bugün

Offf sıkıntıdan patlicaaaaaam be ufffff.
Olmuyorsa zorlamayacaksın.
Zorlamazsan zaten olmaz.
Bazen çok çabuk çişim gelirken bazen gelmiyo uzun süre. Oysa içtiklerim aynı genelde.
4 saat sonra bu sene muhakkak geçmek durumunda olduğum derslerden birinin bütünleme sınavı var, ama ben çay içip sözlükte takılmaktayım. konular hakkında zerre fikrim yok ama vicdanım rahat. neden mi? bir şekilde ite kaka son sınıfa geldim derse girmesem de konu hakkında bir fikrim olmalıydı ama yok. suçu başkasına atmak veye kendimden uzaklaştırmak için söylemiyorum bunu; sıfır bilgiyle buraya kadar gelmemi sağlayan sistem utansın. ne öğrettin ki ne bekliyorsun sen benden?
iyi yaptın bence değişiklik iyidiir içincen geleni her daim yap.
Sağır bir duvar
Sığınmışım kör köşesine.
Lal bir ışık;
Çömelmiş kar,...
Karmaşık bir nefesin penceresine.
Odanın tam ortasında topal bir vazo;
Kim koymuş belirsiz,
Soğuk almış mozayiğin üstüne;
Vazoda çolak bir kelebeğin topladığı papatyalar;
Kanadını gülde bırakmış kekeme bir bülbül
Gelip konuyor fal bakma niyetine.
Dışarıda aksak filbahri nağmeleri;
içinde hüznün resmedildiği nezle bir çerçeve,
Kel bir ayna,
Karşıdaki duvarda.
Başka da bir şey yok,
Verem kapmış odada.
Depresif bir gıcırtı duyuluyor aniden,
Küs bir soğuk dalıyor ortama;
Kanserli bu akşamla
Ölümü umuyoruz,
Dünya denen kırık kuyuda,
Ağlak bir hazla.
Kaderim satrançtaki taşları gibi. Beyaz fil sensin. Siyah fil de ben. Aynı öyleyiz ışte, hiçbir zaman aynı karede olamayacağız. Sen hep beyazlar içinde gezeceksin, ben hep siyahlar içinde.
Sümerlerin ilk yazılı eserinde şöyle yazıyormuş: “Lütfen rahatsız etmeyin, henüz ölmedim.” Düşünce denizinin içinde boğulmaktansa uykusuzluğumu biraz gidersem iyidir aslında. Bu banka uzansam saatlerce uyuyabilirim galiba. Kimse de rahatsız etmeyeceğine göre “Lütfen rahatsız etmeyiniz, ölmüşsem de sıkıntı yok.”

http://mbsadam.tumblr.com...48/asansoru-tutar-misiniz
Seni çok özledim öylesi.
Günlerden bir gün kırlangıcın biri bir adama aşık olmuş. Ve adamın penceresinin önüne konup adama söyle demiş;
Ben seni çok seviyorum lütfen pencereyi açıp beni içeri al da birlikte yaşayalım.
Adam:
Olmaz alamam... Sen bir kuşsun. Hiç bir kuş adama aşık olur mu demiş
Kırlangıç tekrar;
Lütfen pencereyi açıp beni içeri al birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum canın da sıkılmaz birlikte yaşar gideriz demiş.
Adam yine;
Olmaz alamam...Git başımdan, diye cevap vermiş.
Üçüncü ve son defa kuş adamın penceresinin önüne konup adama tekrar şöyle demiş;
Lütfen beni içeri al. Artık soğuklar da başladı, dışarıda kalamam. Biliyorsun ben sıcak havalarda yaşayabilirim sadece, beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri al da burada kalayım. Birlikte yemek yer omuzuna konar seni neşelendirir sana yarenlik ederim. Hem sen de benim gibi yalnızsın, der...
Adam ona;
Git derhal başımdan! Ben yalnız kalırım demiş ve kuşu kovmuş.
Kırlangıç da bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmuş ve uzaklara gitmiş.
Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş ve kendi kendine;
Ben ne aptal , ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık demiş ve çok pişman olmuş, pişman olmuş olamasına ama iş işten geçmiş. Kendi kendine nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir ben de onu içeri alır birlikte mutlu bir hayat sürerim, demiş. Ve penceresini sonuna kadar açıp beklemeye başlamış. Yazın gelmesiyle kırlangıçlar da gelmeye başlamış. Ama onun kırlangıcı gelmemiş. Yazın sonuna kadar hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında beklemiş, ama boşuna....Kırlangıç yokmuş. Gelen kırlangıçlara sormuş ama onun kırlangıcı gören olmamış. Sonunda bir bilge kişiye halini danışmak ve ondan bilgi almak için gitmiş.
Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona şöyle demiş;
Kırlangıçların ömrü altı aydır...
Canim sıkıldi uyumuyorum da bombosum su an .
hah işte bizim oralar da biraz garip bir yer. koca koca hacılar hocalar ateist anarşist çapulcu kürt alevi rum demiyor içimizden biri deyip inadına sahip çıkıyor. hatta bunu akpye oy veren insanlar akplilere karşı yapıyor.

