bugün

en son söylenmesi gerekeni ilk baş söyleyelim; Alisiz aleviliktir.

Işıkçılık, Işık Aleviliği, Çınarizm olarak da anılır. Bu alisiz aleviliği ortaya çıkartan, sağdan soldan uydurduğu eğri-büğrü iğreti bilgilerle alevilere sunan kişi Aleviliğin gizli tarihi isimli kitabında yazarı olan Erdoğan Çınar adlı zattır. Çınarizm/Çınarcılık onun soyadına ithaftır.

son 20 yıl içerisinde türeyen ve kendilerine "ışıkçılar" - "ışık aleviliği" gibi sıfatlar takarak tanımlayan ve son 5-10 yıl içerisinde bazı alevi dedelerinden dahi destek gören ve Aleviliğin isim olarak kökeninin "Hz.Ali" den gelmediğini, Alevi isminin eski anadolu uygarlığı olan luviler'den geldiğini söyleyen bir çeşit insan modelidir bunlar.

Bu zat şöyle bir yorum getirmiştir bu konu için "Alevi sözcüğüyle Ali ismi arasında uzak bir ses benzerliği dışında bir ilişki yoktur. Bu ses benzerliğini kullanmışlardır. Işık insanı ışıktan gelen anlamında Alevi sözcüğüyle yer değiştirmiş. Alevi sözcüğünün kullanılması Ali ile olan ses benzerliğinin ardına saklanma kaygısındandır." demiş ve Alisiz aleviliğin tanımını bu şekilde yapmıştır.

Alevi-alawi arapça bir kelimedir. el-Alim arapça da Kelimenin kökü-mastarı anlamında yücelik ekidir. Allah'ın sıfatlarında da geçmektedir. Ancak allah ın ismi olarak el-alim şeklinde geçer. Işıkla-alevle vesaire ile ilgisi alakası yoktur. Alevi kelimesi de arapça da aliye mensup anlamında kullanılır. Türkçeye de bu anlamda geçmiş ve böyle yorumlanmıştır.

Erdoğan Çınarizm adındaki zat kendi uydurduğu dinin ana maddelerini şöyle sıralamış;

1- Alevîler'in kökeni, Hititler'den önce Anadolu’da yaşamış olan Luviler'e dayanır.
2- Bizans döneminde "Paulikienler" denen dinî grup Alevî'dir.
3- Paulikienler altı dede ocağı kurmuştur.
4- Pîr Sultan olarak bilinen kişi aslında bir Paulikien önder olan Pir Silvanus’tur.
5- Pîr Sultan Abdal’ın da başına gelen olaylar aslında Silvanus’un yaşadıklarından başka birşey değildir.
6- Paulikienler, aslında Hristiyan değil, ama Alevîler'dir.

Şimdi sözü işin ehline bırakarak konuyu detaylıca incelemiş alevi haber ajansı yazarı Ünsal Öztürk'ün nasıl bir tahrifat yapıldığını ele aldığı yazısına bırakayım. Yazıyı mutlaka ama mutlaka okumalısınız. ister Alevi, ister sunni, ister Ateist... ne olursanız olun öğrenmek ve yaratılmak istenen alevi sorununu anlamak için okuyun. "Alevilik din olarak tanınsın" diyenlerin aslında kim olduğunu öğrenmek için! Alisiz alevilik yapanların hangi "aleviler" olduğunu idrak edelim'ki doğru ile yanlış olanı ayırıp haksız yere başkalarını farklı biçimlerde itham etmeyelim.

Ünsal Öztürk yazısının sonlarında birkaç şey söylemiş hoş olmayan o sözlere de yazının sonunda değineceğim. Yazıyı buraya kopyalama amacım internette bu kaynağın daha fazla yaygınlaşmasıdır. Bağlantıyı da kaynak olarak ekleyeceğim sonuna.

Aleviler Üzerinde Oynanan Oyun Boşa Çıkartılmıştır!

Bir toplumun belleğini yok etmek, toplumu asimile etmek için öncelikle tarihini değiştirmelisiniz. Yalana ve tahrifata başvurarak, başkalarına benzeterek ancak onları ortadan kaldırabilirsiniz.

Bu tür oyunlar, son yıllarda bir senaryo dahilinde Alevilerin üzerinde oynanıyor.

