bugün

tatlı su müslümanı yorumu.
birebir aynısını yansıtıyorlar, kimse kusura bakmasın.

türklerin islamiyete geçişinde de, birebir aynı baskı uygulanmıştır.

arapların türklere ilk saldırıları

seyhun ve ceyhun nehirleri arasında bulunan bölge tarihi ipek yolu üzerindedir.. türk beylikleri, bu bölgedeki, buhara, semerkant, talkan, baykent gibi şehirlerde yerleşmiş yaşıyorlar, deri imal ediyor ve pamukdan kağıt üreterek bunları satıyor ve iyi de para kazanıyorlardı.. bu üretimlerinin yanı sıra altın madenleri çalıştırıyorlardı..özellikle adı zengin şehir manasına gelen, semerkant’ın zenginliğinin o devirde dillere destan olduğu söylenir. bu zenginlik öteden beri talancı arapların iştahını kabartıyorduysa da, türklerden çekiniyorlar ve araya sınır olarak koydukları ceyhun nehrini geçmeye pek cesaret edemiyorlardı.. çünkü daha önce halife osman zamanında, muhammed bin cerir komutasındaki araplar islam’ı yayma bahanesiyle oraları talan etmek için 2700 kişilik bir ordu ile fergane’ye kadar girdiyse de türkler tarafından yok edilmişlerdi.. ancak daha sonraları muaviye tarafından, ceyhun nehrinin altında kalan horasan’ın tamamıyla işgal edilmesi ile o bölgede ilk araplaştırma ve islamlaştırma girişimleri başlamış oldu..

buhara''nın talan edilmesi

horasan’ın kendileri tarafından tamamen işgal edilmesinden cesaret alan araplar, muaviye’nin ilk horasan valisi olan, ubeydullah bin ziyad 673 yılında bu sefer ilkinden çok daha kalabalık 24.000 kişilik bir ordu ile ceyhun nehrini geçerek kibac hatun yönetimindeki buhara’yı kuşatır. kibac hatun diğer türk beyliklerinden yardım isterse de bu yardım kendisine gelmez ve araplar verdikleri kayıplardan dolayı buhara’yı işgal edemezlerse de tam anlamıyla talan ederler.. daha sonra, muaviye’nin ikinci horasan valisi, halife osman’ın oğlu said’de buhara’ya saldırmaya hazırlanır. kendisine diğer türk beyliklerinden yardım gelmeyeceğini anlayan kibac hatun, said’le anlaşma yapmak zorunda kalır. bu anlaşmaya göre, kibac hatun, said’e diğer türk beyliklerine yapacağı saldırılarda önüne çıkmayacağına dair güvence ve bu güvencenin teminatı olarak da buhara’daki türk asilzadelerinden rehinler verir. ( bu sayı kimi tarihçilere göre 50 kimine göre de 80’ dir. ) bu anlaşmanın verdiği rahatlıkla said, zenginliğini öteden beri duyduğu semerkant’a saldırır.. semerkant’ı baştan aşağı talan eder ve topladığı binlerce türk gencini, köle pazarlarında satmak için horasan’a getirir.. said daha sonra kibac hatun’dan aldığı 80 kadar rehine tarafından bir punduna getirilmiş ve hançerlenerek öldürülmüştü....( said’i öldürdükten sonra dağa kaçmayı başaran rehinlerin orada açlıktan öldüğü söylenir ) said’den sonra, horasan valisi salim bin ziyad olur. horasan’da muaviye’nin oğlu yezid’e bağlıdır.. ziyad’da ayni şekilde 680 yılında türkleri islamlaştırmak ve şehirlerini talan etmek için saldırır fakat püskürtülerek geri çekilirler.. bu sefer, kendi orduları türkler tarafından talan edilerek silahları alınır.. daha sonra araplar daha güçlü bir orduyla tekrar saldırır ve türkleri gene talan ederler. bu talandan her arap 2400 dirhem alır.. ( bir kölenin satış fiyatı 300 ile 500 dirhem arasında olduğu düşünülürse, bu durumda aldıkları ganimet adam başına 7 veya 8 köleye eş değerdedir..)

