bahsederdi. bilmezdim onun ölümü de bu olumsuzlukların içinde olduğunu. gül yüzlü, güleç yüzlü dedemdi. ona nasıl ölümü yakıştırabilirdim ki? kimse yapamazdı bunu, sevdiği insanın ölümünü düşünemezdi. belkide bu yüzdendir sevdiğimiz insanın bir gün ölmesi ile yıkılışımız.

ölüm; çaresi bulunamayan bir hastalık. birden gelir ve alıp götürür. öyle olmuştu dedemin ölümü, aniden. ona balık almaya çıkmıştım bir kış akşamı. balığı çok severdi. hastaydı ve ben onun her istediğini yerine getirmek için elimden geleni yapıyordum. bir an önce iyileşsin, başımı okşasın diye boş zamanımı hep ona harcıyordum. arkadaşlarımla bile zaman geçirmeyi istemiyordum. bütün zamanım dedemin olsun diye çabalıyordum. o da zamanının büyük bir bölümünü bana ayırırdı ve ben karşılığını vermeliydim. veriyordumda. o günü hep onunla geçirdim.

dedem o gün daha bir iyi görünüyordu. gülüyordu ve ben mutlu oluyordum. canının balık çektiğini söylediği gibi ''bir koşu alıp gelirim dede'' dedim ve evden kendimi dışarı attım. çarşıya yürüyordum balık almak için o kış günü, insanın yüzüne taş atar gibi esen soğuğa rağmen balık alıp eve dönecektim. giderken yolda arkadaşıma rastladım o da çarşıya doğru gidiyordu. pür neşe muhabbet ede ede beraber yürüdük balıkçıya kadar. oradan ayrıldık, halletmesi gereken işler vardı, ve ben de geri dönmeliydim. yaklaşık yarım saatliğine çıkmıştım evden. apartmanın önüne geldiğimde teyzemi panik halinde gördüm ve ne olduğunu sordum. dedem aniden rahatsızlanmış ve kartal eğitim araştırma hastenesine kaldırılmış haberini aldım. babamı, amcamı aklıma kim gelirse yanında bulunabilecek aradım. hiç birisi telefona cevap vermiyordu. kötü bir şey olacağını telefonu açmadıklarında anladım. onlarda panik halindeydiler ve telefona cevap verecek zaman ve durumda değillerdi. bir on dakika apartmanın önünde ne yaptığını bilmez bir şekilde dolandım. biraz kendimi toparlayıp eve çıktım.

eve çıktığımda annemin de onlarla gitmiş olacağını düşünmüştüm ama gitmemişti evdeydi. ve o da benim gibi haber bekliyordu. balıkları mutfağa bırakıp telefona sarıldım tekrardan. kimsenin cevap vermemesi evin içinde küfürler savurmama neden olmuştu. odaya, mutfaga, salona kufurler savurarak volta atmaktaydım. bir ara dışarı çıktım telefon elimde. ekranına baka baka, her an haber gelmesini bekleyerekten sigaramı içtim. hiç kimse aramıyordu. bir sigara daha yaktım. sanki sigara yakarsam birisi arayacakmış gibi bir inanç bürümüştü benliğimi. aramamıştılar. biraz dolandım apartmanın önünde düşünceli düşünceli. çünkü en sevdiğim, örnek aldığım insanın yanında zor zamanında bulunamamak delirtiyordu beni. bu sinirle eve çıktım.

