bugün
- hemşire kızlar nasıl oluyor25
- kızların tipe bakmadığı gerçeği22
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek25
- insanlar melek mi şeytan mı9
- bir kadın nasıl tavlanır15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz36
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü9
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike16
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
Atatürk Çanakkale mücadelesinden sonra bir ülkenin başbakanı ile karşılıklı uzun bir masada otururlar. Masada atatürk ve yaveri diğer köşede ise o basbakan ve yaveri. Adam sorar sayın atatürk halkınız hastalıklı ve meçhul haldeyken nasıl oldu da bu ülkeyi kurtardınız. Atatürk sesli bir şekilde anlatmak yerine yaverine dönüp silahını ister daha sonra silahın içindeki tüm kurşunları çıkartıp cebine koyar. Sonra silahı masanın üzerine koyup yaverine kapının dışında bekleyen erlerden birini çağırmasını ister. Yaver erlerden birini çağırır- 20 yaşlarında tabiri caiz ise zımba gibi bir genç - atatürk o başbakanla hiç konuşmadan ere dönüp asker al bu silahı ve kendini vur der. Er hiç düşünmeden elindeki silahı kafasına sabitler ve tetiği bir çok kez çeker, Atatürk ise o sıra da yabancı başbakana gözüyle işaret edip' bak ışte benim halkım benim askerim bu toprakları canını verecek kadar çok sever, sende daha açık nasıl olabilirdi' der.
Vatan Ufuklarında Doğacak Güneş
Bir gece tatbikatından sonra Selanik in doğusunda bulunan Karaburun istikametinde yürüyüş yaptık. Mustafa Kemal Bey alayın (38. Alay) başında, bizim önümüzde yürüyordu. Ufukta aydınlık başladı, güneş doğmak üzereydi. Birden:
- Çocuklar! dedi. Nerede ise şafak sökecek. Yıllarca bu vatanın ufuklarında doğacak bir parlak güneşin doğuşunu bekledim. Bakalım bu sabaha.
Güneş doğdu, fakat geceden kalan bulutlar berraklığını peçeliyordu. Mustafa Kemal tekrar konuştu:
- Hayır, hayır! Beklediğim böyle karanlık bulutlarla örtülü olan bir güneş değildir. Ben vatan ufkunda her türlü bulutlardan kurtulmuş bir güneşin doğuşunu bekliyor ve bekleyeceğim.
Biz ister istemez dirseklerimizle birbirimize dokunduk.. Anlayamadığımız bir muamma karşısındaydık. Bu muammayı ancak 1923 senesinde Cumhuriyetin ilanıyla çözebilmiştik. Ziya KILIÇ H.Y. istanbul 1964
Bir gece tatbikatından sonra Selanik in doğusunda bulunan Karaburun istikametinde yürüyüş yaptık. Mustafa Kemal Bey alayın (38. Alay) başında, bizim önümüzde yürüyordu. Ufukta aydınlık başladı, güneş doğmak üzereydi. Birden:
- Çocuklar! dedi. Nerede ise şafak sökecek. Yıllarca bu vatanın ufuklarında doğacak bir parlak güneşin doğuşunu bekledim. Bakalım bu sabaha.
Güneş doğdu, fakat geceden kalan bulutlar berraklığını peçeliyordu. Mustafa Kemal tekrar konuştu:
- Hayır, hayır! Beklediğim böyle karanlık bulutlarla örtülü olan bir güneş değildir. Ben vatan ufkunda her türlü bulutlardan kurtulmuş bir güneşin doğuşunu bekliyor ve bekleyeceğim.
Biz ister istemez dirseklerimizle birbirimize dokunduk.. Anlayamadığımız bir muamma karşısındaydık. Bu muammayı ancak 1923 senesinde Cumhuriyetin ilanıyla çözebilmiştik. Ziya KILIÇ H.Y. istanbul 1964
ingiliz kralina verilen ziyafet
ingiliz kralı 7. edward, istanbul'a Atatürk'ü ziyarete geldiği zaman Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti.
ziyafetten önce:
--"bana ingiltere sarayında verilen ziyafetlerin nasıl olduğunu bilen birini ya da bir aşçı bulunuz!" dedi.
sonunda bu sofra düzenini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o biçimde düzene koydular. kral, akşam sofraya oturunca kendini kral sarayında sanarak memnun oldu.
atatürk'e dönerek,
--"sizi kutlar ve size teşekkür ederim.kendimi ingiltere'de sandım." diyerek memnuniyetini bildirdi.
sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekteydi. bunlardan biri heyecanlanarak elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. yemekler de halılara dağıldı.Türk konuklar utançlarından kıpkırmızı kesildi. ancak Atatürk kral'ın kulağına eğilerek
--"bu millete her şeyi öğrettim, ancak uşaklığı öğretemedim!"
