bugün

Şuanda askerim korgeneralin yaşam koçuyum, sabahları yol süpürüp gece nöbet tutuyorum.
Askerliğin en unutulmaz anısı, dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşünü 24 saatte tamamladığına kati suretle ikna olmanızdır.
ziraat bankasındayım elimde bi çuval para yatırdım beyaz bi kağıt verdiler bunu askerlik şubene götür dediler. götürdüm. komutan bana helal olsun koçum ziraat'te askerlik yapmak her vatan sevdalısına nasip olmaz dedi teskere diye bir şey verdi çıktım gittim.

şaka amk 1 sene ile kaçırdım yeni bedelli bekliyorum.
Komutani dovdun.
Koydum mu zaaaaa.
(bkz: geçen yine dust 2 deyim)
bir gün komutan bizi içtimaya topladı. hepimiz bekliyoruz ama dağınık şekilde. komutan geldi dedi ki; işletme okuyanlar sağa, mühendislik okuyanlar sola geçsin dedi. bende sola geçtim tabi ki. tekrar seslendi; aranızda ziraat mühendisi olan var mı dedi. bende gururla öne çıktım.

+ benim komutanım!!!!

komutan yanıma geldi, elini omzuma koydu. ve babacan bir tavırla,

- iyi bundan sonra çiçeklerimi sen sulayacaksın.

sonra işte, 6 ay çiçek suladım. rahattı ya benim askerlik.
Askerlik 12 aya düştüğü haberi geldikten bir gün sonra, içtimada bir arkadaş * söz ister ve;
-Komutanım askerlik düşecekmiş doğru mu?
+lan askerlik düştü ya.
-yok Komutanım 9 aya düşecekmiş doğru mu?
Kısa ve öz bir anı.
Land Rover'ın egzozu ile ilişkiye giren asker gördüm.
Tüm söyleyeceklerim bu kadar sözlük.
Adını vermeyeceğim bir hava komutanlığında, nato askerleri (barış gücü olarak) gidecekleri yerden önce ufak ufak eğitimler alır.

Ben de bu nato askerlerine (genelde 12-14 kişilik guruplar) tercümanlık yapardım.

Bir gün nizami harp eğitimi için hava komutanlığından, jandarma il komutanlığına gidilir.

Askerlerin en kısası 1.80 boyunda olup cengaver gibidirler.

Jandarma komutanlığına gidilir, eğitim parkurunda toprak çökmesi olduğu için bölge komutanı çevre bir ile aktarımı öngörür.

Helikopter ile gidilir çevre ilin jandarma komutanlığına.

Helikopterde hebo elindeki evrağı ingilizceye çevirip askerlere eğitim hakkında direktif vermektedir.

14 kişi ve bir hebo kişisi jandarma komutanlığına giriş yapar, direk eğitim parkuruna gidilir.

Eğitim parkuru içinr hebo kişisinin girmesi yasaktır, ve hebo kişisi parkurda askerlere direktif vermek zorundadır.

ilk tatbikatta askerler ilerler ama benim direktiflerimi duyamadıklarından malak gibi kalırlar ortada. Oradaki bir kaç uzmana megafon olup olmadığını sordum, bi tane uzman onbaşı beni alıp bi odaya götürdü. 2 megafon vardı, ikisi de bozuktu.

Nasıl yapalım nasıl edelim derken albay'ın yanına çıkılır. Albay bölge komutanlığından fırça yememek için emir erini benimle gönderir. Gittiğimiz yerde de megafonlar arızalıdır.

Albay kişisi beni odasına çağırır yeniden ve bütün komutanlığa haber salar.

Tabi zavallı nato askerlerinin 40 derece güneşli bir eylül günü güneş ile birlikte iflahı sikilir.

En sonunda albay kişisi bana "hebocuğum, makine ikmale gidip bir tane toma iste, onunla eğitim parkuruna gideceksin." Der.

Hebo yanında bir asker ile makine ikmale gider.