eve çıktım ve daha kapıdan girdiğimde annem ile teyzemin ağladığını gördüm. bir korku sarmıştı bütün benliğimi, ''ne oldu niye ağlıyorsunuz'' dedim. hiç bir şey bilmediğimden ve beni kimse aramadığından. onların sadece dedemin kötü durumda olduğuna ağladıklarını düşünüyordum. ilk onların haberi olacak diye düşünmüyordum. öyle olmuştu. ilk onların haberi olmuştu. koltuğa oturdum ve annemin ağzından çıkan ''o öldü'' lafına odaklanmıştım. ölmek? ne ki? diye düşündüm bir anlık şok ile. yavaş yavaş bütün benliğimi ölümün o acı hüznü doldurmuştu. yıkılmıştım. gözlerimdeki yaşlar o şok anında yanaklarıma düşmüştü ben anlamaya çalışana kadar. kaybetmiştik onu. ben onun gittiğine hiç bir zaman inanamayacaktım ama gitmişti. bir gün geri dönecek diyordum ama dönmemişti. en çokta o son anlarında yanında olmadığım koymuştu bana. belkide öyle olmasını istiyordu. rahatsızlığının farkındaydı ve ben öyle bir an yanında olmayayım, daha fazla üzülmeyeyim diye beni balık almaya göndermişti. bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğim ama onun gibi bir adamın bunları düşünebileceğine ve bu şekilde davranabileceğine inanıyorum. belkide o yüzdendi beni göndermesi.
Dede; Başıma Gelen en güzel insanlardan biriydi. Kişiliği ve davranışları ile herkese kendini sevdirmiş ve hep Sevdirecek olan kişidir. Bir başkadır Dede sevgisi, Ne anneye benze ne babaya, özeldir dede sevgisi, özel olduğu kadar da güzeldir.

Hayatınızın Değişmesine bile neden olur bu sevgi zira liseye Başlarken ailemden uzaklaşıp dedemin yanında yaşamama neden olandır bu sevgi.Bilirsiniz siz onun için herzaman değerlisiniz, bilirsiniz sizin başınıza gelen her kötü olay sanki onun başına gelecekmiş gibidir. Dede; Melektir.

Benimde 2 dedem Vardı; 2 sinin de yeri ayrıdır benim yüreğimde Ben Baba'mın babasının yanında kalmaya başladım rize'de çünkü Rahatsız dı, böbrek yetmezliği çekiyordu. O da benim gibi Denizciydi zamanında zaten onun mesleğini devraldım ya, Zamanın en iyi insanıydı ama şimdilerde Başındaki aksilikler yüzünden rahatsızlığına karşı koyamamıştı ve zorunlu olarak hemodiyaliz hastasıydı.4 Sene boyunca yanında kaldım. sonunda işimden ötürü ayrılmak zorunda kaldım, Ayrıldığımda hastane de idi.. biliyordum başıma gelecek olanları, biliyordum ama hiçbirşey yapamıyordum. Sadece dua Ediyor Gemiden ayrıldığımda yeniden onu göreydim istiyordum. ama.. işte Denizci olmak kötü birşey bunu ilk defa burada öğrendim.*
Dedim ya dedem benim için candı, Şu an için de öyle; Ölümünün üzerinden 2 yıl geçti, geçti ama o hep Benim sevdiğim ve özlediğim tek meleğim.
Sevgili Ahmet RIZA A. Sen Benim için her zaman iyi bi dedeydin ve her zamanda öyle kalacaksın..