haccac ve rutbil

islam’da ilk asimilasyon 685 yılında abdülmelik ile başlar.. abdülmelik, etrafını islamlaştırmaya adı islam tarihine kan dökücü zalim olan haccac’ı kendisine yardımcı seçerek başlar. abdülmelik önce civar halkların dillerini arapçalaştırdı.. haraç karşılığı önceden bazı hakları kabul edilmiş olan gayri müslimlerin bütün haklarını geri aldı.. bu arada haccac’ı irak genel valiliğine atadı.. haccac’ın irak’a genel vali atanmasından sonra türklerin kaderinde ilk köklü değişikler başlamış oldu.. haccac ilk olarak ubeydullah ibni ebi bekri’yi sicistan’a, muhalleb ibni ebi sufra’yi da horasan’a vali yapar.. o tarihte, sicistan’ın türk hükümdarı rutbil’dir ve araplara vergi vermektedir.. haccac, bununla yetinmez ve ubeydullah’ı rutbil’in üzerine göndererek ondan tam olarak teslim olmasını ister.. rutbil önce bu teklifi kabul etmek istemez.. bunun üzerine ubeydullah rutbil’in üzerine yürür. rutbil 18 fersah geriye çekilerek ubeydullah ve ordusunu kuşatma altına alır. ubeydullah, rutbil’den kurtulmak için 700.000 dirhem teklif ederse de rutbil kabul etmeyerek arap ordusunu büyük bir bozguna uğratır. buna çok kızan haccac 40.000 kişilik büyük bir ordu toparlayarak, abdurrahman ibn esas komutasında rutbil’in üzerine gönderir.. rutbil’i yenemiyeceğini anlayan esas, bu sefer onunla anlaşır. bu olay karşısında çılgına dönen haccac, esas’ı yakalatmak üzere bir birlik gönderirse de, esas’ın ordusu bu birliği yenilgiye uğratır ve geri kalanları da basra’ya kadar sürer. ancak burada yenilen esas’ın ordusu dağılır ve esas rutbil’e sığınır.. bunun üzerine haccac, esas’ı kendisine vermesi için rutbil’i tehdit eder.. vermediği taktirde çok büyük bir ordu ile üzerine yürüyeceğini ve bütün türk şehirlerini harap edeceğini, verirse de kendisinden 7 sene hiç vergi almayacağını söyler.. türk şehirlerinin tekrar bir savaşa girmesini istemeyen rutbil, 7 sene haraçtan muaf tutulacağını da düşünerek haccac’ın bu teklifini kabul eder ve esas ve yakınlarını haccac’a teslim eder.. ancak, rutbil haccac’a güvenmekle hata yaptığını daha sonra anlayacaktır.. haccac rutbil’den esas’ı teslim aldıktan sonra derhal yeni bir ordu düzenleyerek 699 yılında muhelleb bin ebi sufyan komutasında türk şehirlerinin üzerine gönderir.. hocente, kes, sogd ve nesef’i ele geçirirsede türkler direnirler.. horasan valiliğine muhelleb’in oğlu yezid gelir.. yezid ibni muhelleb’de türk şehirlerini talan eder.yezid’in savaşçıları, harzem’den ele geçirdiği türkleri boyunlarına damga vurarak köle pazarlarında satarlar.. bu tarihlerde, araplar türklerin yurtlarını devamlı olarak istila edip şehirlerini talan ettilersede kalıcı bir üstünlük sağlayamamışlar, elde ettikleri yerleri sonunda tekrar türlere geri vermek zorunda kalmışlardı..

kuteybe ibni müslim

705 yılında abdülmelik öldüğünde yerine oğlu velid geçer. ve türk tarihini önemli şekilde etkileyecek olay, kuteybe ibni müslim’in horasan’a vali atanması olur. bu zamana kadar kalıcı bir başarı elde edemeyen araplar onun zamanında türk yurtlarında kalıcı başarılar elde etmişlerdir.

