bugün

güzel yurdumun güzel otobüs duraklarından birinde bekliyorum. saçlarımı yıkamış, güzel kıyafetlerimi giymiş, bi güzel parfümlenmişim. misler gibi kokuyorum. az biraz da karizmatik bi görüntü var hani. ama çok değil az. okuluma gitme gayesiyle otobüsmü bekliyorum. 230 nolu ikarus gelecek büyük ihtimal. boeing yediyüz bilmem kaç motoru var bu ikaruslarda. öyle güçlü b motor ki sesini metrelerce öteden duymanız pek kolay. üç dakka, beş dakka, on dakka derken geldi oturgaçlı götürgecim. yine bütün ihtişamıyla tıklım tıklım. kedi misali içine girmeye çalışıyorum. yani kafayı bi soksam tamamdır vücudun arkası muhakkak girecek. biniyorum. mahşeri bi kalabalık ve cehenem gibi sıcak içerisi. herkes birbirine yapışmış, hareket etmek değil nefes almak için göğüs kafesini şişirmek dahi namümkün. o yüzden doyasıya nefes alamıyor, şöyle göğüs kafesimi adam akıllı oksijenle doldurup şişiremiyorum. küçük küçük nefesler alıyorum sadece. bi ara gözüm yanımdan tam arkama doğru ilermeye çalışan dünyalar tatlısı minyon bir kıza takılıyor. kız milim milim ilerleyerek tam arkama geliyor ve oracıkta sabitliyor kendini. böyle başlıyor yolculuğumuz...

biraz ilerledikten sonra bir durakta daha duruyor otobüs. içerideki mahşeri kalabalığı umursamadan okuluna yetişme gayesiyle bir yığın insan daha biniyor araca. yenilerle otobüsün iç sıcaklığı daha da artıyor, terlemeye, erimeye başlıyoruz. boncuk boncuk terler döküyor her birimiz. kimimiz katı halden sıvıya, derken gaza dönüşüp yok oluyor, buharlaşyor göz göre göre. ben ve benim gibi buharlaşma noktasına henüz ulaşamayanlar ise erimeye devam ediyor. arkamdaki dünyalar tatlısı kız da bunlardan biri. eriyor, hissedebiliyorum. artan sıcaklık ve populasyon ile daha da yaklaşıyoruz birbirimize, götlerimiz iç içe geçiyor. tıpkı yüksek sıcaklıkta eritilip birbirine karıştırılmış metaller gibi, sıcaklıkla kendinden geçen ve sıkış tıkış gitmenin getirdiği baskıyla birbirine yapışan götlerimiz artık fiziksel bir reaksiyon gerçekleştiriyor ve bir götün başka bir götle alaşımı meydana geliyor. bu halde devam ediyoruz yolculuğumuzun kalan kısmına.

otobüsün kampüse girmesiyle bir burukluk oluşuyor içimde. tanımadığım, bilmediğim, görmediğim ama alaşım yaptığım götten ayrılacağımı görüyor, üzülüyorum. evet ayrılacağız biz. altı üstü fiziksel bir reaksiyon bizimkisi. fiziksel şartlarla birleşti götlerimiz, yine fiziksel şartlarla ayrılacak birbirinden. canımı yakıyor bu durum, her haz bu kadar kısa mı sürmek zorunda deyip sitem ediyorum allah'a. ben bu buruklukla kıvranırken kız iniyor araçtan. iç içe gemiş götlerimiz ayrılıyor. eksiklik duyuyorum o an. üşüyorum. o gidince, eksilen yanımdan, yarım kalan götümden ayrılığın soğuk rüzgarları giriyor. sonrası hüzün, sonrası acı...

tanım: yurdum ulaşım sisteminin, insanları kaynaştırmayı ve sosyalleştirmeyi esas alan bir yapı üzerine kurulması sonucu tıklım tıklım doldurulan otobüslerde, sıcaklık ve fiziksel unsurlarn teşviki sonucu birbirini tanımayan iki götün birbiriyle dostluk kurması.
götlerin metal olma durumunda gerçekleşebilecek bir olay.
götelek olmaktır.
felsefik bir bakış açısıyla göte vurumculuk'tur.
akabinde göt kardeşliği kurulabilir.
(bkz: göt göte vermek)
periyodik cetvel de aynı grupta yukarıdan aşağıya , otobüslerde ise önden arkaya gidildikçe kuvvetinin artacağı olaydır.. metal moleküllerinin arasındaki metalik bağ kuvveti ve insan içindeki göte vurumculuğun tavan yaptığı sırada gerçekleştiğinde dayanıklı bir alaşım ayrılmaz bir birleşim meydana gelebilir..
(bkz: götlenme ile elektriklenme)
got alloy (ing.)
güncel Önemli Başlıklar