dedi.
sofradaki herkes Atatürk'ün zekasına hayran olmuştu. Atatürk garsona da
--"görevini sürdür.
buyruğu verdi..
ingiliz kralı 7. edward, istanbul'a Atatürk'ü ziyarete geldiği zaman Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti.
ziyafetten önce:
--"bana ingiltere sarayında verilen ziyafetlerin nasıl olduğunu bilen birini ya da bir aşçı bulunuz!" dedi.
sonunda bu sofra düzenini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o biçimde düzene koydular. kral, akşam sofraya oturunca kendini kral sarayında sanarak memnun oldu.
atatürk'e dönerek,
--"sizi kutlar ve size teşekkür ederim.kendimi ingiltere'de sandım." diyerek memnuniyetini bildirdi.
sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekteydi. bunlardan biri heyecanlanarak elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. yemekler de halılara dağıldı.Türk konuklar utançlarından kıpkırmızı kesildi. ancak Atatürk kral'ın kulağına eğilerek
--"bu millete her şeyi öğrettim, ancak uşaklığı öğretemedim!"
dedi.
sofradaki herkes Atatürk'ün zekasına hayran olmuştu. Atatürk garsona da
--"görevini sürdür.
buyruğu verdi..
birgün atatürk, ben, yonca evcimik piknige gittik. sonra ben "atam soframızda bi tek kus sütü eksik, rakı bile var." dedim. atatürk de "artık ben ickiyi bıraktım doktorlarım yasakladı." dedi.
öyle iste...
öyle iste...
Atatürk daima yakın arkadaşlarına:
"Beni Reisicumhursun diye Çankaya'nın kayalıklarına ve Dolmabahçe'nin rutubetli karanlık odalarına hapsediyorsunuz. sonra da siz istediğiniz gibi geziyor ve eğleniyorsunuz. Buna hakkınız yoktur" diyerek şikayetlerde bulunurlardı.
Bu üzüntülerini bazen öyle hüzünlü ve samimi bir tarzda, acındırıcı şekilde anlatırlardı ki muhatabını adeta müteesir ederdi.
Bir gece bir iki arkadaş izinsiz olarak Dolmabahçe'den bir arkadaşın evine gitmiştik.Bizim yakın dostumuz olan ev sahibini Atatürk hiç tanımıyordu.Orada yiyip içiyor, hoşça vakit geçiriyorduk. Saat oldukça gecikmişti. Birdenbire gözüme, Ataürk'ün pek sevdiği köpeği Foks ilişti. Rüya görüyorum zannettim.
Bu köpek, odalarında yatar, gittiği her yere beraber gider, gireceği salona herkesten ve Atatürk'ten daha evvel koşar girer, adeta Atatürk'ün geldiğini haber veriyormuş gibi hareket ederdi.
Ben de Foks'u görür görmez arkasından ne çıkacağını beklerken Atatürk'ün levent gibi endamı ve güzel yüzü ile içeriye girişini görünce hepimiz birden şaşırdık, kaldık.
Kapıdan girer girmez hepimize birden ilk söyledikleri söz şu oldu:
"Bravo size! Beni Dolmabahçe'ye tıkınız, siz burada eğlencede...Nasıl bastırdım!
KILIÇ ALi
"Beni Reisicumhursun diye Çankaya'nın kayalıklarına ve Dolmabahçe'nin rutubetli karanlık odalarına hapsediyorsunuz. sonra da siz istediğiniz gibi geziyor ve eğleniyorsunuz. Buna hakkınız yoktur" diyerek şikayetlerde bulunurlardı.
Bu üzüntülerini bazen öyle hüzünlü ve samimi bir tarzda, acındırıcı şekilde anlatırlardı ki muhatabını adeta müteesir ederdi.
Bir gece bir iki arkadaş izinsiz olarak Dolmabahçe'den bir arkadaşın evine gitmiştik.Bizim yakın dostumuz olan ev sahibini Atatürk hiç tanımıyordu.Orada yiyip içiyor, hoşça vakit geçiriyorduk. Saat oldukça gecikmişti. Birdenbire gözüme, Ataürk'ün pek sevdiği köpeği Foks ilişti. Rüya görüyorum zannettim.
Bu köpek, odalarında yatar, gittiği her yere beraber gider, gireceği salona herkesten ve Atatürk'ten daha evvel koşar girer, adeta Atatürk'ün geldiğini haber veriyormuş gibi hareket ederdi.