türklerin gerçek anlamda kılıç zoru ile müslümanlaştırılmaya başlamaları kuteybe zamanında olmuştur. vali olduğu andan itibaren, türk beyliklerinin toptan işgal edilerek islamlaştırılması için çok güçlü bir ordu kurmaya başlar. merv’de askerleri toplayarak,

" allah kendi dininin aziz olmasi için size bu toprakları helal kıldı " der. kuteybe ilk olarak baykent’i kuşatır. diğer beyliklerden türk savaşçılar baykent’in savunmasına yardıma gelirler. iki ay süren bir savaş olur. kuteybe tam bir zafer kazanamazsa da, türkleri haraca bağlayan bir anlaşma yapmaya zorlar. şehir yıkımdan kurtulur ama, şehre giren araplar anlaşmaya rağmen şehrin bir kısmını yağmalarlar ve şehirden ayrılırlarken arkalarında bir de askeri garnizon bırakırlar. başlarına gelecekleri anlayan türkler ayaklanmaya başlarlar ve kendi aralarında silahlanarak karşı bir mücahit birliği kurarlar, baykent’de karışıklıklar başlar. bunun üzerine kuteybe baykent’e tekrar gelerek ne kadar silahlanan türk varsa hepsini öldürtür. kadınları ve çocukları esir alır ve şehri tekrar baştan aşağı yağmalar..

taberi’nin anlatımlarına göre, kuteybe’nin aldığı ganimetlerin haddi hesabı yoktur. taberi, bütün horasan’ı işgal ettiklerinde dahi bu kadar ganimet toplayamadıklarını söyler.

şehrin yağmasından sonra, daha önce horasan’da merv’e getirilmiş olan arap aileleri, merv’den getirilerek baykent’e yerleştirilir. muhafız birlikleri oluşturulur. valilik den vergi tahsildarlığına kadar bütün denetim organları araplar’dan oluşturulur. türklerin budist ve zerdüşt inançlarını simgeleyen bütün heykeller toplatılır, taş olanlar kırılır, altın olanlar eritilerek ganimet olarak araplar tarafından alınır. bunlar, enfal suresinde yazdığı gibi, sanki araplara allah’ın verdiği ganimetlerdir. daha sonra esir edilen kadın ve çocuklar kocalarına ve babalarına geri satılır. müslümanlar, baykentli türklerin neleri var neleri yoksa almışlar, şehrin onarımı da gene türklere kalmıştır. bundan sonra sıra gelir buhara’nın tamamen işgal edilip müslümanlaştırılmasına..

buhara'nın tekrar kuşatılması ve ilk türk katliamı

kuteybe merv’de büyük bir hazırlık yapar.. bu arada vardana ve buhara beylikleri arasında çatışmalar vardır.. müslümanlara karşı mücadele etmek için bu çatışmalar derhal durdurulur ve vardan hudat, kuteybe’ye karşı türklerin başına geçer.. kuteybe önce, numiskent ve ramitan’a saldırır ve buraları kolayca istila eder.. demirkapı önlerinde vardan’la çarpışırlar.. vardan savaşı kaybeder ve buhara’ya doğru çekilir.. ancak kuteybe’de, savaştan yorgun düştüğü için buhara’yı alamadan merv’e geri döner.. haccac bunu başarısızlık olarak kabul eder ve, buhara’yı mutlaka almasi için kuteybe’ye emir verir..kuteybe büyük bir hazırlık yaparak bir sene sonra tekrar buhara’yı kuşatır.. türkler direnir ve kuteybe başarılı olamaz, ordusu dağılmaya başlar.. bunun üzerine kuteybe her bir türk başı için askerlerine 100 dirhem vaad eder.. para hırsı ile gayrete gelen araplar, şehri istila ederler..bütün direnen türkler kılıçtan geçirilerek tam bir katliam yapılır, araplar türk kadınlarına tecavüz ederler, beğendikleri kadınları ya cariye olarak kullanmak yada köle pazarında satmak üzere alıkoyarlar.. erkeklerden de binlerce kişiyi köle olarak satmak üzere beraberlerinde götürürler.. araplardan oluşan yeni bir idari kurumlaşma yapılır.. diğer beyliklerden tepkiler gelmeye başlayınca da, buhara melikesi hatun’un oğlu tuğ sad kukla hükümdar yapılır.. tuğ sad tarihe hain bir işbirlikçi olarak geçer.. daha sonrada müslüman olarak oğluna da, efendisi kuteybe’nin ismini vererek bağlılığını kanıtlar.. etkili bir kolonizasyon yapmak isteyen kuteybe bunun için öncelikle yerli halkı islamlaştırmaya başlar.. buhara halkı önceleri müslüman olmuş gibi görünseler de bu dini kabul etmek istemezler..kuteybe türklerin aslında müslüman olmadıklarını, evlerinde islami kuralları tatbik etmediklerini anlar ve yeni bir yöntem geliştirir..bu yönteme göre türkler evlerini araplarla paylaşmak zorunda bırakılırlar ve bu şekilde bire bir kontrol altına alınırlar.. islami kurallara uymayanlar ise ağır cezalara uğratılırlar..

