bugün

yaklaşın açıklıyorum.

şaka tabi. böyle konunun şakası olmaz esasında ama idare ediverin.

son bir kaç yıldır kısık sesle, son bir kaç aydır da yüksek sesle soruluyor. "neden hep fakirlerin çocukları şehit oluyor?" diye...

birileri çıkıp hemen "zengin çocukları zaten bedelli yapıyor" deyip milleti salak yerine koymaya devam ediyor.

"bedelli" yapan zengin çocukları, "süper" zengin çocukları. ancak memlekette öyle ortadan bir çizgi yok. sen zenginsin, sen fakir diyemiyoruz. dikkat edin. şehitler genellikle, "en alt" ekonomik tabakasından çıkar bu memleketin. ortadan, ortanın biraz üstünden bile şehit sayısı çok çok azdır.

nedeni aslında çok "karmaşık" değil. çünkü her ülkede, her devirde, sesi en az çıkanlar, ekonomik gücü en az olanlardır. bin tane işçi çocuğunun ölmesi ile, bin tane doktor, mühendis çocuğunun ölmesi aynı şey değil. taaa fabrikatörlere gitmeye gerek yok. doktorların, mühendislerin çocukları şehit olmaya başlarsa; o doktorlar, o mühendisler cenaze töreninde televizyona çıkıp kendisine "öğretilen" şekilde "vatan sağolsun" deyip geçmezler. "kesik elektriğini açarak" o doktorun, mühendisin acısını hafifletemezsiniz. "vatan sağolsun" oldu bittisinin yerini; "bizim çocuklarımız neden ölüyor?" sorusu almaya başlar ki; bu da memleketi yönetenler için hiç mi hiç iyi olmaz. kimse için iyi olmaz. ne hükümet için, ne asker için ne de bürokrasi için...

hep fakir çocuklarının şehit olmasının sebebi; seslerinin az çıkması, daha az soru sormaları, soracak olsalar bile kimsenin onları pek dinlememesinden kaynaklı bir durumdur. bu memlekette şehit aileleri işçi, köylü, işsiz tabakasından oluşuyor olmasaydı; her şey çok farklı olurdu. bırakınız fabrikatörleri. öyle bir kaç taneye gerek yok. bir tane holding patronunun çocuğu güneydoğu'da şehit düşseydi; terör sorunu, pkk sorunu, kürt sorunu (adına her ne diyorsanız) 1 ay içinde çözülürdü. "bıçak kemiğe dayanmaz", kemik kırardı... sıranın kendi çocuklarına geldiğini farkeden fabrikatörler, tv sahipleri, gazete sahipleri; milleti gazlamak, boş nutuklar atmak yerine çoktan icraata geçmişti. bir tane holding patronun çocuğunun şehadeti bu sorunları kökünden çözer. binlerce doktorun, mühendisin çocuğunun şehadeti de büyük problem yaratır. en alt tabakanın çocuklarının "dikkat çekmesi" içinse onbinlerce gerekli. bir kaç on bin arkadaşımız daha şehit olsun; ondan sonra o "kemiğe dayanan bıçak", çatırdatmaya başlar o kemiği... idare ediverin...

çatışma bölgelerinde, "ölüm" kokan sınırlarda neden "gecekondu çocuklarının" fazlaca yer aldığını düşünürken, bir de bu bakış açısını hesaba katın bakalım. belki biraz "netlik" kazanır görüntü...

not: yazıdan doktor, mühendis vb veya çocuklarını suçladığım sonucunu çıkaracak kadar beyinsiz varsa sözlükte; yazıyı tekrar okusun. onlara yönelik bir itham yok. bu durumu onların "tercih" ettiğini iddia ve/veya ima etmiyorum. onların "sesinin" çıkmasından hoşlanmayacak olan kimse, ona dikkat etmek lazım...