bugün

"ustaaa, bize iki döner; biri çift lavaş olsun!..." ataol behramoğlu. ulan, şimdi bu sözünü de inkar etmesin bu!...
bunun en iyi örneklerinden biri büyük ihtimal cemal süreyadır, selamun aleyküm diyen hemen altına cemal süreyayı yapıştırıyor. cemal süreyanın sanılan ama onun olmayan şiirlerden biri de uzaktan seviyorum seni şiiridir. Yusuf diye birine ait olması lazım, soyadını hatırlayamıyorum.
Sosyal medyanın büyüttüğü yeni nesil, önüne internetten gelen her türlü bilgiye iman ettiği için böyle cahillikler yapıyor. Bunların anaları babaları hakkında internette hırsız/arsız diye bilgi çıksa ancak o zaman sorgulayacaklar sanırım. Ataol Behramoğlu bir yerde bu işi durdurmak istemiş ama bu organize cahillikle baş etmek zor.

Yeni nesil için gençtir öğrenir diyelim, "Yanılıyorsunuz Behramoğlu bu söz size ait" diyebilecek fütursuz özgüvenleri taşlara çarpa çarpa yontulur diyelim ama Fazıl Say'ın ilk Şarkılar albümünde, Muhyiddin Abdal'ın "insan insan" eserindeki kelimeleri değiştirmesi aynı fütursuzluk bence

Kendüzünde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Mü’minin kalbinde olan
iman nedir şimdi bildim

Olan sözleri "Mümin'in kalbi" yerine "Canların Kalbi" kelimelerini kullanmış, iman'ı da inanç olarak değiştirip aşağıdaki hale getirmiş.

Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Canların kalbinde olan
inanç nedir şimdi bildim.

Cahil ergenlerin özgüveniyle, 500 yıldır tarihten, kulaklardan süzülüp gelmiş dizeleri değiştirme cüreti arasında ne fark var?

Acaba Fazıl Say kendi ağzına iman - Mümin kelimelerini mi yakıştırmadı yoksa ben söylersem eğreti durur diye mi düşündü? Aklımda deli sorular.

Muhyiddin Abdal çıksa gelse dese ki, "Fazıl bu sözler bana ait değil" acaba Fazıl Say da "Yanılıyorsunuz Sayın Muhyiddin Abdal, biraz araştırın" diyecek kadar fütursuz mu olur? Yoksa biraz utanır mı?