Sevgilerimle
Seni seven Torunun!
Ömer A.
mahmud sami ramazanoğlu efendimize benzemişti. elini öpüyordum sürekli, alnını öpüyordum, sıcaktı. beni görüyordu, duyuyordu. ama kıpırdamıyordu. 'hakkını helal et' diyordum ama cevap veremiyordu. herkesi çağırmıştı konuşmadan, herkes gelmişti o söylemeden. dudakları zemzemle ıslanıyordu 'allah razı olsun' diyordu ama biz duymuyorduk. bir deri, bir kemikti. dünyadan tek bir damla kalmamıştı belkide bedeninde. hafifti. gözlerinin kenarı yaşarmıştı. öylece yatıyordu. ağladım ama üzülmedim, dua ettim, bildiğim sureleri okudum. bu lazımdı artık ona çünkü. ne ağlamak ne ah ne vah artık sadece dualar vardı onun için. dua ettim. toprağa verene kadar. olabildiğince yanında oldum. gasilhanede su tuttum. omzumda taşıdım vakti gelince. vefatı müthiş oldu. üzülmedim her halinden belliydi mutlu olduğu aslında. sevindim onun için. bir koşuydu bu, yoruldu, dinleniyor şimdi. allah razı olsun ondan. mekanı cennet olsun.
annemle bahçeye çıkardık her yaz akşamı dedemin (ölmesine 5 ay kalmıştır) dedem bizi çok üzerdi bildiğin köle muamelesi yapardı her gece bahçede konuşurduk kötüler ölmez ki derdik kışın evine gitcek sabret anne diyodum ölmesini çok istiyoduk şimdi o beklediğimiz gün geldi ama arkasından bi tek ağlayan biziz şimdide her gece benim odamda ağlıyoruz keşke ölmeseydi de bizi her gece üzseydi diyoruz ama artık çok geç dedem öldü kına yakabiliriz artık.
iki gün önce ailemizin yaşadığıdır. çok acı çekti ölene kadar, bir yıldan fazla bir süre yataklara düştü; konuşma, görme, yeme ve duyma yetilerinin hepsini tek tek kaybetti. zamanında karşında dağ gibi duran adam bebek gibi olmuştu. yataktan kalkacak hali bile yoktu. bu bir kurtuluştu belki onun için, acı bir gerçek olsada kurtulmuştu. şimdi geride onun heybetli duruşunu hatırlayan bizler kaldık.
acıdır. özellikle de başka şehirde okurken sana haber verilmemişse üzülmemen için, döndüğünde kahreder insanı. bu saçma haber vermeme yüzünden şehir dışında yaşarken, artık bilinç altında sürekli şu kalır: acaba birileri ölmüş müdür?. bazı olaylarda nasıl davranılması gerektiği iyice düşünülmeli. sonradan geri dönüşü olmayan ölene kadar sürekli psikolojik bir yara kalır benliğinizde.
eylül ayının son günlerinde yaşadığım olaydır.

zaten hasta olan dedem aylardır hiçbir şey yemiyordu ve oldukça zayıflamıştı. gençliğinde bir kuzuyu tek başına deviren bir adamın bu hale geldiğini görmek insana koyuyor haliyle, bildiğim çoğu şeyi ondan öğrendim belki de,bugün türk tarihini iyi bir şekilde biliyorsam ve hala tarihe meraklıysam bunu kesinlikle dedeme borçluyum.ilk direksiyona dokunuşum onunla olmuştu henüz 2 yaşındayken,fotoğrafı hala durur evde.kendisi eshot'ta şofördü.ama babam bilmez kullanmayı,anadol'una çok değer verdiği için kimseye dokundurtmazdı. - anadol şu anda bizde,araba sürmeyi onunla öğreniyorum.- dedem biraz sertti,açık sözlüydü. insanlara karşı lafını esirgemezdi. ve bu lafını esirgemediği insanlar konusunda da cidden haklıymış, gerçek yüzlerini geç olsa da anladık ailecek. cömertti,gereğinden fazla belki. sigara çok içerdi, bir ara bırakır gibi oldu,tekrar başladı. ama onu bitiren sigara değil,amcamın ölmesi olmuştu. amcamın ölümünden sonra birkaç ay yürüyemedi. kafasına çok taktı, en sonunda da alzheimer oldu, o bana türk tarihini takır takır sayan adam,artık kendi oğlunu bile tanıyamaz hale gelmişti. yemek yemiyordu, son olarak da öldü. cenazesini gördüğümde çok ağladım, amcamın cenazesinde olmadığı kadar hatta. şunu yazarken de ağlıyorum hatta eski günleri aklıma getirip.

ruhun şa'd olsun dedeciğim, allah rahmet eylesin.
bu yaşıma kadar canımı en çok acıtmış olan olay. bu acı zamanla da geçmiyor ki. bak bir ay geçti, üç ay geçti, dördüncü ay geçti. sonra yıllar da geçicek. ama ben hep özlemeye devam edeceğim. yine sonunda kavuşamıcaz en çok acıtan işte.
bir anda aklına düşer, o mavi gözleri, gülümseyen yüzü sonra sen bişiiler yazarsın, ağlarsın, birilerine anlatırsın ama ona ulaşamazsın. ne yaparsan yap ulaşamazsın.
bayramlarda bir yanınızı buruk bırakır.

