bugün

aşk=strateji, çıkar, ego tatmini, cinsel tatmin.
msn deki sözleri hatırlatır.

(bkz: aşk bir sudur iç iç kudur)
(bkz: aşk bir vişne iç iç kişne)
(bkz: aşk bir boktur yemeyen yoktur)
tahteravalli gibi dusunebiliriz. bir tarafınki ağır basarsa diğerinin götü kalkar.
Şu babadan kalma geçlik tabancasının tek atımlık kurşunu.
açarsa çok güzel ama açmaza girdi mi işler hep sıkıntı hep bir yıkım.
iğrenç, lüzumsuz ve insana zarar veren bir şey. ıyk.
sikmeyi isteyip de henüz sikememiş olma hali.
kucukken sevilesi, yetiskinken sevişilesi bir duygudur.
gel seninle bir oyun oynayalım...

- hadi birbirimize iltifat edelim.

- hadi kavga edip tartışalım.

- hadi 7/24 aralıksız konuşalım.

- hadi birbirimize her sabah günaydın her gece de iyi geceler diyelim.

- hadi birlikte yürüyelim.

- hadi birbirimize yeni isimler verelim.

- hadi arkadaşlarla birlikte vakit geçirip eğlenelim.

- hadi buluşalım.

- hadi bütün gece telefonda konuşalım.

- hadi şimdi öpüşelim ve sarılalım.

bakalım ilk kim önce aşık olacak ?
birini haddinden çok fazla seversen bunun adı aşktır.

ve sonunda haddinden çok fazla üzülen sen olursun.

öğrenirsin ki aşk demek hüzün demekmis.

alışırsın.

dizlerin dirseklerin yara içinde
sızan kırmızı sıvılar dolaşır teninde

alışırsın.

gözlerin ellerindeki boşlukta kaybolur
ellerin gozlerinden akan yaşlarla doludur
ve sonbahar ı özleyecek kıvama gelmissindir
işte o kış tüm kışlardan daha soğuktur..

soğuğa alışırsın.

soğukluğunda bir başka donduğun
kişiye özlemle
öylece yanarsin ki..

işte bu yangına kimse alışamaz..
ilk başta güzel gelen fakat zamanla acı çekmeye başlayınca ve hüzünler yaşanınca -bir erkek olarak- ''Bu işler zaten boş işlerdir. Hugo'nun Claude Frollo isimli roman karakteri, Tanrı bilgisine yaklaşmak ve kendini bilimlere adamak için karşı cinsten olan herkesten uzak durmuştur.'' şeklinde zorlama avunmalara kadar gidebilecek, uç eksenlerde bir duygudur.
Sakinim biraz sessiz
Ama yorgun değilim hiç çaresiz
Üzülmedim geçen senelere
Her yaşın ayrı güzelliği var bilirim
Çılgınlar gibi sevdim kaç kere
Acımam ben aşka dayanırım
Yol verdim beni üzen aşklara
Ben inan üzülmeden bırakırım...
AŞK

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.

Cemal Süreya
(bkz: geldi yine romantizmini siktiğim) dedirtendir.
Aklın ve kanunun işe yaramadığı hayatın en garip izlenimi. Aşık olursun ve dünya bir anda kutuplasir sen küresel ısınma misali eritirsin, kendini...
Bir insanın hem hastalığı hem devasıdır aşk denen illet. Vücuda bir kere girdi mi bedeni ve kalbi yer bitirir.
Böyle saçma ve güzel bir şeydir.
(bkz: tam duygusal bir tanım gireceğim gülme geliyor)
insanı bazen aslan kadar cesurlaştıran bazense korkak bir kediye çeviren his. Tecrübeyle sabittir.
Gereksız yaralayıcı ve her yasandıktan sonra kufurler yagdırılan .oktan durumdur .
denilen şey anlamsız kalıyooooorr. evet reklamlar.
ayrilan sevgiliyi dusunebilmektir, onun resimlerine bakabilmektir, onun kahkahasini hatirlayabilmektir. canin yanar bunlari yaparken. yana yana bakarsin resimlerine. alev alev yanarsin. yansin anasini satayim, iliklerime kadar yanayim. durmasin kalbim, canim cigerim yansa da bakmak istiyorum resimlerine, hatirlamak istiyorum. allahim unutturma bana. ben raziyim her seye.
sevdiğinle bir ömür geçirmeyi göze aldırır.
aşk ölümcül bir hülyadır
anlayamadığım
ey sarı gök bulutu, ey ıstırab gülşeni
son bir karanfil gibi
taşıyacağım seni
kalbimin hüsnüyusuf mahrem bahçelerinde
derindesin, rüya kadar derinde

aşk ipek bir karanlıktır
kollayamadığım
gecenin bir vaktinde gelen çiçekler için
tenhâsında kuşlar uçan
sulara karışıp akmak isterim
kan çölünün ıssız vâhalarından
saâdet burcuna çıkmak isterim
gitmeliyim buralardan seninle
kalırsam, surları yıkmak isterim

aşk gizemli bir şarkıdır
dinleyemediğim
ayrılığın arkasından duyulan
gün doğuyor, neden gülemiyorum
siyah bir tanyerinde
beklemek yakışmaz bana geceyi
eylül mü vurdu güllerimi, bilemiyorum

aşk isyankâr bir korkudur
sonlayamadığım
gece yolculuğuna takılır ayakları
özlem beyaz bir gül, açar bağrında
yâr kokusu yayılsın diye kaldırımlara
ölü ve gözüyaşlı bırakır çocukları
arıbeyi konunca ruhun zümrüt taşına
mor gülüşlü haramî çıkar dağlar başına
diriltir sarı saçlı, kırılgan aynaları

aşk veremli bir türküdür
söyleyemediğim
nağmeleri doruklardan yayılan
anılar sehpasında
takıyor boynumuza kırmızı urganları
kötürüm bir vâdide geziyor kurbanları
her aşkı dâre çeken vefâsız leylâsıdır
alır avuçlarına, öper ısırganları
aşk cefâ ülkesinde umudun rüyasıdır

Nurullah Genç

özellikle şiirin şu iki mısrası
"her aşkı dare çeken vefasız leylasıdır" ve
"aşk cefa ülkesinde umudun rüyasıdır" nasıl güzel söylenmiş sözler......
walster'a göre, aşıklar normal kişilere oranla %60 oranda daha çok birbirlerine bakarlar. vücutlarının duruşuyla aşık oldukları kişiye doğru uzanırlar. birbirlerine çok yakın dururlar ve her fırsatta birbirlerine dokunurlar. belki de en önemli gösterge olarak, zamanlarının büyük bölümünü sevdiklerini düşünerek ve onları görme istemiyle geçirirler.

felsefe dergisi 89/2 sayısından alıntı.
çakırkeyf olduğumda önüme koyulan acı kahveyi reddediyorum hep. çünkü bulunduğum güzellikten beni alıkoyuyor her defasında. kaybetmekten korkuyorum. işte böyle bir şeydir aşk. kaybetmekten korkarsın, her defasında da önüne çıkartırlar acı kahveyi. alman gereken kişi vermez o kahveyi. dayanabildiğin kadar dayanırsın. ve sonunda korktuğun başına gelir zaten ayılırsın. ne oldu? yoksa seninde mi korktuğun başına geldi?