bugün

ebru gündeşin kırmızı çerçeveli gözlüğü.
açıldıktan 1 saat sonra görüntüsü gelen akai televizyonumuz.
%99u jöleden oluşan komiser Memoli.
PlayStation çakması 16bitlik aterim.
galatasaray uefa kupası'nda bologna'yı eledikten sonra okulda yanımdaki arkadaşa fatih terim'in kasıntı halleri için "adamın takımı bologna'yı eledi, sanırsın ki uefa kupası'nı kazandı, sıkıysa uefa kupası'nı kazan da sonra kas kendini" demem. *
galatasaray avrupanın en büyüğü olduğu o maçtaki popescunun penaltıyı attıktan sonra deli gibi koşması...
17.05.2000 kuşlar hatirlamaz..
Yılın hemen başında Hizbullah mezarları şoku yaşamıştık. Bir çok insanı domuz bağı ile katletmişlerdi. Kazılan her yerden ceset çıkıyordu.

Sonrasında yaşanan cezaevi isyanları. Hayata dönüş adı verilen operasyon arkasında onlarca ölü ve sakat bırakacaktı.

Aynı yılın Mayıs ayında Fazilet Partisi kongresinde Abdullah gül, başkan adaylığını koydu, az farkla kaybetti. Bu olay sonrasında akp'nin kurulmasında önemli bir rol oynayacaktı.

Ve tabi ki süleyman demirel'den sonra Cumhurbaşkanlığı makamına oturan ahmet Necdet Sezer. Velhasıl hareketli bir yıldı.
Baba o yıllarda gübre olarak atıltık portakalın dibine ben bir bir dala girdim ordan bir çiceğe kondum hobaaa şimdi nerdeyim.
4 yaşında kreşteydim .
doğdum. evet.
waiting for tonight (jennifer lopez) şarkısının klibinin son 30 saniyesi.
Milenyuma girerken yıl başında milli piyangodan amorti tutturmuştum. O seneden sonrada başka şekilde bedavadan para kazanamadım. Aslında onda da kazanamadığımı şimdi yazarken anladım. :/
Bizim UEFA kupamız var.

(bkz: haydi popescu haydi oğlum haydi oğlum)
milenyum'la birlikte akılda kalan şeylerdir. gerçi henüz 1-2 yıl geçti üstünden.
benim aklımda fransa'nın avrupa şampiyonu oluşu kaldı.
Ah ulan be çektirdin bize
(bkz: y2k)
https://www.youtube.com/watch?v=m7b7havwYSw
5 arkadaş bir evin bahçesinde ki barakada sabaha kadar şarap içerek 2000 yılına girmiştik. Saat 00.00 diyince hepsinin cep telefonu faaliyete geçmiş sevgilileriyle milenyuuumm diye kutlama yapmışlardı. Bi benim telefonum suskundu. Lan bak içim burkuldu yine. Bir yuzyıla nasıl girersen öyle geçermiş şimdi işin gücün yoksa yüz yıl bekle.
henüz bez takıyor idim.
10 yil 100 yil ve 1000 yillik bir zaman diliminin ayni anda bitecegine taniklik edececegimiz icin cok heyecanliydik. Gelecek gercekten gelmisti ve biz o kapidan gecmek uzereydik. Ve gectik.

Ama yil oldu 2018 hala arabalar uçmuyo amk. Birak uçmayi hala benzinle gidiyo kodumun makinesi. Benzin de bi pahalandi bi pahalandi ki sorma gitsin. Neyse, gelecegimiz siktiler sonuç itibariyle. Haybeye heyecanlanmisiz.
henüz bir yaşındaydım. evet daha çocuk sayılırım sözlük 2 rakamı beni korkutuyor. yirmiye dayandık be yaşlı teyze gibi hissediyorum şuan. evet otuzluk abi ablalar şuan bana küfrediyor.
1999-2000 Eğitim Öğretim yılında kazandığım ve 2005-2006 Eğitim Öğretim yılına kadar sürdürdüğüm sınıf başkanlığı iktidarımın ilk yılı gelir aklıma.
Yıl 2000 yer Kopenhag
Bir arma var, bir de bayrak.
6 yaşındayım ve yeniyıla giriyoruz. Tüplü televizyon sarı kola ve yılbaşı süsleri, kimin evindeyiz emin değilim haykırıyoruz sevinçle,
"hoşgeldin ikibiiin"
hafızama kazınmış belki de en eski anımdır.
Bir milenyuma girişimiz vardı ki sormayın. 3 yoğun bakım, polis ekip otosunun telsizleri eşliğinde yeni yılınız kutlu olsun mesajları ve akabininde polis radyosunda boşvermişim dünyaya kulağımda ajda pekkan ın sesi..
Pek trajikti.
Türkçe popun efsane olduğu yıllar.
ford focus almıştım, aylık taksiti olan 157 lirayı ödeyebilmek için çok uğraşıyordum..

sert bir kış olmuştu..

vay efendim bilgisayarlar çalışmayacak, banka hesapları bilmem ne olacak diye yaygara koparmışlardı, bi halt da olmadı.. ulan, bilgisayar dediğin zaten pentium 2 550... hesap makinesi gibi bişey.. her tarafı bozulsa ne olur, bozulmasa ne olur..

hala aiwa walkman'ler piyasaydı.. doğubank'tan kapmıştım bir tane..

mimarlık fakültesinde arazi fotoğraflamak için bir adet dijital fotoğraf makinesi almıştım (on board değildi o zamanlar).. adam bana 2 megapixel bir makine verdi.. son teknoloji oymuş.. "3-4 mp yok mu, arsayı uzaktan fotoğraflayacağım" dedim, "arsa ayda mı, naapacan 4 mp'yi" dedi.. bu arada hubble teleskobunun üstündeki kamera 12 megapikseldi cidden... dolayısıyla adama atar yapmaya lüzum görmedim..

derya şensoy kızlarıyla bizim fakülteye geldi... çocuklar ilkokula ya gidiyorlardı, ya gitmiyorlardı..

geceleri age of atardık...

le-manyak diye bir dergi vardı.. siz bilmezsiniz.. biz, çizgi roman denilen şeyin altın çağını yaşadık.. o dergiyle..

bu arada, o vakitler sahaflarda çıkmama huyum da gelişmişti.. şimdilerde piyasada pek görünmeyen abdülcanbaz gibi çizgi roman serileri veya bazı nadir basım kitapları, biraz hallice bir öğrenci bütçesiyle haftadan haftaya alabiliyordum..

2000 gelmeden önce, istanbul hilton'un çatısına, uzaktan görülebilecek bir biçimde geri sayım tabelası koydular.. her gün, bir gün eksitilirdi.. izlerdik "aaa, 50 kalmış, aaaa bilmem ne" diye..

hayatımın aşkıyla tanışmama tam 1 yıl vardı..

tabii ki 2001 krizine de...
Hemen hemen yerde milenyuma giriyoruz havası hakimdi.

Kafe yahut restoranların camlarında milenyum yazıları vardı.