bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası36
- anın görüntüsü18
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı36
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım10
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler19
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan8
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı19
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- patiswiss14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ali erbaş11
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği10
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
Neden ulus-devlet?
Irak'ta anayasa tartismalari, bizde Kürt meselesi tartismasi ve tabii tüm dünyada olan bitenler, bizi bir kez daha 'ulus-devlet' konusunu enine boyuna düsünmeye davet ediyor. Birileri diyor ki, ulus-devlet zaten makbul bir siyasal birim degildi, hem artik dünya degisiyor, eski kavramlara yapisip kalmayalim. Digerleri de diyor ki, Irak''ti, Kürt meselesiydi derken bizi yeniden bölüp parçalayacaklar, aman alet olmayalim. Isi kör dövüsüne sardirmanin âlemi yok, gelin serinkanli düsünelim. Neydi, ulus-devletin zaten makbul bir kategori olmadigi görüsünün temelinde yatan itiraz? Suydu: Ulus-devlet tanimi geregi kültürel, dinsel, etnik farkliliklari görmezden gelir, tekil bir kimligi dayatir, gerekirse bunu otoriter tedbirlerle yapar, dayatmaci bir toplum anlayisini yerlestirir ve hayata geçirir. Neydi çare olarak düsünülen? Ulus-devlet yapisinin, farkliliklari dikkate alan, bunlara saygi duyan biçimde, esnemesi, yani demokratiklesmesi. Bunun tercümesi: bir ülkede yasayan insanlarin farkliliklarina ragmen, dayatmalarla karsilasmadan ve fakat baris içinde birlikte yasamasinin yolunu bulmak demek. Yoksa herkesin farkliliklarin pesinden her türlü maceraya atilip, birlikte degil, yine ayri ayri, ama bu sefer daha küçük birimler halinde yasayacak formüller pesinde kosmasi degil. Peki, ne zarari var daha küçük birimler halinde yasamak pesinde kosmanin? Daha açik konusalim, Türkiye''nin bölünme ihtimaline neden karsiyiz? Sadece Anayasa bunu öngördügü için mi? Bunun baska izahi ve ikna ediciligi yok mu? Bence var, olmali. Ben, demokratiklesmis ulus-devletin savunulmasindan, kerhen degil, cani gönülden savunulmasindan yanayim. Zira, toplumlarin un ufak olup, küçülmesinin hiçbir derde deva olmadigini düsünüyorum. Birakin ulus-devletlerin ufalanmasini, ulus-devlet asilacaksa bunun tüm dünyada sinirlarin ortadan kalkacagi, tüm insanlarin baris içinde yasamanin yolunu bulmak yönünde bir gelisme ile mümkün ve muteber oldugunu düsünüyorum. Dünya, insanlik, siyaset bu ufukta bulusmadikça, mevcut ulus-devletlerin parçalanmasinin, itibar edilcek tarafi, hiçbir anlami yok. Ama itibar edilecek bir anlami yok, yoksa bu yönde gidisin izah edilmesi son derece kolay. Bakin, dünya degisiyor, ama arzu ettigimiz yönde degil, devletler her yerde otoritelerini kaybediyor, eriyor falan degiller. Küresel kapitalizmin merkez ülkelerinde, her sey yerli yerinde duruyor ve bunlar dünyanin geri kalanini rahatça, hiçbir engelle karsilasmadan, talan edebilmek için güçten kuvvetten düsürmeye çalisiyor. Bu çabanin önünde durulmazsa, her bölgede ve öncelikle bizim yasadigimiz bölgede insanlar irk, mezhep, kültürlerine sarilip, birbirini bogazlama noktasina gelecekler. Irak'ta geldiler. Birinci büyük emperyalist dalga, milliyetçilikle böldü, parçaladi, yüzyillarca birlikte yasayanlari birbirine kirdirdi. Ulus-devletin savunuculuguna soyunanlar, bunu ulus-devletin zaaflarini dikkate almadiklari ölçüde, otoriterlikte israr etmenin ötesine getiremiyorlar, bu tavra, insani açidan katilmak mümkün degil. Dahasi, ulus-devletin bu çerçevede savunusu kaba milliyetçiligi kiskirttigi ölçüde, çok karsi çiktigini iddia ettigi emperyalizmin siradan bir aleti olmanin ötesine gidemez, gidemiyor. Diger taraftan, demokratiklesmede israrimizin anlamini ve hedefini netlestirme konusunda düsecegimiz zaafin bedelinin, yine emperyal hegemonya mücadelesinin siradan bir tasiyicisi olmanin ötesine gidemeyecegini iyice kavramamiz gerekiyor. Son olarak, tüm bunlari Kürt meselesi konusundaki çabalarimiza karsi olusan tepkileri hafifletmek için söylemedigimi, bugüne kadar yazdiklarimi okuyan herkes fark edebilir. Tam tersine, demokratiklesmeden bahseden herkesi vatan haini, isbirlikçi diye yaftalayan otoriter zihniyet ve söylemler karsisinda hiçbir sekilde pisilmamasi gerektigini düsünüyorum. Bu nedenle, kimsenin bu dili kullanmak haddi degil diye daha önce de yazdim. Tekrar ediyorum, bu ülkeyi sevmek, bu ülkede yasayanlar adina kaygi duymak kimsenin tekelinde degil, konusulacaksa adam gibi konusulur, yoksa adaba aykiri bir dil kullananlara söyledikleri aynen iade edilir.