Mazlum bir halk olan Ermeni kardeşlerimizin üzerinden, Ermeni tarihi Alevi tarihi olarak sunuluyor. Erdoğan Çınar adlı bir kişi 7. yüzyılda tarih sahnesine çıkan Paulikienlerin tarihini Alevi tarihi olarak anlatıyor. Günümüzde Kürt, Türkmen, Arap, Rom Abdalları ve Zazalardan oluşan büyük Alevi nüfusu tek bir etnisiteye indirgemeye çalışıyor. Bu etnisite Ermenilerdir.

Paulikienliğin kurucusu Ermenistan’ın Samosata bölgesinin Mananalis köyünde doğmuş olan Konstantine adlı bir Ermeni Alevi ocak kurucusu olarak anlatılıyor. Güya Konstantine hem Aleviliğin ilk ocak kurucusu, hem de sözlü geleneğin kurumlaştırıcısı olarak sunuluyor. Konstantine, Pir Sultan Abdal’ın ta kendisi olarak lanse ediliyor.

Pir Sultan Abdal konusunda yapılan spekülasyon Pir Sultan Abdal Dernekleri çevresinde de kafa karışıklığına neden olmuştur. Bazı eski dernek yöneticileri de bu yalana kanmış görünmektedirler.

KALKEDON YAYINEViNDEN YENi ÇIKAN BiR KiTAP AYNI YAYINEViNDEN KiTAPLARI YAYIMLANAN ERDOĞAN ÇINAR’I YALANLAMAKTADIR!

Ermenistan Samosata’sının Mananalis köyü ve çevresi Maniheistti. Bu köyde Constantine adlı bir Ermeni doğdu. Konstantine büyüdüğünde Suriye’den gelen bir mahkum, papaz yardımcısı tarafından köyünde ziyaret edildi. Erdoğan Çınar adlı kişi Suriye’den gelen bu mahkuma Draconus adını takmış ve kitaplarında “Pir Draconus” adıyla Alevileri kandırmıştı. (Gizli Bir Alevi Efsanesi s. 150)

Oysa yakın zamanda Erdoğan Çınar’ın kitaplarını basan Kalkedon Yayınevi Erdoğan Çınar’ın ingilizcesinden alıntılar yaparken tahrif ettiği kitabı Türkçede yayımladı. Kitapta 9. yüzyılda Bizans’tan bölgeye gönderilen Peter of Sicily’nin notlarından şunlar aktarılıyor:

“94. Heraklitos’un torunu imparator Konstantinos döneminde, Ermenista’daki Samosata’da, Mananalis adlı bir köyde Konstantinos isimli bir Ermeni doğdu. Bu köy bugün bile Maniheistleri barındırmaktadır.

95. Bu adam, Suriye’den evine dönerken Mananalis’ten geçen bir mahkumu, bir papaz yardımcısını bir süreliğine evinde ağırladı. Bu bilgiye uzun araştırmalar sonucunda ulaştık. Mahkum Suriye’den dönerken yanında iki kitap getirmişti. Biri Kutsal incil, diğeri ise Havariler Kitabı idi. Bu kitapları konukseverliğinin karşılığında Konstantinos’a hediye etti.” (Yayına Hazırlayanlar Janet Hamilton-Bernard Hamilton-Barış Baysal, Bizanslı Heretiklerin Tarihi, Mart 2010 istanbul, s. 108)

Erdoğan Çınar adlı kişi ise Suriye’den gelen yardımcı papazı “Pir” yaptıktan sonra kitabında şu anlatımlarda bulunuyordu:

“Draconus inançlarından dolayı Bizanslılar tarafından mahkum edilmiş, uzun yıllar Suriye’de tutuklu kaldıktan sonra bir yolunu bularak zindandan kurtulmuş, köyüne dönerken yol üstünde Palu’ya uğramıştı. Draconus’un Palu’da olduğu haberini duyan Silvanus, ünlü mürşitin ziyaretine gitti. Yaz sonuydu. Silvanus Palu’da Pir Draconus’un huzuruna çıktı, niyaz aldı. Draconus uzun sürmüş ağır tutukluluk yıllarının ağırlığıyla yorgun ve ihtiyardı. Silvanus onun yanında kaldı.” (Kayıp Bir Alevi Efsanesi, Erdoğan Çınar, s. 150)

Burada müthiş bir yalan, saptırma ve tahrifat var. Çünkü Suriye’den gelen papaz yardımcısı ile konuşan kişi henüz Silvanus adını almamış Constantine’dir. Görüşme de Palu’da değil, Mananalis adlı Ermeni köyünde gerçekleşmiştir.

