bugün

mısır tarlasında sevişmek

uçsuz bucaksız mısır tarlalarına muhtaç kalan insanların gerçekleştirdiği eylemdir.

tatil maksatlı memleketime gitmiştim. ailecek sürekli bir aradaydık. bu durum artık beni parazit bir hayat yaşadığım için germeye başlamıştı. bana lazım olan şeyler, sevişmek, arkadaşlarla istikal'de içki içmek, kokoreç, midye yemek vb. lümpen şeylerdi.
aile ortamı bana çok resmi geliyordu. ailenin resmi olduğundan değil benden kaynaklıydı. arkadaşlarla içki içmeyi halletmiştim, midye ve kokoreçte yemiştim ama sevişememiştim. hayatımı normal şartlarda sürdürebilmem için gerekli olan koşullardan sadece sevişmek açıkta kalmıştı. kutsal şekli oluşturmam gerekiyordu.

fuckbuddy açısından pek sıkıntı çeken bir insan değilim zira, "her limanda bir ve daha çok sevgili" felsefesini çok iyi icra ediyordum. memleketimde de durum kat kat daha müsaitti. sevişme ortamını yaratmadan, kendimden beklenmeyecek bir acemilikle kız arkadaşımla randevulaştım. telefonu kapattıktan sonra sevişme ortamı sıkıntısı olduğunu farketmiştim ama artık geri dönüş yoktu. bir hal çaresi bulmak zorundaydım.

kendi yaşam alanım sürekli bu tarz eylemlere hazır ve nazır olduğu için refleks olarak "ortam" sıkıntısı çekmeyeceğimi sandım ama ailemin yanındaydım. hemen arkadaşlarımı aramaya başladım ama hepsi beni türlü türlü bahanelerle geri çevirdi.
"yeni badana yapıldı evde", "cenaze var", "eve uçak düştü", "kız arkadaşım var" gibi türlü türlü.. tek çare kalmıştı. kendimizi doğaya bırakmak. memleketim bolcana orman, tarla ve bahçe gibi yeşillik alanlarından sıkça bulunan bir yerdi. tek çare buydu ve bunu icra etmek tek çaremdi.

tek eksik kalmıştı, araba.. araba olması şarttır zira ormana, bahçeye veya tarlalara girmek tehlikelidir. ortamın sahipleri her an bize saldırabilirdi ve biz oradan en acele şekilde uzaklaşmalıydık. hemen eve çıkıp arabanın anahtarını aldım. modifiyeli vosvos'u. kontağı çevirdiğimde ise şoktan şoka koşuyordum. arabada kalan benzin rezil bir seviyedeydi. osursan buharlaşacak seviyedeydi. cebimde 30 lira vardı. hemen en yakın benzinciye çektim arabayı ve pompacıya, "25 liralık benzin at bi de kısa L&M getir" dedim. çok şaşırtıcı şekilde dediklerimi harfiyen yerine getirdi pompacı.

kızla tekrar telefonda görüştüm. "nereden alayım seni?" diye sordum, "kartopuyla kedi öldürdüğün yerde bekliyorum." dedi. "tanım mevhumunu sikeyim" diyerek telefonu kapattım. tek solukta kartopuyla kedi öldürdüğüm yere vardım. güneş gözüklerimle kapıyı açıp ukalaca bir bakış atarak, "atla" dedim. gece saat 22:00 civarıydı, doğaya açılmanın en uygun zamanlarıydı. memleketimin uçcuz bucaksız yeşillik alanlarının olduğu bölgeye doğru direksiyon kırdım. arabada ufak sıcak dakikalar yaşanmaya başlamıştı bile, pink floyd kasetini taktım. vites atıyorum ayağına kızın gögüslerine dokunuyordum. gerizekalı, vitesin orda ne işi var? diye sormadı bile.

