bugün

(bkz: şu hareketlere bak şu tipe bak)
sende istemezdin değil mi?
böyle apansız...
üstelik başlamadan bitmesini.
ben asla suçlamıyorum seni
ve sen...
kavuşamadan kaybettiğim sevgili
eğer varsa hatırım
sakın cezalandırma kimseleri
düşün ki...
esmeye hakkı olmayan bir bahar meltemiydi bizimki.
yüreğimize sadece eli değdi,
değdi ve geçti...
benim bir hikayem olmalıydı..
başladığımda aklımdaki tam da buydu aslında!
işte benim bir hikayem olmalıydı!

alakasız bir yerde tanışmalıydık seninle.. bir kitapçıda sırt sırta alakasız kitaplara bakarken çarpışmalıydık, belki bir cafede benim sakarlığım tutmalı ve üstüne bir şeyler dökmeliydim -belki bu pek hoş bir tanışma şekli olmazdı yine d-, belki hiç bir şeyden habersizken aynı yerden milyon kez geçmeli, birbirimizden habersiz aynı koltuklara farklı zamanlarda falan oturmalıydık.. ama bi şekilde aynı evrenin birbirini tamamlayan parçaları olmalıydık.. ve işte tüm her şey, tüm çarklar saniyesi saniyesine ayarlanmış olmalı, ve tik tak uygunu vurduğunda girmeliydik birbirimizin hayatına..

benim ellerim soğuktur, üşürler genelde. senin ellerin sıcacık olmalıydı işte. birbirimizde eksik ama aynı doğrultuda şeylere sahip olmalıydık. belki ben gözlerimi kapatıp yağmuru dinlemeye ve her şeyi koklayarak yaşamaya aşıkken, sen otobüs biletlerinin üstündeki numaraları toplayarak zottirik bi fal bakmalı ya da toprağa ayakkabılarını çıkarıp ayaklarınla sımsıkı basarak dünyaya ait olmaya falan inanmalıydın.. böyle abuk, farklı ama eğlenceli olmalıydı.. evet, sahiden böyle olmalıydı. benim bildiğim, tanıdığım, istediğim, içinde yaşadığım abuk hayalsi dünyanın ayna hayali sende olmalıydı mesela. aslında olduğuna neredeyse emin olduğum 'amelie' formatında olup adını bilmediğim çeşit çeşit filmleri, beirut formatında müzikleri, enteresan resimler yapan ressamları falan sen bilmeliydin. benimkinin ayna hayali bir dünyan olmalıydı, aynı şekilde renkli ve hayalsi. ama belki seninkinin renkleri benimki kadar mor ve pembe değil de grili mavili olmalıydı. canlı tonlarından. bir kenarı depresyonlara ayrılmış. karanlıklarımızda birlikte gezmeliydik el ele. sarılıp uyumalıydık birbirimize, terlemiş sarılırken kaymalıydı ellerimiz sırtlarımızdan. tutkuyu, aşkı görmeliydik önce göz bebeklerimizde. hemen sonra masum, çocuksu, huzurlu ve şefkate muhtaç bir bakış oturmalıydı gözlerimize. başımı koyduğunda göğsüme, yeryüzünde başka hiçbir yerde olmayı o ana değişmemeliydin. ben okşamalıydım saçlarını uzun uzun. belki de gerçekten tam ve bir bütün olabilmeyi unutmamak üzere kazıyarak hücrelerimize. özgürlüğümüzde hapsolmalıydık birbirimize..

benim aklımdaki.
beklediğim..
olması gereken buydu işte...
tükenirken farklı yerlerde hayatlarımız, eskitirken bizi boşuna yabancı dudaklar. şimdiye belki d çoktan kavuşmalıydık.. belki bir yerde bir şey oldu, belki bir çark kırıldı, belki dişlisi paslandı zamanın. ve tüm kurgu, tüm sistem, tüm oyun bozuldu. karşılaşma anını kaçırdık.. ben o kitapçıda sırt sırta çarpacağımız reyona hiç gelmedim, ya da sen bir dakika sonra geçtin aynı yerden, belki o cafeye sen bir dakika gecikmeyle geldin ve oturman gereken masaya bir başkası oturdu, belki aynı yerden geçerken ufacık zamanlamalarla kaçırdık birbirimizi, aynı koltuklara farklı kişiler varken oturduk yanımızda...

öyle abuk bir sabah, tam da beklenmedik bir anda.. her şeyi bize göre ayarlamışken evrenin tik takları, çarklar bizi buluşturmak üzere dönerken mesela. olması gereken yerde, olması gereken zamanda girmeliydik birbirimizin hayatına.. çıkmamacasına.. benim aklımdaki. beklediğim.. olması gereken buydu aslında...

kabullendim kaderi, oyunu kabullendim olduğu gibi. ben sıkıldım, oynamıyorum.
ben seni artık, beklemiyorum.
olsan da olmasan da uludağ sözlük sol framesinde devamlı adın geçiyor. gel de bitsin artık şu sevgili başlıkları.
nerdesin sen gel artık.
yeniden birşeye benzediğinde beni yeterince doyur kendinle. sonra çok pişman oluyor ve üzülüyorum gidişinle.
kaç kurtar kendini. üzüleceksin.
Mutlu musun o orros.u evladıyla?