Erdoğan Çınar yalan ve tahrifatlarına devam ediyor:

“Draconus Mananalis’teki uzun misafirliği süresince Silvanus’a el verdi, onun eksiklerini tamamladı, ona yolun sırlarını ve erkanın işleyişini anlattı. Silvanus ve Draconus uzun kış geceleri boyunca yolun etrafını saran cendereden nasıl kurtarılabileceği, erkanın nasıl daha korunaklı biçimde yeniden kurulabileceği üzerine uzun dost sohbetleri ettiler.” (Kayıp Bir Alevi Efsanesi, s. 151)

Bu kadar tahrifatı bir kişinin nasıl yaptığını insanın aklı almıyor.

Erdoğan Çınar adlı kişi yazmaya devam ediyor:

“Başına kötü bir hal gelmeden, ecel gelip onu bulmadan köyüne dönüp kavmi-kardeşi, dostu-arkadaşı, müridi-talibi ile kavuşmak istedi. Hazırlığını yaptı, herkesten helalliğini aldı. Denklerini bağlarken heybesinden iki el yazması kitap çıkardı, Silvanus’a uzattı.

-Öyle yap ki bu kitapların içindekiler kaybolmasınlar, zaya gitmesinler dedi.

Silvanus kitapları sırasıyla önce kalbinin üzerine sonra dudaklarına götürdü, öptü ardından ikisini de heybesine koydu. …

Dracous’un Silvanus’a emanet ettiği iki el yazması kitaptan biri ‘Kudret’ (Dynasis) kitabıydı. ikinci kitap erkanın işleyişi üzerineydi. Silvanus kalan ömründe bu kitapları yanından hiç ayırmadı.” (Kayıp Bir Alevi Efsanesi, s. 152)

Erdoğan Çınar bir taraftan tahrifat yaparken diğer taraftan da uyduruyor. Çünkü henüz Silvanus takma adını almamış olan Constantine’e Suriye’den gelen papaz yardımcısının getirdiği kitaplardan birisi Dynasis değildir. Getirdiği kitaplar şunlardır: “95. Bu adam, Suriye’den evine dönerken Mananalis’ten geçen bir mahkumu, bir papaz yardımcısını bir süreliğine evinde ağırladı. Bu bilgiye uzun araştırmalar sonucunda ulaştık. Mahkum Suriye’den dönerken yanında iki kitap getirmişti. Biri Kutsal incil, diğeri ise Havariler Kitabı idi. Bu kitapları konukseverliğinin karşılığında Konstantinos’a hediye etti.” (Yayına Hazırlayanlar Janet Hamilton-Bernard Hamilton-Barış Baysal, Bizanslı Heretiklerin Tarihi, Mart 2010 istanbul, s. 108)

Erdoğan Çınar adlı kişi “Kutsal incil” ve “Havarilerin Kitabı”nı Aleviliği anlatan kitaplar olarak sunuyor. Tahrifat da yapıyor. Bizanslı Heretiklerin Tarihi kitabının 146. sayfasında yer alan “10. Bu adamların öğretisini ve incil’e karşıt olarak yazılmış Kudret (Dynamis) adlı kitabı kabul edenlere lanet olsun” cümlesini alıyor, Suriye’den gelen papaz yardımcısının getirdiği kitaplardan biri olarak sunuyor.

Erdoğan Çınar adlı kişi, bu tahrifatların, yalanların hesabını Alevilere ve bilim çevrelerine mutlaka verecektir.

SiLVANUS’UN GERÇEK ADI BiLiNMiYORMUŞ

Erdoğan Çınar şunları söylemişti:

“Silvanus sözcüğü ‘orman halkından olan (ağaç eri)’ anlamını taşıyan Latince bir kelimedir. Bu isim 680 yılında Sivas’ta katledilen ‘Pir’in asıl adı değildi. Pir Silvanus bu ismi Alevi sözlü geleneğinin başlatıldığı ve kurumlaştırıldığı Cibossa (Sivas) Alevi ocağını kurduktan sonra aldı. Pir Silvanus (Master of The Wood) çok daha eski bir geçmişte Anadolu’da yaşamış orman halkı ve tahtacılar tarafından büyük üstat ve mürşit olarak kabul edilmiş kadim bir yol ulusunun adıdır.” (Erdoğan Çınar, Kayıp Bir Alevi Efsanesi, Kalkedon Yayınları, Nisan 2007 istanbul, s. 159)

Erdoğan Çınar’ın “Pir” dediği kişinin Konstantine olduğu yukarıdaki anlatımla sabittir. Kibossa da Sivas değildir. Erdoğan Çınar, Konstantine Silvanus’u, Pir Sultan Abdal yapabilmek için bile bile Kibossa’nın Sivas olduğu yalanını söylüyor. Konstantine Silvanus, Sivas’a, Yıldız Dağı’na hiç gitmemiştir. Orada kilise kurmamıştır.

