bugün

An itibariyle okuduğum kitabın yazarıdır.
görsel

Çok etkileyici biri dili var, tavsiye ederim.
Kadro dergisinin kurucularından ve önderlerindendir. Türk tarihinde önemli rol oynayan kişilikleri inceleyen eserleri ile ünlenmiştir.(1897, Edirne – 1976, Ankara)
"Suyu arayan adam" isimli eseri, literatürdeki bir çok akademik kitaptan daha faydalıdır ve belli bir seviye sonrası yaş grubu için müfredata sokulmalıdır.
ne yazdın be şevket süreyya.

oku oku bitmiyor amk.

yazdığı her bir cilt 500 sayfa olur mu bir insanın?
birçok kitabı vardır kitaplığımda. tamamı olmasa da önemli bir kısmını da okudum. devrinin keskin bir gözlemcisi olduğu zaten hep söylenegelmiştir. gerçekten de bir devre bakıp yaptığınız bir gözlem olduğunda bir dönüp şevket süreyya'ya bakmalısınız. zira 3-4 farklı meselede ilk kendimin yaptığı tespitleri onun kitabında görünce epey şaşırmıştım.

öte yandan tarih yazımı bağlamında çok farklı kaynaklardan beslenen bir düşün yapısı var. kesinlikle fazla modernist ve teleolojik düşünüyor. marksist geçmişinden kaynaklı olarak belirlenimciliğe düşüyor. ama yazdıklarında sadece toplumsal devinimin bir şeylere başlangıç ya da son olduğu düşüncesi onu da rahatsız ediyor, bunu hissedebiliyorsunuz. zira çok şaşırtıcı olarak yapılara fazlasıyla teslim olmuş bir tarihsel maddeciliğe rağmen öznelere de ağırlık verebiliyor. oturup 3 ciltlik ismet ve enver paşalar ile mustafa kemal biyografileri yazması bunu gösterir. menderes'in dramı eseriyle de yazılmış belki de en iyi menderes biyografisini yazdı. dolayısıyla çok eklektik bir düşünce yapısı var. diğer taraftan 1970'lerin sonunda dünyada yükselişe geçecek olan bir trendin esintilerini de görebiliyoruz yazılarında. toparlayacak olursak çok eklektik ve biraz da kafası karışık izlenimi veren bir düşünce yapısı olmasında modernizm ile kurduğu ilişkinin sebep olduğunu düşünüyorum. o düşünceyi çok deliyor kendi fikriyatında, huzursuz olduğu belli ama moderniteyi aşmaya çalışmadan ona başka noktalardan eklemlenmeye çalışıyor. böyle bir postmodern sıçrayış yapacakmış da yapamamış gibi.
"birinci dünya savaşı başladığında gönüllü olarak cepheye gittiğimde inançlı bir 'turancı' idim. bu yüzden cephe yolunda neşeliydim. kafkasya'da çarpışacağıma ve orayı kurtardıktan sonra 'ötüken'e doğru yol alacağıma inanıyor ve seviniyordum. 40 gün sonra munzur dağındaki cepheye ulaştım. anadolu insanını tanıdım. onlar; dillerini, miletlerini, devletlerini bilmeyen insanlardı. 'siz türksünüz' dediğimde hep bir ağızdan 'estağfurullah' diyorlardı, çünkü türk olmak onlar için kötü bir şeydi ve bunu kabul etmiyorlardı."

türk inkılabının niteliğini ve bir inkılap ideolojisinin ilkelerini ortaya koymak ve atatürk'ün fikirlerini yaymak için çok emek vermiştir.
görsel
Tek adam serisinin son cildini yarılamış bulunmaktayım,bugüne kadar niye okumamışım diyorum alın okuyun efendim.
hayatı farklı ideolojik saflar arasında geçmiş bir isim. *
fakat yakın tarihe ışık tutan, gerçek ile kurgunun farklı oranlarda sentezlendiği değerli eserlerin sahibidir.
Marksizm-kemalizm sentezini benimsemiştir.

Roman: suyu arayan adam, toprak uyanırsa.

Biyografi: tek adam, ikinci adam, menderes in dramı...

inceleme: lenin ve leninizm.
https://mustafakemalim.co...ya-aydemirle-son-konusma/
Hakiki komünistmiş kendisi. Öyle tkp üyesi değil rus komünist parti üyelerindenmiş.

Menderes dönemi okumalarımda menderes'in dramı kitabındaki tahlilini objektif bulduğum sol eğilimli yazardır.

ilber hocanın dediğine göre abisi 1. Dünya savaşında şehit olmuş.
"komplekslerimiz, bizim, hem atımız hem dizginlerimizdir." sözünün sahibi yazar.
sözün geçtiği yer "tek adam; mustafa kemal, "1. cilt, sf.99, remzi kitabevi"
Nazım Hikmet, gündüzleri ot caket, ütüsüz pantolon ve köylü kasketiyle dolaşır, geceleri burjuvari giyinirdi. Türk ,düşünür, Peyami Sefa ondan “samimi bir komünist değil, Bolşevik mankeni” diye söz ederdi. Pek de okuyan, okumayı seven bir tip değildi.