en uygun sevişme ortamını arıyordum. gözüme sonsuz mısır tarlaları ilişti. "bingo" diye bağırdım. burada sevişecektik. elele mısır tarlasına daldık fuckbodymle birlikte. uygun bir zemin arıyordum ve o da ne? daha önce birileri sevişmiş gibi mısır kabuklarından 2 kişilik bir açık alan buldum. sevinçten gözlerim parlamıştı, kız dedi. hemen uzandık oraya. öpüşmeye başladığımızda bir karartı yaklaşıyordu bize doğru, hemen doğruldum ve bekledim. elele bir çift bize bakıyordu. "hayırdır bilader" dedi. "asıl sana hayırdır?" diye karşılık verdim. "burası benim mekanım. kalk git." dedi. "nasıl yani yaa?" dedim. "uzatma lan. ikile" dedi. yanında kız arkadaşı var diye rencide etmedim ama çok zoruma gitmişti tabi. kızla beraber yavaşca doğrulduk ve uygun yer aramaya başladık tekrar. mısır tarlasının derinliklerine doğru ilerledikçe dünyada görülebilecek en enteresan kareleri yakalıyordum. 10 adımda bir sevişen çiftler.. evet, 10 adımda bir sevişen çift vardı. sanki bütün gençlik benimle aynı kaderi paylaşıyordu memleketimde. bir haykırış duydum, "hamdi! gel olum gel yer buldum." diyordu birisi. gözlerime, kulaklarıma, hiçbirşeyime inanamıyordum. bu ne sikim hayattı ulan?

ilerlemeye devam ettik. biraz ileride bir mısır püskülünün önünde siyah bereli, kafasını öne eğmiş, sigara içen bir adam gördüm. onun önünden geçerken, "10 lira, 10 lira" dedi. "pardon? nedir 10 lira olan?" diye sordum. mısır püsküllerini aralayıp bana sevişmek için mısır püsküllerinden yapılmış yeri gösterdi. "burası" dedi. sanki gerdek yatağı takdim ediyordu. "neden?" dedim. "karaborsa" dedi. kıza döndüm. "10 lira versene bende para yok" dedim. parayı aldım kızdan ve adama verdim. "yarım saatiniz var" diyerek uzaklaştı. "ne yarım saati?" demeye kalmadan gözden kayboldu.

artık bütün bu sıkıntılara rağmen huzurla sevişebilecektik ki.. mısır püsküllerinin arasından kapkara bir velet kafasını uzattı, "abi condom var, selpak var" dedi. "siktirgit ulan" dedim. gözden kayboldu.

sevişmenin sonuna gelmiştik. boxerımı yukarı çekerken bir başka aynı tarz velet mısır püsküllerinin arasından çıkarak, "abi keyif sigarası var" dedi. "bende var sigara" dedim. "abi bi dal gül al bari yengeye hediye baabında" dedi. "siktirgit ulan" diye haykırdım. etraftan onlarca çift aynı şekilde haykırdı, "sessiz ol orospu cocugu" diye.

buradan acilen uzaklaşmam gerekiyordu. koşmaya başladım. kız geride kalmıştı. soluk soluğa beni takip ediyordu. arabaya bindim ve vitesi 1'e attım. tam ayağımı debriyajdan yavaş yavaş çekip gaza basmaya başlamıştım ki, sağ kelebek camının orda bir mısır püskülü belirdi. "bu ne lan?" demeye kalmadan püsküllerin arasından bir kafa uzandı. yine aynı tarz bir velet. mısır püsküllerini elinde tutuyordu ambiansa uymak için. "sileyim mi abi?" dedi. nedense bu çocuk pek samimi ve içten gelmişti bana. "sil ulan" dedim. sildi. kısa l&m den kalan para üstünü çocuğa verdim. tekrar gaza bastım ve 40-50 metre sonra ellerinde "yine bekleriz" yazılı kağıtlar olan insanlar gördüm.

memleketimin sevişme potansiyeli ne kadar yüksekse de ortamı da o kadar kıttır o gece bunu anladım. herşeye rağmen seviyorum.