Makine ikmaldeki tabiri caizse messi'nin kopyası astsubaya durum anlatılır.

astsubay, albayı arayarak fetvayı alır ve hebo kişisine bir adet toma verilir.

Evet, basbayağı jandarma toma. Hebo kişisinin yanına bir uzman çavuş verilerek toma ile eğitim alanına gidilir. Ama o da ne? bölge komutanı hebo kişisi ve albay kişisine sürpriz yapıp gelmiştir.

Hebo kişisi parkura yanaşır, Tomanın camından kafayı çıkararak (basbayağı camı açılıyormuş) elinde megafon ile askerlere direktif verir.

Askerler tam bir call of duty, battlefield edası ile parkuru tamamlar.

Tomanın camından çıkan kafamı gören askerlerin keyfi de cabası.

Ve olay hebo kişisinin bir plaket, il jandarma komutanının da tebrik belgesi ve plaket yanlış olmazsam üstün başarı tebligatı alarak biter.
Oyib'ci astsubayın maden çıkışında, maden raylarına elektrik sağlayan hattan elektrik çarpması sonucu kömür olan yabancı uyruklu işçinin fotoğraflarını çekmesi. Olaydan 3 gün sonra, kurye olan 0game'i dışardayken cepten arayıp şöyle bir teklifte bulunması;

"0game, sihi tuttuh. O gün makinaya film koymayı unutmuşum. Ben başhekimle konuştum. Cenazeyi morgdan alıp tekrar olay yerine götürüp o günmüş gibi foto çekicez. Nerdeysen çabuh devlet hastanesinin morguna gel."

Yoğğebeynamı gomtanım diyerek görüşmeyi sonlandırdıysam da hemşehri olmamız ve cidden çok fena sicil yıpranması yaşayacağını bildiğim için yaptık dediğini.

Sonrasında Onbeş gün bişey yiyememem neticesinde verilen 6 kilo da bana bonus oldu.

Lan nerden aklıma geldi şimdi yaa.

Edit: oyib, olay yeri inceleme birimi
Keyifle okudugum anilardir. Devamliligini eksik etmeyiniz.
Diyarbakır hava komutanlığında fotoğrafçı olarak çalışıyordum.

Küçük bir ofisim, yanımda bir uzman çavuş, bir de kısa dönem bir çavuş vardı.

Bildiğin fotofilm personeliydim.

Albay kişisi hebo kişisini arar.

- la hebo naptın?
+ iyidir valla x komutanım. Siz naptınız?
- iyilik nolsun. La olm 20 dakika sonra bi misafirim gelecek, onunla foroğraflarımızı çeker misin? Bi de kedisini de getirecek. istersen senin ofise geliriz çekeriz olur mu?
+ olur x komutanım. Siz nasıl rahat ederseniz öyle yapın.
- tamam ulan ulan hırbo, uzatma birazdan geliyorum.
+ tamam abi.

Denir ve telefon kapatılır. Uzman çavuşa ve çavuş olan cnn türk muhabirine olay anlatılır. Adamlar saniyesinde komando moduna geçip pusuda albayı beklerler.

Albay kişisi uzaktan mavi arabası ile belirir, arkasında ise arap plakalı bir jeep belirmektedir.

Albay kişisi gelir, yanında misafiri ile ofise girer, 5 çay istenir, muhabbet edilir, ve hebo kişisi kediyi sorar.

Ben ve yanımdaki uzman ile kd çavuş normal bir kedi beklerken, arap plakalı araçtan yavru bir vaşak çıkar.

Bildiğiniz vaşak. Çok acayip. Hem de fazlasıyla.

--flashback--
meğersem albay kişisinin arkadaşı arabistandan gelmiştir ve yavru vaşağı yanından hiç ayırmamaktadır. Askeriyeye de sırf fotoğraf için getirmiştir.
--flashback--

hebo ve yanındaki tayfası bildiğin şok olur. 2 dakika boyunca mavi ekran verilir.

