Anne ben ömrümde bir kere ağladım. Hiçten bir şey için doya doya kana kana ağladım. bilmem hatırında mı? ben bir asker mektebinde okuyordum. Haftada bir çıkıyorduk. sen mektebe geldin. kapına beni görmeye müsade etsin diye bir zabitle konuşuyordun. bense bahçeye çıkmış, bir ağacın arkasından sizi ta uzaktan gözetliyordum. sen benim orada olduğumu bilmiyordun. yağmur yağıyordu. seni uzaktan, bir çarşaf içinde incecik hayalinle görüyordum. Zabit sana bir takım işaretler yaptı . galiba görüşmemizin mümkün olmadığını söyledi. sen de döndün. yağmur altında evimizde saatlerce Uzak o yerde tek başına boynu bükük, uzaklaştın gittin. kim bilir nereye gittin? geceyi nerede geçirdin? sen giderken, ben de saklandığım ağaca başımı dayadım. belki bir saat, belki bir ömür ağladım.

Ent.
(bkz: Öylesine yapılan hiçbir işten hayır gelmemesi)