zordur. zahmetlidir. arkadaşın doğum günü olduğu yeni haber verilmiştir. çarşıya gidemezsindir. geç olmuştur. mecbur evden kitap seçmek zorundasındır. başlarsın raflara bakmaya. karar veremezsin. tam bir kitap alıp götürürken vazgeçersin. dandik bir kitap götürmek istemiyorsundur. ama bi yandan da vermeye kıyamıyosundur. 5-10 dakka böyle uğraşadurursun seçmek için. sonunda ''amaannn koy götüne!'' diyerek kitapla beraber arkadaşın evinin yolunu tutmuşsundur. kitabı verdikten sonra bi an ''bunu vermesemiydim lan?' diye düşünürsün. ama pastalar geldiğinde bunlar zihninden çıkar. ertesi gün pişman olursun o kitabı verdiğine. ya da olmazsın. ben hep olurdum. hatta şimdi o arkadaşın evine gitmeye düşünüyorum. çok pis gaza geldim. alıp geliyim lan kitabımı. gerçi hala duruyormudur ki. durmuyodur. olsun. denemeye değer.
kişisellikten çıkıp başkasının zevkine göre kitap seçmek zordur. genelde daha önceden okunmuş bir kitap alınır paketlenir...
geçenlerde olasılıksız almıştım geçen bir arkadaşa, çocuk hayatının değiştiğini söylüyor.
allah yaşama hevesi versin yareppi, amen!
(bkz: bana kitap al)
okumayı seven bir arkadaş için güzel bir hediyedir.
okumayı seven bir arkadaş için güzel bir hediyedir, ama kitabı ararsınız bulamazsınız önceden o da aramıştır o kitabı çok okumak istiyordur siz de ona sürpriz yapmak istersiniz fakat kitap yoktur acaba sayılımı üretildi diye düşünürsünüz ve vazgeçersiniz.
(bkz: on üçüncü kabile)
eski bir alışkanlıktır. kitabın en iyi dost olduğunun söylendiği, ilkokul sıralarında çekilen bütün yılbaşlarının umulduk hayal kırıklığıdır. ama arkadaştır, ama çocuktur, ama çocukluğundur. ama bütün o eski janjanlı defter kaplarının üzerindeki yırtıktan görülmeye çalışılan defter kapağının üzerindeki resimdir.