nuray mert
Irak'ta anayasa tartismalari, bizde Kürt meselesi tartismasi ve tabii tüm dünyada olan bitenler, bizi bir kez daha 'ulus-devlet' konusunu enine boyuna düsünmeye davet ediyor. Birileri diyor ki, ulus-devlet zaten makbul bir siyasal birim degildi, hem artik dünya degisiyor, eski kavramlara yapisip kalmayalim. Digerleri de diyor ki, Irak''ti, Kürt meselesiydi derken bizi yeniden bölüp parçalayacaklar, aman alet olmayalim. Isi kör dövüsüne sardirmanin âlemi yok, gelin serinkanli düsünelim. Neydi, ulus-devletin zaten makbul bir kategori olmadigi görüsünün temelinde yatan itiraz? Suydu: Ulus-devlet tanimi geregi kültürel, dinsel, etnik farkliliklari görmezden gelir, tekil bir kimligi dayatir, gerekirse bunu otoriter tedbirlerle yapar, dayatmaci bir toplum anlayisini yerlestirir ve hayata geçirir. Neydi çare olarak düsünülen? Ulus-devlet yapisinin, farkliliklari dikkate alan, bunlara saygi duyan biçimde, esnemesi, yani demokratiklesmesi. Bunun tercümesi: bir ülkede yasayan insanlarin farkliliklarina ragmen, dayatmalarla karsilasmadan ve fakat baris içinde birlikte yasamasinin yolunu bulmak demek. Yoksa herkesin farkliliklarin pesinden her türlü maceraya atilip, birlikte degil, yine ayri ayri, ama bu sefer daha küçük birimler halinde yasayacak formüller pesinde kosmasi degil. Peki, ne zarari var daha küçük birimler halinde yasamak pesinde kosmanin? Daha açik konusalim, Türkiye''nin bölünme ihtimaline neden karsiyiz? Sadece Anayasa bunu öngördügü için mi? Bunun baska izahi ve ikna ediciligi yok mu? Bence var, olmali. Ben, demokratiklesmis ulus-devletin savunulmasindan, kerhen degil, cani gönülden savunulmasindan yanayim. Zira, toplumlarin un ufak olup, küçülmesinin hiçbir derde deva olmadigini düsünüyorum. Birakin ulus-devletlerin ufalanmasini, ulus-devlet asilacaksa bunun tüm dünyada sinirlarin ortadan kalkacagi, tüm insanlarin baris içinde yasamanin yolunu bulmak yönünde bir gelisme ile mümkün ve muteber oldugunu düsünüyorum. Dünya, insanlik, siyaset bu ufukta bulusmadikça, mevcut ulus-devletlerin parçalanmasinin, itibar edilcek tarafi, hiçbir anlami yok. Ama itibar edilecek bir anlami yok, yoksa bu yönde gidisin izah edilmesi son derece kolay. Bakin, dünya degisiyor, ama arzu ettigimiz yönde degil, devletler her yerde otoritelerini kaybediyor, eriyor falan degiller. Küresel kapitalizmin merkez ülkelerinde, her sey yerli yerinde duruyor ve bunlar dünyanin geri kalanini rahatça, hiçbir engelle karsilasmadan, talan edebilmek için güçten kuvvetten düsürmeye çalisiyor. Bu çabanin önünde durulmazsa, her bölgede ve öncelikle bizim yasadigimiz bölgede insanlar irk, mezhep, kültürlerine sarilip, birbirini bogazlama noktasina gelecekler. Irak'ta geldiler. Birinci büyük emperyalist dalga, milliyetçilikle böldü, parçaladi, yüzyillarca birlikte yasayanlari birbirine kirdirdi. Ulus-devletin savunuculuguna soyunanlar, bunu ulus-devletin zaaflarini dikkate almadiklari ölçüde, otoriterlikte israr etmenin ötesine getiremiyorlar, bu tavra, insani açidan katilmak mümkün degil. Dahasi, ulus-devletin bu çerçevede savunusu kaba milliyetçiligi kiskirttigi ölçüde, çok karsi çiktigini iddia ettigi emperyalizmin siradan bir aleti olmanin ötesine gidemez, gidemiyor. Diger taraftan, demokratiklesmede israrimizin anlamini ve hedefini netlestirme konusunda düsecegimiz zaafin bedelinin, yine emperyal hegemonya mücadelesinin siradan bir tasiyicisi olmanin ötesine gidemeyecegini iyice kavramamiz gerekiyor. Son olarak, tüm bunlari Kürt meselesi konusundaki çabalarimiza karsi olusan tepkileri hafifletmek için söylemedigimi, bugüne kadar yazdiklarimi okuyan herkes fark edebilir. Tam tersine, demokratiklesmeden bahseden herkesi vatan haini, isbirlikçi diye yaftalayan otoriter zihniyet ve söylemler karsisinda hiçbir sekilde pisilmamasi gerektigini düsünüyorum. Bu nedenle, kimsenin bu dili kullanmak haddi degil diye daha önce de yazdim. Tekrar ediyorum, bu ülkeyi sevmek, bu ülkede yasayanlar adina kaygi duymak kimsenin tekelinde degil, konusulacaksa adam gibi konusulur, yoksa adaba aykiri bir dil kullananlara söyledikleri aynen iade edilir.
nuray mert
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar