bugün

istanbul, ankara veya izmirde yaşayanların puan yetmezliği yüzünden, diğer şehirlerde yaşayanların ise aldıkları puanın ziyan olmaması yüzünden yaşadıkları dandik durum. kimi kimselerin ''ohh be abi evden uzaktasın kral gibi hayat'' geyiklerine rağmen oldukça trajedik ve sıkıntılı bir süreçtir bu. velev ki duygusal yoğunluğu olmayan doğduğu yeri değil doyduğu yeri vatan belleyen, ortamlardan ortama yılan gibi akabilen ve evinin, çevresinin, sevdiklerinin önemini anlayamayan bir kimse için güzel olabilir.
zaman zaman insanın ihtiyacı olan sıfırdan başlama durumunu sağlayan, kişinin kendi ayakları üzerinde daha sağlam durabilmesini sağlayan durum.
olay özlemek ya da özlemek değil, alışılagelmiş insanlardan ve koşulsuz destekten kurtulup; her şeyi yeniden inşa etmektir.
nitekim zordur, cesaret ister. her bünye kaldıramaz.
19 yaşında bir insanın hayata daha erken atılmasını, zorluklarla mücadele etmeyi öğrenmesini erkenden öğreneceği durumdur. Bilmediği bir şehirde yalnızlığı ile başbaşa kalan insan her zorlukla mücadele etmeyi bilir. Ayakları yere daha sağlam basar.
Her öğrencinin yaşaması gerekir,kişiyi birçok konuda kırbaçla eğitilen aslan misali eğitir.Herkesi değil de birçok kişiyi eğitmesinin açıklaması da standartların ortalama düzeyde tutulmasıyla alakalıdır. (bkz: okula jiple gitmek) (bkz: nşa)
Eğer evde kalıyorsa bu kişi gülelim eğlenelim kam alalım dünyadan felsefesini güdebilir.Yurtta kalıyorsa da eve çıkmalıdır.**

tabi şöyle durumlar da vardır (bkz: ev arkadaşının tomruk olması) ki kişiyi kamçıyla değil de çarmıha germişcesine eğitir.

Kişinin ATM makinelerini kullanma becerisi fazlasıyla gelişir.Çok hızlı bir şekilde ödemeli arama yapabilir.*

Bir de hangi şehirde okursa okusun,okuduğu şehre küfür eder.
ailesinin olduğu şehirde okuyanlar için bazı zamanlar "ahhhhhh, ben şehir dışında okuyacaktım ki..." şeklinde nükseden bir iç geçirmedir.ama bu durumda olan ve "şu bayram tatili gelse de evime gitsem,ben annemin yemeklerini,yatağımı özledim vs" diyen öğrencileri gördükçe "şehir dışında okumak zor ya,ben rahatım,her şey önüme geliyor" denilerek rahatlanır.
Okudugu sehirdeyken, büyüdügü sehri ve ailesini; büyüdügü sehirdeyken, okudugu sehri ve kendi evini özler bunlar.. Bu ikileme düsen kisi bi daha kıçı toparlayamaz,hep bir seylere özlem duyar, tatmin olmaz..

Ama kesin olan bir şey varsa o da adamı yola soktugu, hayatın zorluklarıyla karsilastirdigi ve hatta kendisini aslanlarla cevrili bir arenada (bkz: gladyatör) gibi hissettirdigidir..**
yemek siparişinizi getiren eleman, "siz de hastasınız galiba, geçmiş olsun.." dediğinde elemana "sağoööl.. böhehe.." diyerek sarılma isteği duymaktır. gerekirse teşekkür edip, kapıyı kapattığınızda gözyaşlarınızın süzülmesidir.*
askere boş gitmezler bunu tecrübe edenler.
özgür olmanın verdiği sarhoşluk duygusunun yerini kısa bir süre sonra özlemin alacağı durumdur.
kendi şehrindeki üniversiteni yazıp, orada okuyup, annenin yemeklerini yiyemediğin için küfür etme sebebiniz olabilir.
yurtdışında okumaktan daha az zevkli ve daha çok zordur.
tek evde yaşamaktır belli bi süre sonra.. yurt teranesini çekememektir.. esas yalnızlık o zman başlar.. tuvalet kağıdını ilk defa aldım misal hayatımda.. nası küçük bi detay.. nası da mühim değil gibi duruyo.. ama hayatımda hiç almamıştım işte annemlerin evinde..

çok şey yazasım var yahu.. ama yazamıyorum.. neyse..
17 yaşında bulaşık ve çamaşır makinasını, fırını ve ütüyü, ocağı ve elektrikli süpürgeyi kullanmaya başlayıp kendi evinin hanımı olmaktır. Evin hanımı olarak baktığınız çocuk bizzat sizsiniz.. Bambaşka bir ortamda eski düzeninizi yaşatmaya çalışırsınız, bu biraz dramatik ve tuhaf bir durumdur; hala tam olarak büyümemişsinizdir, kendinize anne babalık yapmaya başlarsınız, yoksa ekseninizi kaybedebilirsiniz..
6 çocuk babası, memur, kirada oturan adamlar gibi olmak ve bir şey alınacağı zaman tüm marketlere gidip fiyat karşılaştırmaktır. şehir dışında okumak genç dimağlara ayakları üzerinde durabilme, hayatta kalmayı başarma yetisini kazandırır. ilk başlarda çok acı çektirir, gelinen şehri, aileyi, dostları... özletir. "sigerimmm la ben gidiyorum" bile dedirtir. ama bunu diyen genç şunu bilmelidir öldürmeyen acı güçlendirir.
ilk başta ağır gelen bir durumdur. sizi tanıyan hiç kimse yoktur. sıfırdan kendinizi var etme durumu söz konusu olabilir. ağır sıkıntılar, depresyonlar, hastalıklar geçirilebilir.

