bugün

Istedigimdir. Bunca senelerdir ceken bu kadinin, demenz dolayisiyla aklini yavasca kaybettigini bilmek ve zamanla görmek uzuyor insani. Bari bu yasindan sonra cekmesin hatun. Sonsuzlukta acsin gözlerini.
2 yıl kadar önceydi, keşke senin yerine babam ölseydi dediğimi anımsıyorum. nur içinde yat meleğim.
asla temenni etmedigim durumdur.insallah benden sonra terkeder beni. beni o buyuttu cunku.
beni mutlu edecek olaydır. sabah akşam içi boş kafasını kurandan kaldırmaz, ibadetini eksik etmediği gibi dedikodusu eksik olmaz. elalemin işine burnunu sokmasında üstüne yoktur, peki daha sen daha neye yaşarsın kadın?

kendi çocuklarını dövdü ne oldu, pısırıklıkta üstüne yok zavallı dayılarımın, yazık.
bir devrin kapanmasıdır. artık ölümlere alış gerisi de gelecek bak yaşın kemale erdi mesajıdır. pamuk yanaklarını bir daha hiç göremeyeceğin gerçeğidir.
Annenin de ölmesi durumudur.
Son 5 yılda yaptığım gibi bu yıl da Festival'de sadece BELGESELLERE gittim.
Bu belgesellerden biri de MESSi hakkındaydı.
Farklı bir belgesel anlatım dili oluşturmuşlar:
Canlandırma var... Dökümanter arşiv görüntüleri var. Ama ana eksen, bir lokantada sohbete oturtulmuş insanlar: Bu insanların hepsi Messi'yi tanıyorlar. Ya antrenörü olmuşlar; ya takım arkadaşı, ya mahalle arkadaşı, ya da kardeşi... Her masada bir Messi sohbeti var. Yönetmen, Messi hakkındaki belgeseli, bu masalarda Messi üzerine yapılan sohbet görüntüleri üzerine kurmuş.
Messi, hani her attığı golden sonra iki parmağını gökyüzüne kaldırıp, bakışlarını gökyüzüne diker ya... Ben onu "tanrıya şükür" sanıyordum. MEĞER, parmaklarını gökyüzüne kaldırıp gökyüzüne bakarken ANNEANNESiYLE konuşuyormuş. Ona DÜNYANIN EN BÜYÜK FUTBOLCUSU olmanın yolunu açan, bu hırsı veren ve 11 yaşındayken kaybettiği anneannesiyle konuşup, gollerini ona armağan ediyormuş.
Tam belgeselin finalinde gösterilen bu detay, doğrusu benim de gözlerimi yaşartmadı değil.
https://www.youtube.com/watch?v=5gaFaYAlSaw
Dünyanın başınıza yıkıldığını hissedersiniz. çünkü o bir anneanne değildir sadece. Annedir. Babadır. Her şeydir. Bir buçuk yıl oldu neredeyse ama hala kaldıramıyorum. O vefat ettikten sonra başladım zaten sigaraya da. Kalbinizde asla dinmeyen bir acı hissediyorsunuz. iLk günler, ilk aylar çok çok acıyor fakat sonra azalıyor. Azalıyor ama hiç yok olmuyor. Küçük bir iğne gibi sürekli batmaya devam ediyor. Benzer bir kadın gördüğünüzde gözleriniz doluyor. Bir anı canlanıveriyor birden. Gözleriniz doluyor. O olsaydı şöyle yapardı diyorsunuz bazen ve yine gözleriniz doluyor. Birisi öldüğünde hep şöyle derdi anneannem "onlar uzaklaşmadı, artık biz onlara yaklaşıyoruz her dakika" derdi. Evet biz sana yaklaşıyoruz anneanne. Umarım yine beraber oluruz. Sana söylediğim kötü sözler için, bağırıp çağırmalarım için lütfen affet beni. Biliyorum ne kadar kızsan da ben hep ilk göz ağrındım. Affettiğini de biliyorum. Seni çok seviyorum.
aradan baya bi zaman geçti geçende dayım ve annem seni çok özlediklerini söylediler. ben mi? bazen geceleri aklıma gelirsin ve ağladığımı kimse bilmez. cocukken senin o evine gelirken yürüyerek değil koşarak gelirdim. işte o kadar severdim seni.
Ankara'da taşınıp evimize yerleşeli 1 saat olmadan haberini aldığımız ve apar topar geri döndüğümüz hadise. zordur, özletir.
Yedi yıl olmasına rağmen hala içime koyan durum. Sanki her köye gittiğimizde ona gidecekmişiz gibi geliyor. En çok da bayramları zor.
aradan 16 yıl geçti. çocuk aklımla hatırladığım şeyler; bana oyuncaklı süpriz yumurta alması, "babaanneni mi beni mi çok seviyorsun?" sorusu ve adının anons edilmesidir.
tanrım kalanlarımıza sağlık ve sıhhat versin.
(bkz: ne olur gitme)
sesini soluğunu keser. anneannem, benim anneannem bu sabah öldü. her şey boş anlamsız şimdi gözümde. bastonuyla gülümseyerek tatlı sert sitemlerini çok özleyeceğim. çok özleyeceğim günde 15 defa dolaptan buzlu su ısmarladığın hallerini felan anlat anlat bitmez.sen bize dua ederdin şimdi biz sana dua edeceğiz. lan sözlük zoruma gidiyor, en sevdiğimiz insanların bir bir hayatımızdan çıkması. torunu olarak vicdanım birçok evladından daha rahat. yarın gidip son görevimi yapacağım. mekanın cennet olsun anneannem..
Aklıma bile getirmek istemiyorum. Anneannem annemden ötedir bende. ilk doğduğum yıllarda 4 aylıkken bakıcıya verilmişim pek de iyi biri değilmiş. Lanet karı! Ananemin bigün beni süpriz ziyarete gelmesi sonucunda herşey ortaya çıkmış kadın panjur kapı ne varsa kapatıp beni odada bir biberon suyla karanlıkta bırakıyormuş. Ulan 4 aylık bebek su içebilir mi ?! Ananem o gün beni kucaklayıp götürmüş. 6 yıl beni aydında büyüttü benim ilk evim anane evidir. Ananemin Ölücek olması aklıma geldikçe gözlerim doluyor.
Çok acıdır. Hele ki 6 yaşına kadar seni annen baban değil de anneannen büyüttüyse daha da acıdır. Benim anneannem bana hem anne oldu hem baba oldu. Annemden görmediğim ilgiyi ondan gördüm. Yeri geldi bana kızdı yeri geldi tüm dünyaya karşı beni savundu. O kötü haberi aldığımda yemeden içmeden kesildim günlerce ağladım ama gidenin geri gelmeyeceğini en acı şekilde öğrendim. O benim ilk en büyük acımdı. Sonra dedem... Anneannemle birlikte beni büyüten çınarda devrildi. O gün anneannemi kaybettiğim günden daha kötüydü. Uzun süre konuşamadım anlamsız sesler çıkardım babamın attığı tokatla önce bayıldım sonra kendime geldim. Öyle bitmiştim ki son görevimi yapıp onu toprağa koydukları o an yanında olamadım sakinleşemediğim için beni götürmemişlerdi. Herşeye bütün acılara rağmen onlar benim en kıymetlimdir hala. Biliyorum ki beni görüyorlar başarılarıma sevinip başarısızlıklarımı destekliyorlardır. içimi döktüm sevgili yazarlar teşekkürler.
Töbe de orospu çocuğu dedirtir.
telefonu elime aldım arkadaşla konuşmak için bi baktım teyzem aramış, dedim anneannemle konuşturcak herhalde. toplam 1 sn de içimden bunu düşündüm. sonra tabi saatlerce ağladım. insana çok ağır geliyor. acıda geçmiyor yalan. 40ına gidicem. ah benim bitanem ah benim canımın içi, sen hep yanımızdasın , dualarımızdasın. seni çok seviyorum , iyi ki sana bunu her zaman doya doya söyleyebilmişim.
Amerikan pastası filmini aklıma getirmiştir.
Herkesin ölmesinden daha çok üzecek durumdur, ölüm kanıksanır ama bu çok ayrı. Çocukluğunu hatıralarına yamalayan kadını kaybetmek çok ayrı.
hissettiğim şeyi hiç unutmuyorum,