Orijinal kitapta şöyle anlatılmaktadır:

“101. Ardından, aynı zamanda Salo-anous olarak da bilinen bu Konstantinos,, Mananalis’i terk etti ve kendisinin Paul’un mektuplarında geçen ve inançlı bir yoldaş olarak Makedonya’ya gönderilen Silvanus olduğunu öne sürerek Kolonea’nın kasabası Kibossa’da yaşamaya başladı. Takipçilerine daha önce bahsettiğimiz mahkum papaz yardımcısından aldığı havariler kitabını gösteriyor ve şöyle diyordu: ‘Siz Makedonyalılar’sınız ve ben size Paul tarafından gönderildim.’ Bunu, St Paul’un şahadetinden 600 yıl sonra, daha önce belirttiğim gibi Haraklios’un torunu Konstantinas döneminde söylüyordu.” (Bizanslı Heretiklerin Tarihi, s. 110)

Orijinal metindeki “You are the Macedonians and I am Silvanus sent to you by Paul.” cümlesini “Siz Makedonyalılar’sınız ve ben size Paul tarafından gönderildim.” diye çeviren kitabın çevirmenine de dikkat etmek gerekiyor.

Konu artık anlaşılmış olmalıdır. Erdoğan Çınar adlı kişi daha sonra Silvanus adını alan Konstantine’in gerçek adını saklamıştır. Silvanus’u ise “Pir Silvanus (Master of The Wood) çok daha eski bir geçmişte Anadolu’da yaşamış orman halkı ve tahtacılar tarafından büyük üstat ve mürşit olarak kabul edilmiş kadim bir yol ulusunun adıdır” diyerek St Paul’ün ulu bir yol kurduğunu ve Silas/Silvanus’un bu yolun ulu bir kişisi olduğunu söylemiştir. St Paul’ün kurduğu Hıristiyanlıktır ve Constantine’in kendisine aldığı ad olan Silvanus, geçmişte yaşamış Hıristiyan misyonerinin, başpiskoposun adıdır. Erdoğan Çınar’a Hıristiyan propagandisti derken boşuna söylemiyoruz.

Kibossa denilen yerin de Sivas’la bir ilişkisinin bulunmadığı, bugün Giresun’a bağlı Şebinkarahisar’ın bir kasabası olduğu açığa çıkmıştır

PAULiKiENLER ERMENiLERDEN VE RUMLARDAN OLUŞUR

Paulikienler bir Hıristiyanlık mezhebi kurmuştur. Bu, Konstanine Silvanus ve ardıllarının Maniheizm’i terk ettikleri anlamına da gelmektedir. En azından Maniheizm ile Hıristiyanlığı harmanlamışlar, Hıristiyanlığın gerçek kurucusu, misyoner St Paul’ün yolundan gitmişlerdir. Onlar Yeni Ahit’çidir. Kurucu Konstantin Silvanus kendi köyü olan Mananalis’i terk etmiştir. Çünkü Mananalis Maniheizm’in etkisindedir. Konstantin, daha önce St Paul tarafından Hıristiyanlığa kazanılan bugünkü Giresun’un Şebinkarahisar’ına gitmiş, orada kilise kurmuştur.

Paulikien didaskaloslarının tamamı St Paul’ün yardımcılarının adını almıştır. Kurdukları kiliseler de St Paul döneminde kurulan kilise adlarının aynısıdır. Sıralayalım:

Constantine: Silvanus (Ermeni), Makedon Kilisesi kurucusu

Symeon: Titus (Rum)

Genesius: Timothy (Ermeni), Acha Kilisesi kurucusu

Joseph: Epaphroditus (Ermeni), Phlippians Kilisesi kurucusu

Vahan: Baanes (Babası Yahudi, Ermeni) (Bu ismi St Paul’ün adamları arasında saptayamadık. Ü.Ö.)

Sergius: Tychicus (Rum), Laodiceans Kilisesi, Efes Kilisesi ve Colossians Kilisesi kurucusu

St Paul’ün misyonerleri, Paulikien didaskaloslarına takma ad olmuştur.

Didaskalosların bazıları birden fazla kilise kurmuştur.