her şey değişecek sabırlı ve iyi niyetli olun. bu toprakların mayasında vefa var, din sömürüsünün işlemediği sökmediği yerler var.
oh be eksik kalan stajımı tamamlamak için gemi buldum. yaşasın. *
(bkz: fener zenci sever) assdadasdadsaad.
Kendimi elbise dolabına kilitlemek istiyorum.
hola sözlük.

ispanyol bir dizinin iki bölümünü falan izledim acayip komik lan. yabancı dizilere karşı ara ara fazla mı önyargılıyım acaba diye kendime soruyordum ki anlaşılan bunlar haklı sorularmış. hem altyazısız falan hiç ispanyolca bilmeden bu kadar gülüyorsam anadolu lisesi ingilizcemlen kaç yerimden yarılırım düşünmek bile istemiyorum.
resmen uyuyamıyorum.
Aklım takıldı, fikrim takıldı.
Bu bilgisayar niye açılmıyor?
uyusam mı karar veremiyorum.
Bu rüzgâr beni deli ediyor, deliriyorum... Gerçekte olmasa da uğultusu her an kulaklarımda. Uyuyamıyorum bu ses yüzünden, korkuyorum... Belki güvendeyim evimde, belki sıcacık yatağımdayım ama işte... Aması var. Rüzgâr bana düşman, rüzgâr bize düşman... O giderse yağmur'um gelir mi dersin?... Yağmur diyorum yağmur... Her şeyim... Hani diyorum gelse şimdi, ben otursam pencerenin dibine. Hava soğuk olsa da açsam camı içeri dolsa kokusu. Elimde bir kadeh, dudaklarımda bir şiir bir de yağmur karşımızda oturup ağlaşsak... Hem kalem de eşlik eder belki bize... Belki de bir sarı yaprak... Fena mı olurdu şimdi?.. Ama rüzgâr... Pis rüzgâr! Onun aklı hep bir karış havada. Onun da bir derdi var belli ama o daha çok şiddete başvuruyor. Uyuşmuyor yani kafalarımız... Sen acı çekiyorsun diye ne gerek var ki başkalarını kırmaya? Çok söyledim bunu ona ama dinlemedi beni. Arada bir uysallaşır, okşar usul usul çiçekleri. Hayta saçlarımı da dağıtır ama kızmam yine de, kızamam... Arada kabarıyor damarı işte böyle tozu dumana katıyor. Yahu arkadaşım, yapma yazık, günah neden işkence ediyorsun bize? Gel sakin ol sen yağmuru da alıp dertleşelim... Sen böyle hoyratça davrandıkça daha çok kaçarım ben senden... Ah yağmur ben çok yalnız kaldım, bak rüzgâr da dinlemez oldu beni... Gel haydi, biraz ağlaşalım...
Öylesine yazdım, kota dolduruyorum hacıcanlar!
bir insan annesinden bile beklediği ilgiyi göremiyorsa daha ne yapsın? ne kadar denese bile alışamıyormuş insan.
Sözler kıfayetsiz kalır içimdeki duygulara karşılık. Yazı yamasınıda sevmem anlatmasınıda hiç değil gel ebi tokat atayım.
Yalnızken aklıma gelen o masum yüzündeki tebessüm. Aklımdan hiç çıkmayan gözlerinin utangaç bakışı. Ellerini tuttuğumda kıpkırmızı olan yanaklarınla sevdim seni. Çaresizliğime umut olan, kalbimin yeniden deli gibi atmasını sağlayan güzel. Bir saniye bile bırakmaya korkmak nedir? Bu korkuyu seninle yaşıyorum. Bir arkamı dönemiyorum sana, ellerini hiç bırakmamak istiyorum. Bu yazdıklarımı belki hiç okumayacaksın, fakat sana söylediklerimi duyarak zaten ne kadar sevdiğimi, nasıl vazgeçemeyeceğimi, seninleyken kavuştuğum huzuru anlayacaksın. Bu da bana yetecek ve vazgeçemeyecek kadar çok sevmeme.