Çok Çok kısa sürendir.
Bir makalede okumuştum. Çeşitliliği arttırıp dayanıklılık kazanmak için biyolojik olarak kendimize en uzak en farklı olanı arzular, ona aşık olurmuşuz. Belki de aşkın içine gömülü trajedinin de nedeni budur. Hep en olmayacak her zaman en uzak olanı isteyeme programıdır insanoğlu. işte bu yüzden aşkın en tatlısında bile ağzımıza acı bir tat gelir.

alıntıdır.
Muteber bir sarhoşluk ve keşmekeşlik ihtiva eden, kişilerin ruh dünyasına göre değişkenlik göstererek her içsel alemde bir başka tezahür eden naif ve bir o kadar da cevval bir garabet. Naifliği ilişkilerin vitrini cevvalliği ise perde arkasıdır.
çok kısa hemen geçiyor, sonrası sevgi ve saygı ile devam edebilenler mutlu edemeyenler de yalnızlar kervanına katılıyor.
aşk bardakta ki su misali ya ısındıkça azalır yada kendin yudum yudum azaltirsin...
görsel

Bana göre aşkın tarifi.
Iki yabancı insanın, birbirlerinin hayatları üzerinde hak iddia etmeleri için sığındıkları bahanedir.
Boktan bir hal, bombok lan bombok..
Sikerim böyle duyguyu mu desem durumu mu..

Bir kere olsun yüzümü güldürmedi, bir kere olsun sevindirmedi..

Sikerim lan böyle şeyi,
Kalbimi de düşüncelerimi de..

Boktanlığın tek kelime ile tanımı bu..
“Ey, Aşk..! Ateşdir senin nesebin..;
Niteliğin dumandır, kaynağın ise rüzgar..
Su, tufâna dönüştü.. Toprak da küle..;
Senin kokunla ateş rüzgara karıştı…
Şirinsiz her saray, bi sütûn gibi viranedir..;
Ferhatsız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda…
Yedi nesil öteye, tüm atalarımız gâmdı..;
Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu..
Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor..;
Sadece sen kalacaksın, biz hepimiz gidince…”

Hafızi Şirazi
"Kendine içecek almak için kalkmıştı. Geri dönüp gelirken sağına baktı, biraz inceledi. Gayri ihtiyari yürüdüğü için geri döndü ve iki adım atıp çay makinesinin yanına geldi. Bir bardak çay aldı, kendi içeceği bir elinde karısına aldığı çay diğer elinde masaya yöneldi. Yemeğinin son lokmalarını bitiren karısı masada gülerek ona bakıyordu."
Belki de aşk buydu. O'nu düşünmek, O'nun gibi düşünmek, O'nun için düşünmek.. Bunca yıldan sonra ne kadar sevdiğini bildiği için sormadan ona çay getirmek, çok unutkan olduğunu bildiği için geceden onun telefonunu şarja takmak, çocukların suluklarını doldurmak, gitmeden ayaklarına çorap giydirmek... Hayatın karmaşıklığı ve hareketliligi içinde basit şeylerle huzuru bulmak, buldurmak...
beynin oynadığı bir oyun. oyunun şifrelerini çözüp karşı beyne uyguladığınızda o size aşık olduğu bir oyunun içine girer.
(Başka birisinin Fikri bu dikkatimi çekti.)
Yıllar geçsede unutamamaktır.
gözyaşı ile yuzmeye çalışmak
Yok ebssinin amı
Aşk birlikte çekilen fotoğrafta ilk ona bakmaktır..
Neslin devamını sağlamak için icat edilmiş saçma bir his.
(bkz: abartılmış sevgi)
güzel yanı da çirkin yanı da olan şeydir. evet.
Başkalaşmaktır, bambaşka olmaktır. Kişiden kişiye ruh halinden haline değişkenlik gösterdiği, mutlak bir tanımı ve mazrufu yoktur. Zarf aşikar ama mazruf muammadır. Beşeri ve ilahi olmak üzere ikiye ayrıldığı söylense de söyleyenler tabiatı ve cümle hayvanatı es geçmiştir. Binaenaleyh: bazı zaman gurupta renk veren tonlar, bazı zaman bıyıkları dutla lekelenmiş kedidir.

Mistik olanı (ilahi aşk) ulvi bir huy ürünüdür. O'na aşık olmak, yönelmek, yolunu yol bilmek ve mecnun'a öykünmektir. Leyla'dan geçebilenlerin merhalesidir.

Beşeri olanı ise firak ve vuslat söz konusu değilse pekala aşk: fakat vuslat, birliktelik ve sarılma ise evrilir, başka bir şey olur. Aşkla sarılış tutkulu bir hazza demlenir, dem şehvet demi oluverir. Sonuç: cinsel münasebet! Seks yani.

Bununla birlikte şehvet ve cinsellik fukaralığına da iyi bir kılıf olduğu, taklit ve role bürünmeyi de taraflar arasında "meşru" ve "dramatik" olduğu da gözlemlenmiştir. Kızışan uzuvlara minare kılıflığıyla destek verir.

Gün gün değişken tanımını içimde saklı tutuyorum.
insanı çaresiz hissettiren, merdivensiz kör kuyularda bırakan bir duygu.

Ben asla aşık olmam demiştim, ant içmiştim kimseyi sevmeyeceğime. Birden nasıl olduysa düştüm aşkın pençesine, şimdi atsan atılmıyor satsan satılmıyor. Üzüle üzüle yaşıyorum bu hayatı, gel gör beni aşk neyledi..
en alasını yaşayan da yaşatan da var. ama çoğu insan mahrum. ya haketmediklerinden ya da layık görülmediklerinden.
sonuç kül.
insanlara olan beklentiler genellikle insanları üzer.
Aşk ise en büyük beklentidir. Sevgi seversin biter. Aşk ise beni çok sev ve ben de seni sevmeye devam edeyim demektir.
Bunu siz durup dururken birisinden beklerseniz ya hüsran olur ya da platonik büyük ihtimalle.

Bunun oluru şöyledir. Bunu beklenti halinde getirmeden bu oyunu oynayacek iki kişi olmaktır. Veya artık olmaz diyorsa birisi siktiri basabilmektir yani bağlanmamak.
Bir yığın et, uçsuz bucaksız feza, birkaç sokak hayvanı, iki dize bir paragraf, biraz dut lekesi, bir avuç böğürtlen, bulutlardan resim çizmece, isli bir düşünce açısı, eğri bir bakış açısı. Aşk her şeydir ama hiçbir şeydir. Seks karşısında bir hükmü yoktur.
Fazlasıyla abartılan, hayatın olmazsa olmazı sanılan bir duygudur.
Kedinin damdan dama atlayışının çevikliği, damdan sarkan saksağanın altın oran duruşu, damdaki insan silüeti ve damdır. Çatısı olanlar bu aşkı bilemez. Bu aşk tanımım saliyeler sonra kendini imha edecek. Siz okuduğunuzda aşkı başka bir "şey" olarak tanımlayacak. Evet "şey" aşk şey'dir çünkü.
En güzel en saf hali lise yıllarında yaşanan.