benimkisi şöyleydi:

üstünden günlük bin dualık bir zırhın, çıkarılıp alınması gibi, bir daha hiç giymemek üzere.
yaşamamak istediğim olay,
bana şefkatle bakan yüzü, ellerimi tutuşu, nasıl aklımdan gider, nasıl dünyadan uçup gider bilmiyorum.

daha yaşa kadın, daha çok yaşa.
Az önce aradım nasılsın vs dedikten sonra ne zaman geleceksin buraya dedi, bilet alacak param yok o yüzden gelemiyorum dedim iyi deyip yüzüme kapattı. Kadın kaç yaşına geldi haladır 3 kuruş param gider diye korkusundan ölüyor.
iki yıl önce yaşadığım bende çok fazla etkisi olmuş ölümdür. Çoğu kişi bilir ki babaanne anneanne kadar sevilmez. Neden öyledir bilinmez ama ben de en çok onu sevdim. Tek çocuk olarak büyütülmüş şımarık ama tatlı kadın. Sabahları mangalı yakıp kahvaltı ederdi. Tüm mahalle şokta ama alışmışlardı artık. Ben üniversitedeyken beyin kanaması geçirdi. Sınav haftası acını içine gömüp çalış çalışabilirsen. Bir ay komada kalıp öldü. Şimdi yazarken anlıyorum ki bastırıyorum çoğu acıyı onunkini de ta derinlere hapsettim hiç unutulmamak üzere.
5 yaşından 20 yaşına kadar her yazı yanında geçirdiğim insanın ölmesidir.
Evden çıkıp yanına giderken ben daha yoldayken sütlaç pişiren ve sert şeftali alan insanın ölmesidir.
Dedemin cebinden arabanın anahtarını aşırıp biraz parayla beraber verirken "al bakalım arkadaşını dondurma yemeye götürürsün" diyen insanın ölmesidir.
Sahilde sabahlarken her saat başı evden çıkıp karanlığa adımı bağıran efendim anane deyince "oğlum gel bari üstüne bişey al" diyen insanın ölmesidir.
Komşu kadınlar sigara içtiğimi ispiyonladığında "benim oğlum içmez gözümle görsem inanmam" diyen insanın ölmesidir.

Ve tam bir sene önce hayatta olan insanın ölmesidir.