dip not: zorunuza gidiyor, biliyorum.
ama bunları tarih yazıyor, ben uydurmuyorum.
sahi okur yazar olsanız, sadece entrikalardan bile yola çıkarak konuyu çözümleyebilirsiniz.
ama nerdee?
türklerin islamiyet'e geçişi zaten ayrı bir fiyasko. peki ya sonrasında? sonrasında da kullanmış bizi araplar. yalan mı? değil. arkamızdan vurmalarından falan bahsetmiyorum, onlar çok sonra. yahu halife bizi bizansla arasına tampon bölge olarak koymuş. türk komutanlarından istifade etmesine etmiş ama avasım denilen kentleri kurmayı da ihmal etmemiş. bunlardan adam da olmaz kardeş de olmaz. dinleri de yalan. türkler'i asimile etti mi? etti. kimse inkar da edemez.
ışid itikadı selefi olan ehli sünnete bağlı bir görüştür. ibn i teyyemiye de ehl i sünnetçiydi zaten.
ışid in islam yorumu aklı dışlayıcıdır, buna göre kuran ve sahih hadisler dışında her şey bidattir. ( yani dine sonradan eklenmiştir) bu yüzden ışid katı bir islam taraftarıdır, ayrıca ayetleri yorumlayıp modern çağa uydurmak yerine doğrudan anlamlarıyla alır ki onu bu kadar sert yapan da budur.
işid islam değil diye hiçbir ehli sünnetçi de diyemez, bunların hepsi 4 hak mezhep kabul ediliyor ve ışid o hak kabul edilen mezhep arasındadır.

ışid aslında islamın yeniden bir yorumdur, ışid çünkü islam dünyasındaki bozulmayı müslümanların islamdan uzaklaşmasına bağlıyordu ve amacı kurana ve sahih hasilere dönüp islamın altın çağını geri getirmek. bu yüzden şeyh, şuh falan tanımaz, tasavvufu sevmez, kelamın amuna koyayım der ve felsefeyi hor görür. dine sonradan eklenen ne varsa atar. ışid islamın bu yüzden salt yorumu ve özüdür o yüzden bu kadar vahşidir çünkü islamın özü vahşidir.

ışid in ehli sünnetçi ve sunni olduğunu inkar eden de stalin gibi kafir olur.
daha gecen gun "ışid te ehli sunnet sonucta alinlari secdeye degiyo" diyen muslumanlar bugun sikistiklarinda nasil da kiviriyolar.
şu donuz iyi ki var.
Çoğu kuranı bir kez bile okumamış dindarların (!) okumadan eksileyeceği yazı.
islam cahil ve vahşi toplumların dinidir. Çünkü düşünen, okuyan, sorgulayan insanın islamla işi olmaz. Aslında diğer dinlerlede olmaz ama o ayrı konu.
Sonuç olarak okumayan, düşünmeyen insanlara size yüklenen program,öğretilenler yanlış, burada burada hatalar var demek boş uğraş..
En iyisinden eksi alırsın.
Allahtan kendini müslüman sayanlar kuranı açıp okumuyor, ona göre yaşamıyor. Yoksa şu yazdıkların bile kurana göre kafir ilan edilip öldürülmen için yeterli sebep.