demiş olan tarihçi.
atatürk ve enver paşa kitaplarını internetten aldım. ilk hangisinden başlamalı sözlük? mesajları bekliyorum
suyu arayan adam adlı eserinden bir bölüm:
"madem ki eski osmanlı kalabalığını teşkil eden milletlerden her biri kendi benliğine dönüyordu. o halde bu milletler arasında türk olan kütle içinde bir milli ruh, bir milli duygu lazımdı. bu, bir kendine dönüş ve kendini buluş demekti.
bunun üzerine bazı kültür hareketleri başladı. bir şeyler arayan ve bir şeylere muhtaç olan genç ruhlar için bu hareketler büyük değer taşıyordu.
gerçi biz evvelce de türk'tük. fakat kendimize türk diyemezdik. türk sözü, birçok ırkı, kavmi birleştiren bir imparatorlukta, bir kavmin diğerleri üstünde tahakkümünü hatırlatır ve onları gücendirir diye düşünülüyordu. halbuki bu imparatorlukta yaşayan diğer ırkların, diğer milletlerin hepsi kendilerini, kendi milletlerinin adıyla tanır ve anarlardı. benim okuduğum asker mektebine yemen'den kürdistandan veya saraya hısım akraba olan çerkes köylerinden getirilen imtiyazlı çocuklar, hep milliyetleriyle övünürlerdi. bize yukarıdan bakarlardı. fakat biz türkler, kendimizi anlatmak için ırk hüviyetimizi hiçbir zaman dile getirmezdik. ırkımızı da bilmez, ya inkar ederdik. millet adı geçmek lazım geldiği zaman kendimize sadece: osmanlı! der, geçerdik. hatta dilimizin adı bile türkçe değil, osmanlıca'ydı. tarihimizin de osmanlı tarihi olduğu gibi. reddedilen, inkar edilen türk adına kimsenin sahip çıkmaması için tadbir alınmıştı.
umumi kanaate göre türk kaba, görgüsüz ve kabiliyetsiz bir varlıktı."

görüldüğü üzere atatürk'ün çabalarıyla değişmiş bu durum, günümüzde tekrar başa sarmış ve "türk" sözcüğü söylendiği zaman, mesnetsiz ithamlara maruz kalmaktayız.
"suyu arayan adam" adlı başyapıtın sahibi.
remzi kitabevi'nden temin edilebilir.
suyu arayan adam kitabının efsane yazarı. Bir solukta okumuştum o kitabı.
Örnek aldığım değerli insan, gerçek kemalist, suyu arayan adam.
atatürk ü inönü yü menderes i ve enver paşa yı en güzel anlatan kitapların yazarıdır.
yazar ve iktisatçı. Edirne Öğ­retmen Okulu’nu bitirdi (1918). Yedek subay olarak Birinci Dünya Sa vaşı’na Doğu Cephesi’nde katıldı. Azerbaycan ve Gürcistan’da bir süre öğretmenlik yaptı (1919-1920). Türkiye’ye döndükten sonra siyasi ey­lemlerinden dolayı 10 yıl hapse mahkum oldu (1925). On sekiz ay sonra, af yasası ile hapisten çıktıktan sonra, uzun süre eğitimci ve iktisatçı olarak devlet hizmetinde çalıştı. iktisadi devletçiliği savunan toplum­cu Kadro dergisinin yazı kurulunda yer aldı. 1951'de emekli olduktan sonra bir dizi kitap yazdı: Suyu Arayan Adam (kendi yaşam öyküsü, 1959), Toprak Uyanırsa (roman, 1962), Tek Adam (Atatürk’ün yaşa­mı, 1963-1965), ikinci Adam (inönü’nün yaşamı, 1966—1968), Men­deres’in Dramı (1969), Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa (1970-1972), ihtilalin Mantığı (1972).

Kaynak: http://www.yeniansikloped...et-sureyya/#ixzz2OPSCny8M
eski tkp nin vedat nedim tör ile birlikte hainlerindendir. partinin genel sekreterliğini yapan şevket süreyya aydemir önce partiden ayrılmış, sonra vedat nedim tör ile birlikte parti belgelerini polise vererek çok sayıda parti üyesinin yakalanmasına sebep olmuştur. onların ihaneti sonucu açılan davada ise nazım hikmet, hikmet kıvılcımlı ve şefik hüsnü 3 ay hapse mahkum olurken bu iki hain beraat ederler. bu ihanetinin dışında kendisi iyi bir tarihçidir.
nazım hikmet'le aynı okulda okumuştur.
tarih konusunda ahkam kesen herkesin okuması gereken müthiş kitapların mükemmel yazarıdır.tarihin her zaman konuşulduğu gibi yaşanmadığını ve gerçeklerin bazen milletlerin çıkarlarıyla örtüşmediği için çarptıldığını çok iyi bir şekilde anlatır.
atatürk' ün hayatının her yönüyle ele alındığı tek adam kitabının yazarıdır.
kadro dergisinin kurucularındandır, (bkz: kadrocular).Moskova'da eğitim görmüş ve kadro dergisini çıkarmadan evvel vedat nedim tör ile birlikte tkp'den ayrılmıştır. kadro dergisi aracılığıyla kemalist ideolojiyi oluşturmak ve yaymak misyonu ile çalışan şevket süreyya aydemir ve diğer kadrocular, kemalist ideolojiyi anti emperyalizm(dışarıda) ve anti kapitalizm(içeride) ilkelerini esas alarak inşa etmeye çalışsalar da chp ile ters düştükleri için mustafa kemal tarafından görevlerine son verilmiştir. tıpkı vedat nedim tör gibi şevket süreyya da bazı kesimler tarafından "komünist" ilan edilirken; tkp'den ayrılmadan partiyi ihbar ettikleri gerekçesiyle bazı çevreler tarafından da "hain" ilan edilmiştir. mustafa kemal'i anlattığı tek adam ve ismet inönü'nün hayatını anlattığı ikinci adam ile suyu arayan adam en önemli kitaplarındandır.