Folloş* olmuş ruhunla mutluluklar sana..
var olsana, sevişiriz. *
olmak yada olmamak bütün mesele buysa yoksun ve elim dolu.
iliklerine kadar her hücrende yalnızca kendini görmektir yalnızlık.. oysaki çığlık çığlığa bağırmaktadır yansımandaki sen sahip çıksın biri bana diye.. teslimiyet der, yorulmuş yürek kendi sorumluluğunu almaktan.. gel sarıl ve bırakayım kendimi sana.. kapatayım boşluklarımı varlığınla.. ellerin doldursun parmaklarımın boğumlarının arasını.. tenimdeki kıvrımları dolduran emeğinin ve hakkının sana ve bana armağanı terin olsun.. kanayan yaralarıma pansuman gözlerindeki güven, taktiksel savaşlardan yorulan beynime ilaç, mantığımın kocaman bir tamam’ı… öyle bir gel ki edecek duam kalmasın.. doğum günümde sönen mumlara dileyecek bir şey bulamayacak kadar doyur ruhumu.. kocaman bir şey ol her şey olabilen ve benim diye göğsünü gere gere gezebilecek kadar içimden taşır aidiyeti…yoruldum her ne isen seni beklemekten.. gelirken umudumu da getir geri yaşama bağlanma iplerimi de.. bağla beni her noktamdan.. karıştır ki çözemeyeyim kaçamayayım.. yoksun ama dimi sen?.. öyle bir varlığın olmadığına alıştır şimdi beni gece.. acıtabileceğin kadar acıt ve al içimden bu hayali.. ya ver bana onu hayat ya da öğret aynamdaki yansımamla sevişmeyi.. göz yaşlarımla yıkadığım her şey silinsin bu gece.. hayalim..şehvetim… şehvetin besini arzularım.. arzulara yol veren açlığım.. kusana kadar yediğim kazıklar.. kazıkların sonucu korkaklıklarım.. korkaklığımın hammaddesi çirkinliği insanlığın.. sil temizle şimdi her şeyi.. ruhumun ve bedenimin beynime yaptığı işkenceden kurtar beni… durdur kursağıma çöküp nefessiz bırakan sahipsizliğimi.. *
yokluğunda boş boş yaşamış olmam boş bir insan olduğum anlamı taşımasın sakın. geleceğin günü bekliyordum, geldin. öpüşürken gülmeyi becebilirsin di mi? hayır kıkırdayan biri değilimdir ama çok kısa bir zaman diliminde güldüm hayatım boyunca. yo hayır sen kurtarıcım falan değilsin, sen yaşamak isteğimsin.

eskiden avuçlarım sıcak ve terliydi, soğuk olması seni korkutmaz di mi? bende çoook sevgi var, peki bu korkutur mu?
bir an önce gel.
yoksa öleceğim.
Mümkünse gelme bırak ben seni bulayım.
gelince unutturma; sana bir şey söyleyeceğim.
başka bir deyişle,
(bkz: ben bu yazıyı elime yazdım)
benden adam olmaz. boşuna hayatını benle çarçur etme. git yakışıklı, zengin, sosyal birini bul. bir kere geliyorsun hayata tadını çıkar. belki insancılsındır üzülürsün benim için. ama üzülme, yalnızlık kötü olsaydı tanrıya bunu yakıştırırlar mıydı? git kendini çok sevdirmeden.
rafaelciğim * akşam gelirken süt al, bitmiş evde. * *
(bkz: hayallerle yaşıyor bazı inbeler)
bir gün benimle buluşunca dünyanın en şanslı kadını olduğunu anlayacaksın. ve gün gelecek, şu yazdığım yazıyı birlikte okuyup, gülüşeceğiz.
yılbaşı ikramiyesindeki büyük ikramiye çıkarsa tadındaysa başlık;

geliyosan ya Norveç'ten ya da Ukrayna'dan gel...
"in a relationship" olamadım senin yüzünden allah belanı ver(me)sin.
yokken var olma sakın. geliceğin varsa da gelme ya da ne bilim gel bir 4 5 sene sonra ben de o zamana kadar ancak kendimi toparlarım zaten. oldu bebeğim öptüm sçs aeo kib bye.
geleceksen onun gibi gel. ne bileyim. onun gibi gül, onun gibi ağla. ama onun gibi gideceksen, gittiğin arabanın tekerini sikeyim. *
sen hep varsın.
(bkz: keşke olsan)