bugün

geçenlerde vize sonrası kafa dinlemek için memlekete gittiğimde aklıma geldi bu soru. çünkü caddede ortaokuldan bir arkadşımla karşılaştım. hiç değişmemişti her zaman ki hali. ama bir fazlalık vardı çocuk arabası. heralde kardeşidir veya bir yakınının çocuğudur diye düşünürken benim çocuğum bak murat dedi. çocuğun bana bir bakışı vardı kendimi çok kötü hissettim. benim çocuğa bakışım da çocuğu çok şaşırtmış olacak ki çocukla bir müddet bakıştık. o dakika belimde soğuk bir sızı hissettim.

eve gittiğimde çocuğun bakışları hala aklımdaydı. nasıl da alık alık bakıyordu öyle. sofra kuruldu iştahım kapanmıştı. niye yimiyorsun diyen anneme yok bir şey dedim geçiştirdim. ve muhasebe ne zaman kafamı yastığa koysam başlayıp bitmeyen muhasebe. şimdi okumuyor olsam ne yapardım. köyde iki tane traktör beş yüz dekar tarla neden olmasın belki çiftçilik yapardım ki yazları hala yaparım. ya da baba mesleği otuz beş metre karelik bir dükkan ve esnaflık. evlenirdim kesin. amaç bir an önce çoklar yetişsin. çocuk kolay da hatun nasıl nerede. illa ki onu da ulurduk bir aile dostunun tavsiyesiyle görücü usulü bir şeyler olurdu. o zaman çocuklarımın adına babamın veya annemin adında başka isim düşünemezdim. şimdi onların isimleri ikinci isim olarak düşünülüyor. okumasaydım ne değişirdi ki sadece bir kaç nüans olurdu. kalıp hep aynı.
yine üniversitede olurdum heralde beynim çok fena programlanmış buna başka türlü düşünemiyorum . *
Üniversitede *
elbette mutfakta olurdum. çeşit çeşit pakistan yemekleri pişirip içine tonla kimyon katıyor olurdum.
(bkz: alternatif maliyet) deriz biz buna ekonomide.

veya (bkz: örtük maliyet)
güncel Önemli Başlıklar