bugün

acıtıyor.
ayrılığın gerçekleştiği her insan ve her mekan keder bırakır.
iran filmidir. A seperation
kırılsın buzdan kütleler, eller birbirinden ayrılsın, uzaklaştıkça yakınlaşsın özlemin sıcaklığı, yürek yansın kahrolsun.
Bir süreçtir.

Şuanda ben bunları yazarken bile ohoo bir sürü ilişki çoktan bitti bile. Bunun bu kadar doğal olduğunu bilse de insan kendi ayrılığı en zoruymuş gibi geliyor. Ben şuan 9. gündeyim. Evet günleri saydım. Suç mu ? Epey üzüldüm. O bahsedilen tüm evrelerden geçtim ve geçmeye de devam ediyorum. Bugün ilk defa biraz sakin hissetmeye başladım. Yarın dellenmeyeceğim anlamına gelmiyor onu da biliyorum. Çok özlüyorum açıkçası. Güzel ve paylaşım dolu bir ilişkiydi. Ama eğer zannettiğim gibi olsaydı çoktan problemlerimizi çözmüştük. Hepimiz her ilişkide problemler yaşayacağız ama samimi bir sevgi varsa aramızda birbirimize kıyamayacağız. Belki de daha çok seveceğim birileri hala vardır. Aman kafam karışık işte. Anlayın yahu ayrılık acısı çekiyorum ve uğraşıyorum.

edit: 15.gün. Her şey çok değişken gidiyor. Öfke, çaresizlik, özlem, kendi hayatıma yönelme isteği, kendimle ve yaşamımla ilgili aydınlanmalar, bir dönem benim açımdan aşırı sosyalleşme denemeleri, bazen evde kös kös oturma isteği...Bugün yine özlem duyuyorum. Ona dair fikirlerim de epey değişken. Beni bu denli üzeceğini hem biliyor hem bilmiyordum.
Bazen bazı pişmanlıklar bir zaman sonra gece beşte sigara yaktırır.
"buram çok acıyor"... "bu acı geçiyor mu?"

(bkz: ismail abi)

acıtmamışsa zaten... ayrılsan da kıymeti yoktur...
sen kaybedersen hele de kendi yediğin bir bokla en kıymetli şeyini...

neyse...
Acıtır.
Ölüm degilse bizi ayiran yazik olmuş.
ilk zamanlar çok acı veren bir duygu olsa da zamanla bu acıya da alışıp bir süre sonrada artık acımamasından ötürü hayatımıza devam edebildiğimiz bir süreçtir.
Sevdiğin insandan ayrı, farklı ve onsuz bir yaşam sürme fikri insana fazlasıyla acı veriyor.
Bir ayrılık şarkısı seç
Sessizce çal benim için
Yüreğin ellerinde
Öylece kal benim için
Aynanın karşısına geç
Yüzüne bak benim için
Eğer ki ağlıyorsan
Bu yaşlar bizim için
Bende emanetin her neyin varsa
Al da mabedimi yık benim için
Böyle paramparça yaşamaktansa
Kalbime bir kurşun sık benim için
Böyle paramparça yaşamaktansa
Kalbime bir kurşun sık benim için.
https://m.youtube.com/watch?v=k6KEFqRC7Qc

Yaklaşıyor yaklaşmakta olan. Ben hayatımda bir kadın görmedim kedisini sevgilisinden cok seven ve bunu her defasinda uzerine basa basa dile getiren. Bazen sevgi sebebiyle katlaniriz, bazende ne kadar sevsekte onurumuzu gururumuzu koruyup kesip atmak ayrilmak gerekir. Yillardir birbirini taniyan iki insan ve neredeyse iki aydir yanyana olan iki insan düşünün bugüne kadar bana ettiği tek bir iyi kelime var. Bir konu hakkında "aptal degilim bu sartlari kabul edeceğim demiştim" "degilsin cidden zekisin" demişti. Ahahahahahha sevgi fışkırıyor harflerin arasindan akiyor resmen. Neyi bekliyorum ne için mücadele ediyorum ki? Sanirim belki zamanla düzelir, alışması için ona zaman vermeliyim diye düşünmüştüm.

Bazen dışarıdan birşey istermisin dediğimde caninin sağlığı diyor, garip şekilde önce mutlu oluyorum sonra diyorum ki lan bu bir kalıp xD

Neyse geliyor gelmekte olan...
Olur öyle bazen kendimiz için doğru olan kişilere yanlışlar yaparız bazen de tam tersi hiç hak etmeyene onca emek veririz ve yine yalnız kalırız.