Bizanslı Heretiklerin Tarihi kitabının çevirmeni Barış Baysal’ın çeviride yaptığı tahrifatlar da artık konumuza dahil edilecektir.

Bir örnek verelim:

Konstantine adlı kişi Kolonea (Şebinkarahisar)ın kasabası olan Kibossa’ya gittiğinde orada kilise kurmuştur. Adı da Makedon Kilisesi’dir. Adını daha önce St Paul’ün misyonerlerinden Silas/Silvanus’un kurduğu kiliseden almıştır.

Bu düşünceleri Hamiltonların ingilizce baskısı doğrulamaktadır. ilgili bölüm şu şekildedir:

“7. They say that there are six Churches in their confession; the Church of Macedonia, which is a kastron of Colonea; Cibossa, which was instructed by Constantine/Silvanus and Symeon/Titus; Achaea, which is a village of Samosata; Mananalis, which was instructed by Gegnesius/ Timothy; the Church of the Philippians, by which they mean the disciples of Joseph/Epaphroditus and Zacharias whom they call the hireling shepherd; the Church of the Laodiceans, by which they mean the people of Argaoun, and that of the Colossians, meaning the Cynochorites. These three Churches were, they say, instructed by Sergius/Tychicus.” (CHRISTIAN DUALIST HERESIES, s. 93-94)

Oysa Kalkedon Yayınevi çevirmeni Barış Baysal çeviriyi yaparken St Paul’ün misyonerlerinin adını alan Pauliken önderlerinin kilise kurduğunu değil, yönettiğini söylemektedir.

ERDOĞAN ÇINAR’IN SON SIĞINDIĞI YER: KOÇGiRi’DEKi KÜRT AŞiRETLERiNi ERMENi YAPMAK!

Bugünkü geleneksel adıyla Dersim ve Koçgiri bölgesine Zazaların ve Kürtlerin ne zaman geldikleri, aşiretlerinin ne olduğu, hangi mürşit ocağına bağlı oldukları, kasaba kasaba, köy köy bilinmektedir. Türk resmi ideolojisini savunanların söylediği gibi o bölgelerde yaşayan Alevilerin etnik kökü Ermeni değildir. Ermenileri Alevilerin arasında değil Sünni Müslümanların arasında aramak gerekir.

Türk Tarih Tezi savunucularının ve Alevileri kandırmaya çalışan kişilerin oyunlarının tamamen bozulması için en kısa sürede aşiretler, ocaklar, talip toplulukları tarihsel belgeleriyle kamuoyuna duyurulacaktır.

Tahrifatçıların, yalana dayalı tarih yazıcılarının, “Aleviler Müslüman değildir” diye düşünen arkadaşların temiz duygularını istismar ederek onları kandıran kişilerin halkımıza ve bilim dünyasına hesap vereceği gün yaklaşmaktadır.

Alevi Tarih Yazımında Skandal -Erdoğan Çınar Örneği- kitabı, tarihi bozup, yalana dayalı anlatımda bulunanların iddianamesi haline gelecektir.

Kamuoyuna ve halkımızın değerli evlatlarına saygıyla duyuruyoruz.

Ünsal ÖZTÜRK
yurtkitap@gmail.com
KAYNAK : Alevihaberajansi.com

http://www.alevihaberajan...amp;id=9865&Itemid=39

Aleviler üzerine oynanan bilmem kaçıncı oyundur bu Işık aleviliği denen safsata. Adında aleviliği barındırıp alisiz alevilik yapanlar yüzünden ve onları medyaya "alevi" "gerçek alevilik" diye pazarlayanlar da bu işin içerisindedir. Bu yazının son kısmındaki görüş yazının net tavrını bozmuş ve gereksiz bir tartışma ortamı oluşturmuştur. O kısmını eleştirmek yerine görmezden geliyorum.

Bu ışık aleviliğini medyaya pompalayanlar ise oldukça ilginç kişiler...

bir örnek vermek gerekirse: http://proleter.net/pavla...dogu-alevilerinin-kokeni/

Komünistler... sebep nedir acaba?

zamanında söylemiştim: alevileri kitlesel halde çatışmaya sürüklemek...

Komünizm-Komünist uğruna inandığı dava adına her türlü şiddeti ve kaosu yaratmaktan çekinmez. Vurur-vurdurur, kırar-kırdırır! Ve sonra en iyi yaptığı şeylerden birini yapar! ajitasyon! (bkz: komünist ajitasyon)
(bkz: aleviliği ırk sanan insan)