bugün

Köpek sevmek.
Kızımla vakit geçirmek. Her derde deva. Kanser olmuyorsam kızım sayesinde.
herşeyin yolunda gitmesi.
şimdi derinlere inmeye gerek varmı.
Avazın çıktığı kadar bağırarak küfretmek.
Çukulata, yürümek, iyi demlenmiş çay, dost.
Grup vitaminin en absürd şarkılarını dinlemek.
Sevişmektir.
örgü örmek.

--spoiler--
1. Örgü terapide kullanılıyor. Örgü güçlü bir dikkat dağıtıcı ve insanlara uzun süreli ağrılarını gidermede yardımcı oluyor. Depresyondan muzdarip olanları dünyayla iletişim için motive ediyor. insanları göz teması kurmadan birbirleriyle nazikçe iletişime geçmelerinde yardımcı olan bir sohbet başlatıcı. Güven ve öz-saygı geliştirmeni sağlıyor.

2. Örgü fevkalade rahatlatıcı, ki bu da stres ve endişeyi azaltmada çok önemli. Harvard’da “Mind/Body Medicel Institute”ün kurucusu Dr. Herbert Benson, kitabı “The Relaxation Response”da “rahatlama yansıması” elde etmek için, bir kelimeyi, sesi, cümleyi, duayı ya da kassal bir aktiviteyi tekrarlamayı tavsiye ederek- kalp atış hızını, kas gerilimini ve kan basıncını azalttığını yazıyor. Örgü meditasyona benzetiliyor; bazen örgü örenler onu “ruhani” ve “Zen-benzeri” bir şey olarak tanımlıyor.

3. Örgü insanları birbirine bağlıyor. Bir örgü grubuna katılırsanız aslında yalnız başına yapılan bir etkinliği sosyal bir etkinliğe dönüştürmüş oluyorsunuz. “The Benefits of Knitting for Personal and Social Wellbeing in Adulthood” ( British Journal of Occupational Therapy’de yayımlanmış “Yetişkinlikte Kişisel ve Sosyal Refah için Örgünün Yararları”) adlı bir çalışmada söylendiğine göre “ bir grupta örgü örmek hissedilen mutluluğu gözle görülür bir şekilde etkileyip, diğerleriyle sosyal temas ve iletişimi geliştiriyor.

4. Örgü konsantrasyonu arttırıyor ve aşırı enerjiyi kanalize ediyor. Toronto’lu bir öğretmen olan Caleigh Murtaugh yedi ve sekiz yaş grubu öğrencileri için bir örgü kulübü başlatıyor. Projelerinde çalışmak için ara verip içeride kalan çocuklarda müthiş bir başarı sağladı. Bazıları çok fazla hiperdi ama elleriyle odaklanıp çalışmak onlara çok yardımcı oldu ve başarı duygusunu tatmalarını sağladı.

5. Örgü demans riskini azaltıyor. 2.000 üzerinde yaşlı (65 yaş ve üstü) ile yapılan bir çalışma “ seyahat, ufak-tefek işler, örgü ve bahçecilik gibi sosyal ve boş zaman aktivitelerine düzenli katılımın demans riskini azalttığını” tespit etmiş.

6. Örgü sürekli meşgul gündemlerden sıyrılmanız için ve teknoloji-doygunu dünyayı bünyenizden atıp tazelenmeniz için bir teklif sunuyor. Bir çoğumuza kendi düşüncelerimizle yalnız kalmak için eşsiz bir fırsat sağlıyor.

7. Örgü insanları mutlu ediyor. Örgü ören insandan, örülmüş bir şeyi hediye alan insana ve etrafında örgü nesneleri gören insana kadar herkes mutlu oluyor. “Yarn-bombing”in popülaritesini düşünün- kamusal alanları ipliği kullanarak süsleyen bu güzel grafiti/ sokak sanatı, buraları mutluluk veren renk ve sıcaklığa büründürüyor. Kimse örgü işiyle kaplanmış bir otobüsü veya ağacın görüntüsü karşısında gülümsemesine engel olamaz!

Profesyoneller bile durumun farkında. Stitchlinks, hastanelerde, okullarda, çalışma alanlarında bakım evlerinde örgü terapi grupları ağını oluşturmaya çalışan ingiltere’li bir grup. Web sitelerinde şöyle diyorlar: “Terapi amaçlı örgü, önde gelen klinikçiler ve akademisyenler tarafından ana akım sağlık hizmetlerine sağladığı yararlar açısından resmi olarak kabul gördü.”

Tüm örgücüler, örmeye devam edin! Sadece eğlendiğiniz için değil kendinize daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam ördüğünüz için de!

--spoiler--

https://yesilgazete.org/b...agliginizi-guclendiriyor/
antidepresan bile eski etkisini göstermezken miş gibi yapan şeylerdir.
Kitaplık düzeltmektir efendim.

rengine, şekline, türüne göre istediğini istediğin yere koyma hakkına sahipsindir. Senden başkasına söz düşmez, sana dair en özel yerdir.

Kitaplık düzeltin. Kitaplık iyidir.
herkesin depresyonu kendine özel olduğundan genellemelerin tedavi değil, ancak seçenekleri işaret ettiğini hatırlatır.
limonlu naneli yoğurt yemek.
görsel
Sagopa kajmer.
yağmur ve kokusu.
Gerçekten seviyorsan göz göze gelmek.
tripkolik - gözlerinin yeşilini özledim.
yenidoğan bebekleri tartmak ve boylarını ölçmek. ben böyle bir güzellik yaşamadım. hayatımdaki bütün dertler önemsizleşiyor başka minicik bi hayatın başladığını görünce. 50 cm boyu 3 kilosuyla dünyada henüz yarım saattir varlığını sürdürüyorlar, daha diş çıkaracak ilk defa gülecek, yürüyecek, düşecek, ağlayacak, sevecek, ilkokul ortaokul derken sınav stresi yaşayacak, ergen olacak sivilcelenecek, aşık olacak, ilk kez öpecek birini ilk kez elini tutacak, daha ailesinin önemini anlayacak, mesleği ya da uğraşı olacak, bi gün aynı poliklinikte çocuğunun boyunu kilosunu öğrenecek.. ama henüz yarım saattir var. tek bir dişi bile yok. gözleri her bebek gibi maviye çalıyor. giydiği her kıyafet görenlerin yüzüne sıcacık gülümseme yayacak küçüklükte ve bedeni her minik elleriyle tuttuğu parmağın sahibini şaşırtacak güçte. hepsi sağlıklı ve mutlu olsun, bu benim en güçlü ve yan etkisiz antidepresanımdır.
bitki yetiştirmek ve çiçek açışlarını takip etmek.
hayvan beslemek.
bebek pişpişlemek.
Dostlardır.
Sizi iyi tanıyan, yüreğinize dokunabilen o güzel insanlar.
Temizlik yapmak.
Çocuklarla vakit geçirmek.
Hisler. Ustunuzden tir gecmis gibi olursunuz ama sonra rahatlatir epey.
okumak.
(bkz: frédérich chopin)
bana antidepresan bile etki gösteremiyor..