bugün

şap hastalığı çift tırnaklı hayvanların (sığır , koyun , keçi , deve vs.) akut seyirli, çok bulaşıcı ve zoonotik karaktere sahip viral bir enfeksiyonudur.hastalık ekonomik ve ticari yönden büyük önem taşımaktadır.

hastalığın etkeni picornaviridae familyasının aphtovirus alt grubunda yer alan şap virusudur. virusun o , a, c , sat-1, sat-2, sat-3 ve asia 1 olmak üzere antijenik olarak farklı yedi ayrı serotipi bulunmaktadır. (o) serotipinin ıı, a serotipinin 32, c serotipinin 5, sat ı serotipinin ı, sat 2 serotipinin 3, sat 3 serotipinin 4 , asıa ı serotipinin ise ı alt tipi vardır. serotipler arasında çapraz bağışıklık görülmemesi hastalıkla mücadeleyi güçleştirmektedir.

virus çevre şartlarına da oldukça dayanıklıdır ;
yapağıda
24 gün
sığır derisinde
4 hafta
samanda
15 hafta
kepekte
20 hafta
toprakta
4 hafta
kuru ot ve danede
5 ay

süreyle bulaşma yeteneğini koruyabilmektedir.

hastalık bulaşık hayvan ürünleri, bulaşık araç ve aletler, insan, yabani hayvanlar, kuşlar, rüzgar ve nakil araçları ile de bulaşabilmektedir. insanlar da ise enfekte hayvanlar ile temas veya enfekte et ve süt ürünleri ile enfeksiyonu nadiren aldıkları bildirilmektedir.

şap hastalığının ölüm oranı düşük olmakla birlikte genç hayvanlarda virusun kalpte yerleşmesi sonucu ölümle sonuçlanan myokarditis olguları görülebilir. hastalığın bulaşma oranı ise yüksek olup, et ve süt verimlerindeki hızlı düşüşe bağlı ekonomik kayıplar önem taşımaktadır.
sıkça süt ve süt ürünü tüketen beni korkutmuş olan hastalık. hayvan bu hastalığa yakalanınca virüs ondan sütüne de geçiyor diyorlar. e bu sütlerle de onlarca varyasyon üretiyorlar. şimdi bu virüsün bulaştığını varsaydığımız sütü içen insan gerçekten virüsten etkilenip hastalanıyor mu tam anlayamadım. kimi kaynaklar ilaç ve yatarak tedavi tavsiyesinde bulunuyorlar, kimisi de önemsiz olduğunu, hatta kendi kendine geçeceğini söylüyor. bulunduğum yerde 2 gündür şap ile alakalı haberler dönmekte ve ciddi bir şekilde denetim eksikliğinden bahsedilmekte. sıkıntılı bir durum.

hastalıklı hayvan da zayıflayarak ölüme kadar gidebiliyormuş.