Hayatın bir bölümü maalesef eski filmlerdeki “hayat eşi” güzellemesi artık yok, tek taraflı zaten ne kadar sürdürülebilirki?

Her iki taraf da emek verirse bir yere kadar dayanıyor sonra ister istemez çatlıyor.

imparatorluklar bile bitti, birliktelik de bitebilir. içinizdekiler öldüğünde karşınızdakini aldatmayın yeter.

Tanıştığım belli bir seviyede olan kadınlarda hep bir kalp kırıklığı ve aldatılmadan doğan güven problemlemleri vardı.

Ayrılın, aldatmayın.
Yeni bir başlangıçtır. Yeni hayata yeni insanlara.
insanın hayatındaki dönüm noktalarından biridir. Üzülmek yersizdir çünkü sizi siz yapan şeyler asla değişmeyecek siz ne kadar isteseniz de. Madem parçanız uymuyor kendi yapboz parçanızı bulmaya bakın.
görsel

' En sonunda bir erkekle tanıştı. Ona anlamını veremediği, karşı koyamadığı bir duygu ile bağlandı. Dünyayı unutmuştu. O erkekten başka hiçbir şeyi gözü görmüyor, kulağı işitmiyordu. Yalnız onu istiyor; ancak ona güveniyordu. istediği sadece o erkek olduğu için, hedefe ulaşmak için sağda solda zaman kaybetmektense, sevdiği adamın kadını olmak istedi. Erkeğine sonsuza kadar sürecek bir bağla kavuşmak istedi. Erkek, ona umutlarını gerçekleştireceğini söylüyor. Arzularını ateşlendiriyor. Kızın bütün ruhu erkeğe esir olmuştur. Kendini bekleyen bütün zevkleri, iç dünyasında hissettiği vahim bir bekleyiş içine girmiştir. Bütün emellerini yerine getirecek erkeğin kollarına atar kendini. Böylece saf kız, zevklerin en güzelini yaşamak isterken, sevgilisi onu terk eder. Şaşkındır, bitmiş ve tükenmiş bir durumda uçurumun kenarında bulur kendini. Karanlıklar içindedir. Umutları yitip gitmiştir. Bütün varlığıyla onun olduğu aşığı onu terk etmiştir. Dünyada yalnız kaldığı hissine kapılır. Önünde uzayıp giden ömür denilen yolu göremez olmuştur. Nefsini kemiren acıları unutmak için çareyi ölüme atlamakta bulur ve uçuruma bırakır bedenini. '

Genç werther' in ıstırapları, 58. Sayfa

Yaklaşık 250 sene öncesine ait bu kitapta geçen bu örnek gerçekten sevdiği ve yarı yolda bırakıldığı için bu hicrana dayanamayıp hayatına son veren birinin hikayesini anlatıyor. Siz siz olun hiç kimseye gereğinden fazla değer göstermeyin, sizi gerçekten seven biri asla yarı yolda bırakmaz ne olursa olsun bunun sonucu vazgeçiş ortada bırakılış olamaz, size duyduğu ilgi alaka veya biçtiği değer o kadar olduğu için orada bitmiştir bağlılığı da çünkü dengesi olmayan sahte ruhlu her kişilik eninde sonunda karşısındaki insanı yarı yolda bırakarak, her şeyi hiçe sayarak gidecek ve güveninizi boşa çıkartacaktır, çünkü o insanın değer anlayışı ve kişiliği bu kadardır. bir kişinin size olan ilgisi bağlılığı ne kadar azsa o kadar bahane üretecektir karşınızdaki, insanları asla gereğinden fazla ciddiye almayın değmez hiç kimse için çünkü böyle bir çağda gerçek mahiyette önemsenebilecek denli yüksek ruhlu, sadakatli ve yüce karakterli birisi yok olsa da yalnızca iki milyon insanda bir kişi böyle olabilir hatta belki de daha az ve sizin öyle bir insanla da karşılaşma ihtimaliniz yok bir mucize olmadığı sürece.

