bugün

ooo herkes demokrasi hakkındaki "işine geldiği gibi yorumlama" enstantanelerini sergilemiş.

demokrasi sadece seçim değildir falan...

olum, demokrasinin en gelişmiş halidir "kralı halkın tayin etmesi". antik yunanistan'da halk seçimi yapılabilseydi o zaman da yapılırdı... ama imkan yoktu.

demokratik seçimle belirlenen kral halka sorar "bunu bunu yapalım mı?" halkta "he yapalım aq" derse, sizin o güçler ayrılığı edebiyatınızı sikerler...

demek ki neymiş, önemli olan demokrasi, cart curt değilmiş. toplumun bizzat kendi düşünceleri ve kral tayini dışındaki seçimleriymiş, nasıl yaşamak istiyorsa toplum öyle yaşamalı ve sonunda gerekirse cezasını da çekmeli, ödülünü de almalı. o yüzden ben bu kemalistlerin bireysel demokrasi yorumlamalarına götümle gülüyorum. olayların başlangıcını, içeriğini ve sonucunu görememek, ezberden kendi istediğini haklı çıkarmak için saçma sapan yorumlar yaparak kıvırmak falan. işte bu yüzden konumuz şuraya geliyor; akp gibi sağcılar iktidara geldiğinde "diğerleri" siktirolup beğendiği ülkelere gitsin, diğerleri geldiğinde de diğerleri gitsin. bi kübaya gidin, bi arabistana... bana kalırsa monarşi geri gelmeli, bu işler seve seve değil sike sike oluyor çünkü, öyle yada böyle. millette kendini kandırıyor, sanki öyle değilmiş gibi...
Demokrasiyi "sandıktan biz çıkarsak bizim dediğimiz olur siz çıkarsanız sizin dediğiniz olur" zanneden cahil atatürkçü beyanıdır.
cahil atatürkçüdür.

demokrasi sadece seçim değildir.

işin doğrusunu bilen insanlar şu anda ülkede demokrasi olmadığını, zümrelerin diktasının olduğunu bilir.

demokrasinin işlemesi için en temel şey kuvvetler ayrılığıdır. Mustafa Kemal savaş biter bitmez bunu sağlamıştır ve mümkün olduğunca demokrasiye geçirmeye çalışmıştır.

Başarılı oldu mu? evet belli ölçüde başarılı oldu. 15 senelik süre içinde monarşiden tek partili yaşama geçildi ve çok partili sistem bizzat Mustafa Kemal tarafından denendi.