Ben de Foks'u görür görmez arkasından ne çıkacağını beklerken Atatürk'ün levent gibi endamı ve güzel yüzü ile içeriye girişini görünce hepimiz birden şaşırdık, kaldık.
Kapıdan girer girmez hepimize birden ilk söyledikleri söz şu oldu:
"Bravo size! Beni Dolmabahçe'ye tıkınız, siz burada eğlencede...Nasıl bastırdım!
KILIÇ ALi
Atatürk hakkında yapılmış birçok kehanet vardır. Bunların en ilginci onun el falına bakan bedevinin söyledikleridir.
Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi´ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu. Yolda bie bedevi´ye rastladılar. Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabileceğini söyledi. Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı. Sıra Mustafa Kemal´e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi´ye açtı. Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde;
'Sen padişah olacaksın' dedi ve ilave etti '15 yıl hüküm süreceksin.'
Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler.
Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti´nin Cumhurbaşkanı oldu.
Cumhuriyetin 14.yılında hastalandı. Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona "Artık içme Paşam" dediler.
Atatürk onlara birzamanlar yolda rastladıkları falcı bedevi´yi hatırlattı ve gülerek ;
'Arap vaktiyle söylemişti, Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek. Hesapça bu son senemizdir...'
Yıl 1938 ´di... *
Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi´ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu. Yolda bie bedevi´ye rastladılar. Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabileceğini söyledi. Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı. Sıra Mustafa Kemal´e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi´ye açtı. Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde;
'Sen padişah olacaksın' dedi ve ilave etti '15 yıl hüküm süreceksin.'
Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler.
Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti´nin Cumhurbaşkanı oldu.
Cumhuriyetin 14.yılında hastalandı. Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona "Artık içme Paşam" dediler.
Atatürk onlara birzamanlar yolda rastladıkları falcı bedevi´yi hatırlattı ve gülerek ;
'Arap vaktiyle söylemişti, Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek. Hesapça bu son senemizdir...'
Yıl 1938 ´di... *
Birgün italyan Büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve
huzura kabul edilir. O zamanın muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında
konuşulduktan sonra, büyükelçi "Ekselans, dün Roma ile yapmış oldugum bir
görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem
söylendi" der.
Odada buz gibi bir hava eser. Ata, büyükelçiye birşeyler daha ikram
eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. Döndüğünde ayağında çizmeleri,
üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. Doğruca masasına
gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve
Çakmak'a: " Paşa, italyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlarmış. Hazır
mıyız" der. Fevzi Çakmak durmu anlar ve "Biz hazırız Paşam" diye
yanıtlar...Ata büyükelçiye döner ve: "Biz hazırmışız. Hükümetinize
söyleyin, isterlerse gelip Hatay'ı alabilirler" der..
huzura kabul edilir. O zamanın muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında
konuşulduktan sonra, büyükelçi "Ekselans, dün Roma ile yapmış oldugum bir
görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem
söylendi" der.
Odada buz gibi bir hava eser. Ata, büyükelçiye birşeyler daha ikram
eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. Döndüğünde ayağında çizmeleri,
üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. Doğruca masasına
gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve
Çakmak'a: " Paşa, italyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlarmış. Hazır
mıyız" der. Fevzi Çakmak durmu anlar ve "Biz hazırız Paşam" diye
yanıtlar...Ata büyükelçiye döner ve: "Biz hazırmışız. Hükümetinize
söyleyin, isterlerse gelip Hatay'ı alabilirler" der..
atatürk bir seyahatinde, kolordu binasının kapısında aslan yapılı bir mehmetçik gördü. çağırdı ve iltifat etti. sordu:
- sen güreş bilir misin?
yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle, mehmetçiği güreştirdi.
genç asker daima galip geliyordu. çok neşelendi, ayağa fırladı. ceketini çıkarıp mehmetçiğe ense tuttu:
- haydi, bir de benimle güreş!
genç mehmetçik, ata'sının yüzüne hayranlıkla baktı:
- ata'm, dedi; senin sırtını yedi düvel yere getiremedi, bir mehmet mi bunu başaracak?
o anda ata'nın gözleri doldu.. ağlamamak için gülmeye çalıştı..
- sen güreş bilir misin?
yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle, mehmetçiği güreştirdi.
genç asker daima galip geliyordu. çok neşelendi, ayağa fırladı. ceketini çıkarıp mehmetçiğe ense tuttu:
- haydi, bir de benimle güreş!
genç mehmetçik, ata'sının yüzüne hayranlıkla baktı:
- ata'm, dedi; senin sırtını yedi düvel yere getiremedi, bir mehmet mi bunu başaracak?
o anda ata'nın gözleri doldu.. ağlamamak için gülmeye çalıştı..
güncel Önemli Başlıklar