Hayat boyu aklınızdan çıkarmamanız gerek bu olguyu çünkü az önce bahsettiğim o en fazla milyonda bir tane mevcut olan insanlar dışında hiç kimse yarı yolda bırakamayacak kadar değer vermez sizin ruhunuza ve kişiliğinize sonunda hislerinize yenik düşen siz olursunuz ve kendi hayatınıza son verip bu durumdan kurtulmak gibi yıkılmışlık içeren felaket ve akıl dışı çareler düşünmeye başlarsınız. Siz siz olun sakın kimsenin etkisine kapılmayın hiç kimse için kendinizi heba etmeyin, herkesi onun sizi önemsediği kadar önemseyin ve kimseyi sadakati hep sürecek biri olarak görmeyin bu hayatta; insanların bozukluğunun, bencilliğinin, adiliğinin ve yan çizme ihtimallerinin çok yüksek olduğunu her zaman göz önünde bulundurun. Kimseyi ciddiye almayın ve kalıcı olarak görmeyin hayatınızda çünkü gerçek sevda diye bir şeyin yaşanma ihtimali neredeyse yok. evlenenler de evlenmiş olmak için evleniyor yoksa birbirinin eş değer ruhları asla değiller, sırf bekar ölmemek için çevrelerinde gördükleri insanlarla yollarını birleştiren kişilerden ibaret birçoğu çünkü gerçek bir sevda yaşamak isteselerdi ruhlarına denk insanın o kadar kolay çıkmayacağını bilirlerdi ve o kişiye değil çevrelerinde belki aynı şehirde bile rastlayamazlardı, bu bir gerçek.
dediğim gibi hakiki sevda denilen olgu sadece bir mucize olduğu takdirde eş ruhların ve kişiliklerin bir araya gelmesi sonucu oluşabilir o da milyonda bir ihtimal insanlık tarihinde, hele ki içinde olduğumuz bu hercai ve bozuk çağda görülme ihtimali çok daha düşük yani karşınıza asla böyle birisi çıkmayacak gibi düşünün ve hiç kimseye değer göstermeyin gereğinden fazla, her kim olursa olsun karşınızdaki sizi ne kadar umursuyorsa hayatında sizi hangi pozisyona koyuyorsa siz de ona aynı muameleyi gösterin.

Bu kitapta ders alınacak kısım bence burasıydı, yarı yolda bırakıldığı ve terk edildiği için hayatına son veren hislerine yenik düşen birinin hikayesini anlatmış, işte size uzun uzun izhar etmeye çalıştığım şeyler bu büyük gaflete, bu feci aldanışa düşerek hayatınızın hatasını yapmamanız için altın bir tavsiye niteliğinde. emin olun sizin onu umursadığınız ve değer verdiğiniz kadar karşınızdaki sizi düşünmüyor ve her an yan çizebilir ya da size ihanet edebilir, her zaman için böyle bakın hayata çünkü geri kalan yaşamınızda da milyonda bir mucize denk gelmediği sürece bu gidişat böyle olacak. Asla gereğinden çok ciddiye almayın insanları ve günlük gelip geçici yakınlıklarına aldanmayın, bencilce ve keyfi davranışlarına da hiçbir zaman müsamaha göstermeyin o size nasıl bir tavır sergiliyorsa aynısını siz ona uygulayın böylelikle hayat boyu aşağı ruhlu, güvenilmez, karakterden yoksun türde kişilerle vaktinizi kaybetmemiş olursunuz.

Bu yazı burada kalsın günün birinde ben dünyadan göçüp gittikten sonra belki denk gelip de okuyan biri olursa bir çıkarım yapabilir hayatla ilgili ve hiç yoktan gelecek nesillere bir fayda sağlayabilir bu kitaptaki bu netice ve benim bu konuya dayanarak kendimce bakış açımı anlatmaya çalıştığım irdeleme kompozisyonu.
Yerine göre mantıklı bir hareket ve özellikle kangren olan ilişkilerde başvurulması gereken en doğru yöntem.
Kelimelerin yalnızlaştığı an.
"Ayrılıktan sonraki 2-3 günlük üzüntü hormonaldir ancak sonrasında da üzüntü yaşıyorsanız eğer, beyniniz ve hafızanız sizinle bir oyun oynuyordur."

Neyse ki hafızam güçlü değil...
Al işte bak birini daha üzdünüz.
Alışmak zorundasın mecbursun.
Herkesin bi hayatı var sonuçta.
Zor olacak biliyorum seni çok iyi anlıyorum elimizden bir şey gelmiyor.
Hayat işte.

Ve son olarak;

Unutursun için yana yana.
ne demiş yurdum insanı: ölüm allah'ın emri, ayrılık olmasydı.

insan onuruna yaraşır bir biçimde bu acı yaşanacak, herkes nasıl yaşıyorsa.
bir gün bu acılı günlerini anımsayıp gülümseyeceksin, hepimizin gülümsediği gibi.
Sakin ve sessizce olacağını sanmıştım.

Yanılmışım.
Yeni başlangıçlara yelken açmaktır bazen.
Bir cem adrian şarkısı.

Unutmak o kadar kolay mı sandın?
Ayrılık bana aşktır artık.