bugün

gördüğüm anda bende, hakkında yazma isteği uyandıran sözcüklerdir aşk ve ölüm.
ölüm hakkında fazla bir şey diyemezsin gerçi, insanın boğazında düğümlenir bazı kelimeler, dökülemez klavyeye.
ama aşk,
uğruna göz yaşı döktüğümüz, güldüğümüz, gittiğimiz, aradığımız, daha kimi "ben asla yapmam" eylemlerinde bayrağı salladığımız o muhteşem ve kahrolası hede.
kanımca,
aşk ile ölüm arasındaki tek fark,
ölümde salt ölüm vardır.sondur.
aşkta belki ölüm vardır.ölebilirsin, ölmeyebilirsin de çekip gidersen.

belki de insanoğlu ilk defa böylesine arzuladığı birşeyin içinde kıvranarak acı çeker ama istemeye devam eder.
aşk ile ölüm arasında ince bir çizgi var derler, bence değil.
aşk ölümün efendisidir.
--spoiler--
Evet. Çünkü insan doğaya hakim değil
Biz ölümlü varlıklarız. En temelde aşık, aşık olduğu kişinin ölümlü olduğu gerçeğini
bilir ve kaybetme korkusu içine girer. Bu korku aşkı
tüketir ve aşık olana büyük acı verir. Aşk eleme dönüşür.
insan aşk gibi bir duyguyu yakaladıktan sonra onun sonsuz
olmasını ister. insandaki, ölümlü olduğunu bilmekte
n kaynaklanan varoluş anksiyetesi ise, aşk için ciddi bir
sorgulayıcı durum yaratıyor.
--spoiler--
bence aşk ve ölüm birbiriyle bağlantılıdır.
iki meslektaş misali.
şuanda bunu nasıl anlatırım bilmiyorum.
konuşamıyorum. dilim dönmüyor, ellerim tutmuyor yazamıyorum be kardeş.
tek diyebileceğim aşk sapı sevdiğinize sivri ucu size dönük bir bıçak gibidir.

sanırım bu kısa tanım hem aşkı hemde ölümü kapsıyor ne dersiniz?