Sonuç olarak güzel bir fonu olan subay gazinosunun arka bahçesinde vaşak, albay ve misafirinin fotoğrafları çekilir. Ben yanımdaki askerler 2 hafta boyunca mavi ekran eşliğinde yaşamımızı sürdürürüz.
4:30 - 6:30 nöbetindeyim garaj'da tabi o saatlerde kim gelecek nöbet yoklaması alacak diye vurdum kafayı yattım batarya komutanının land'ın da neyse sabah olmuş bizimkiler garaj'da toplanmış benim ayağın bir tanesi koltuğun üstünden fırlamış aracın içinde arkadaş görmese vukuat'ım yazılırdı kesin terhis olmama 3 ay kala.

nöbet kural ihlali
batarya komutan'ın aracında uyumak

buda böyle bir anım.
Hic yasayamayacagim anilardir.
Geyigi cok yapilir ve galiba hic unutulmuyor.
+Komutana bi siktir çekmişim görmelisin şevket...
- siktir!
hadi anlatsanıza biraz eğlenelim anılarıdır.
askerliğin sadece sıkıntılı veya sıkıcı bir yer olmadığını gösteren anlardır.

--spoiler--

ileri derecede askerlik anısı içerir. alerjisi olan veya "yeter abi gına geldi" diyenler uzak durmalıdır.

--spoiler--

bizim bölükteki uzman çavuşlardan biri, nöbetçi olduğu her sabah "ankara nın bağları" melodisi ile koğuşu uyandırırdı.

uyanmayınca da, "ooo adgg bey nasılsınız, kahvaltıya gelecek misiniz, yoksa ben yatağınıza mı getireyim" derdi.

ben de "yok komutanım ben bugün dışarıda yiyeceğim" diye cevap veridim.

tabi sonra akşama kadar elimde kazma kürek her yeri kazdırırdı bana intikam almak için.

zeka her yerde başına bela insanın.
Olmayacak olandır.
Kalp bedelli.
acemilikte atış eğitiminde altıda sıfır atmıştım. Daha sonra denetimciler geleceğinden boş kağıdı bana kalemle deldirmişlerdi.

Ulan kör olsan birini vurursun.
başka bir dünya , birbirinden farklı, ama sonuçta hepsi insan olan, insanlar alemi.
bir çoğu sıkıntılı olan anılardır. esaret altındasın özgür değilsin ve genel kurmay başkanı olmadıktan sonra rütben ne olursa olsun emir altındasın. sana şunu yap denildiğinde yapmak zorundasın şunu vur denildiğinde vurmak zorundasın hatta kimse bir şey söylemese bile yapmak veya vurmak zorunda kalıyorsun.
Bizim tugayda bir adet vardı genelde uzun dönemlerin başvurduğu terhise 40-45 kala doğum kontrol hapı yutmak suretiyle apandisit patlatıp hava değişimi alarak erken terhis olmak, neyse birgün bu olay baya baya abartilinca bölük astsubayimiz bizi sabah sporundan sonra toplayip ve şu tarihi konuşmayı yapmıştı.
"Doğum kontrol hapı kullanan vatan hainlerine söylüyorum. memeleriniz çıkacak,killariniz dökülecek ve beni siken yok mu? Diye etrafta ibne gibi vereceksiniz sakın yapmayın" demişti.
komutanın kızıyla çıkıyordum. hamileydi aldırdık. askerliğimi yakacaktı.çok parasını yedim. iyi kızdı ama bize göre değildi... diye devam eden yalanlardır.
bedelli yapınca anı hatıra da kalmıyor.
yüksekten atma gereği de duymuyorum.
Herkes bir seyler yasamıs bir tek ben ot gibi askerlik yapmısım dedigim anılardır.

Normalden farklı olarak bir tek istedigim her gun carsıya cikabiliyordum. O da gazino komutani ile hemseri olmamizdan mutevellit.

Budur yani anı diyecegim sey. Muş'ta ne anı olabilir zaten.