hiç iyi değilim, artık daha az uyuyorum ama sabahları yine erken kalkıyorum dede. kaç sene oldu. toprağını öyle özledim ki. göremedin üniversiteye girdiğimi, mezun da oldum. yakında inşallah düzenimi kuruyorum, o kadar sınava girdim ki yoruldum bu hayatın acımasızlığından. ama sen hep öyle takım elbise alıyordun ya, göremedin dedeciğim beni mezunken, ben büyümüşken toprağın üstündeyken sen altındaydın. göremedin bile. sana hep dua ediyorum, buluşacağız orada dedeciğim.

kaç yıldır kalbimden çıkmıyorsun. hep hüzünleniyor bir yanım, bayramda öpemiyorum elini, duyamıyorum sesini. hayat hep beklemek aslında. sizleri bekliyorum hep ben. dualarımda, ağlayışlarımda. içim çürüyor günden güne, kemiriliyor ruhum. bu yalan dünyaya kapılmak istemiyorum, sadece bir kez daha sana sarılmak, o kokunu duymak istiyorum. annem gittiğinden beri daha da mahsunlaştı, daha bir ketum oldu. hiç kırmıyor beni. çok ağlıyorum bazen, bazen geçiyor, yine arada çıkıyorsun karşıma, dua istiyorsun.. evet, bizim ardımızdan da dua edecekler mi acaba?

dedeciğim, dedem benim, kır saçlı dedem, said efendi, sensiz büyüyen çocukluğumun kederi yaslandı içimde, hep inşa edildi günden güne. acı da ağlayış da insanın içinde filizleniyormuş dedeciğim. yoksun. toprağın üstü bıraktığın gibi, daha çok yıkım var. yıkıyoruz, parçalıyoruz nesnelerin gerçekliğini. manaya varamıyoruz, artık çok az dostum var, onlara da hatırlatıyorum duayı. dualar müşterektir ya, inancımı korumaya çalışıyorum. bunu yapmalıyım. dünya yanıyor, yanıyoruz. orada huzur içindesindir dedeciğim.

günler uzuyor, biz kısalıyoruz. içimiz, ruhumuz darlaşıyor, göremiyoruz hiçbir şeyi. o kadar kapıldık ki her şeye. mezarlıkların hüznünü yaşamayanlar nereden bilsin dedeciğim? çok bayram geçti, hep uzakta, boşluklarda geçti yokluğunda. dedeciğim benim, allah sana rahmet eylesin. kanserdeyken acıların dindi. yolculuğa gittin bizsiz. seni öyle özlüyorum ki sabahları bekliyorum, güneşin doğuşunun ümidi içimde bir yerlerde. sesim kısılıyor günden güne, herkes bağırıyor, bir köşeye gidiyorum, öylece duruyorum.
hiç bir zaman yaşayamadığım olaydır. malum ikisi de ben doğmadan vefat etmiştir. lakin ne olursa olsun onları tanımak uğruna bir kez sohbet edebilmek uğruna vefat acılarını kabul ederdim.
geçen gün öldü herif. nedeni bilinmez hiçte üzülmedim.
Birlikte vaktiniz çok geçtiyse onsuz her bayram bir burukluk kaplar içinizi, sanki dişiniz sızlar gibi...
boktan ama öyle böyle değil tam boktan bir durumdur.gerçi dedeye göre değişir bence.benim dedem her şeyini benle paylaşır,hep benle konuşur bana çok çalışmam gerektiğini ve bana inandığını söylerdi.insanın aklına gelince "keşke gitmeseydi ulan" diyor.of off
insanı depresyona iten olay.
büyük bir parçamı götürmüştür.
güncel Önemli Başlıklar