bir de farklı bir bünyeniz varsa, insanların size alışması süreci içerisinde yarrak yeme seanslarıyla başbaşasınız demektir. normal olmaya kendinizi zorlamaya çalışmak durumunda kalabilirsiniz. (normalden kasıt, insanların normalleridir.) alışılacağı söylenen ortamdır. söylenegelenlerin olacağı umuduyla ilerlemeniz söz konusu olabilir.
parasal durumdan kötü ama bireyin gelişimi açısından önemli bir olgudur...
insanı yalama yapan durum.tatil olunca memlekete gitmek istemezsiniz,memlekete gidince de öğrencilik hayatına. öyle boktan bişeydir mal eder insanı ama sike sike hayatı öğretir,kimsenin umurunda olmama hissini öğretir.zorda kaldığınızda koşulacak anne ya da baba yoktur sadece siz varsınızdır bir de diğer ev arkadaşlarınız bunun insana ne kadar koyduğunu gösterir.

şehir dışında okumanın en kötü kısımlarından biri de aileden ayrılma kısmıdır.ilk sene her hafta yaşanan bu olay sene ilerledikçe ayda bir hatta 3 ayda bir durumuna gelse de ailenden ayrılmak zordur.çünkü yine gidiyosunuzdur dımdızlak kalmaya ve engel olamıyosunuzdur.içinizden "anne gitmek istemiyorum ya." demek gelir gurur yaparsınız o da söylenemez asansör gelir son bir el sallanır ve yine tek başına kalırsın.bir aklın da ailende kalır.zordur be ne biliyim zor işte.

bu hüzün anları süresince de ev arkadaşları düşünülür yakın zamandaki tartışamalar soğumalar sinir olmalar zartlar zurtlar düşünülür hep "kötü bir şey oldu odamda biliyorum." gibi şeyler gelir özel hayat ihlali durumları gelir o sinirle daha da istemeden gitmeye başlarsınız aklınızı faturalar kiralar borçlar harçlar meşgul eder çığlık atmak istersiniz ama trende ufakça bi kıpırdarsınız.sonra düşünmekten uyuyakalırsınız.

tren varmıştır.istemeye istemeye inersiniz.anne telefon açsa "yavrum geri gel." dese bir an düşünmeden bileti alır gidersiniz ama arayan falan yoktur.karnınızda acıkmıştır.e zaten şehir dışında okumak aç kalmak demek değil midir?"yedin tabi memlekette mide alıştı bolluğa 2 hafta da bunla uğraş şimdi."dersiniz kendinize...

eve yaklaşılmıştır.lambalar yanıyor demek ki gelmişler.ufak bi küfür edip zile basarsınız.kapı açılır 3 adet size sırıtan adam vardır karşınızda siz de sırıtırsınız istemeden sonra sarılırsınız birbirinize o andan sonra ne aile ne hüzün kalır.vur muhabbetin dibine.

işte şehir dışında okumak bu döngüyü size okul bitene kadar yaşatan durumdur.zordur ama kolaydır.acıdır ama tatlıdır.güçtür ama zor değildir şehir dışında okumak.
boku çıkana kadar özgür olmak.
hele ki okuduğun yer başka bir kıta ise daha bir zordur kuzum. yurt içinde başka bir şehirde okumaya benzemez.

(bkz: amerika)
ameleliktir, zira her boku kendi başına yapmak zorunda kalırsın.
ev işlerinde bol bol tecrübe kazandığın dönemdir, ama gerizekalı veya tipi amele benzeyen bir kız bulabilip bütün işleri ona yaptırabilirsen o zaman çok zevkli olabilir ama bunu da yapamadığın takdirde üniversitesinin ev hanımlığı ve evişleri bölümünden mezun olmuş olursun.
14 yaşında da maruz kalınabilen durum*. o yaşta ailesinin yanında olmaktan başka bir isteği olmayan çocuğun başına gelmiştir. arkadaş, çevre, ortam her zaman olur. siz siz olun ailenizin değerini bilin.
yaşadığın şehirde üniversite okumak kadar eğlenceli, zevkli ve rahat olmayandır.
- gece boş işlerle uğraşıp, bütün günü malak yavrusu gibi uyuyarak geçirmektir.
- yaratıcı olmaktır. imkansızlıklar içinde olunmasına rağmen hiçbir şeyden geri kalmamaktır.
- dönem sonlarında ders notu dilenmektir.
- bir karış sakalı olan sofu evsahibine şirin görünüp, arkasından kırk dolap çevirebilmektir.
- bilumum kağıt oyunlarını öğrenmektir.
- kelle başına göre kira ödemektir.
- grip olunduğunda kuşburnu çayına yüklenmektir.
- elektriği kaçak kullanmak, yakalanmak, ceza yememek için yalvarmak demektir.
- körfez depremini yaşayıp, birlikte zaman geçirmiş olduğunuz sayısız tanıdığınızın ölümüne şahit olmak demektir.

kısacası sefilliktir, okulu uzatmaktır, depresyon halidir.
zordur birde evcimen biriyseniz dahada zor gelir tatil dönüşleri işgence gibi olur. *