bugün

hani bunlar bir sinemanın holünde karşılaştılar. Sonra alper sokağa çıktı ve gidecek bir yeri olmadığını gördü. bir sola gitti, geri döndü sağa gitti.

harbiden yıllardır çok kafa yordum o sahneye. gidecek bir yerinin olmaması boktan bir şey.
gidecek yerin olmamasından ziyade , geri dönmeye cesareti olmadığını anladığım sahnedir .
oyunculuklar muhteşemdir. 27 kere filan izlemişimdir filmden ayrı.
filmde insanı ağlatan tek sahne.
gözlerin belirsizce mesaiye başladığı sahnedir.
sözde film ama, insan kendini görünce canlı canlı bir değişik hissediyor.

üzülüyor lan işte insan, dümdüz yolunda giderken, ki tüm plan saçma bir çocuk filmine gitmek, birden karşına çıkıyor.
düşünüyorsun.
kendini görüyorsun, ne zor bir an!

formaliteden bir denk geliş.
karşında aslında geçmişinin önemli bir kısmı duruyor.
yüzüne bakınca günler, ellerine bakınca seneler, tümden bakınca s.kilen geçmişin duruyor resmen!

yalanlar yalanlar..sıralanıyor.
gözler tek doğru söyleyen merci. gerisi boş ve bir o kadar yalan.

bir eşya ne kadar dalga geçebilir seninle onu görüyorsun.
bir tokadan ağlıyor bomboş evde adam.
kendin geliyorsun aklına, ağlamıştın, ağlıyorsun, ağlayacaksın...

benzeyen yüzler, küçük kız çocukları.
hep ağlamışsın, ağlıyorsun, ağlayacaksın...

geçilen yollardan bir başına geçtiğin zamanları görüyorsun, bir köşeye çöküp içine içine ağlamışsın, ağlıyorsun,ağlayacaksın...

kısmet olmayanları görüyorsun sonra.
sevdiceğin yüzü geliyor gözünün önüne.
sen kimbilir nerelerdeyken o gelmiş senin geçmişinin içine, dolanıyor.

titreyen elleriyle sana ait olanlara dokunuyor.
sense dünyadan bile bihaber...

sonra çaresizlik geliyor sahneye.
kendindeki çaresizlik gibi olmasa da ortada bir çaresizlik var görüyorsun.
adam çaresiz, pişman, bezgin...
kadın kırgın, üzgün, süzgün...

dayanamıyorsun tabi... vardiya tam gaz devam, yaşlar filan gözlerde...

çocuğunun fotoğrafını görüyorsun, gördüğünü hayal ediyorsun.
yıkıntılarının arasında kalıyorsun. çıkış yok, son noktadasın zira.

ve en sonu... dönüp gidişlerin en canlı ve zor olanı gözler önünde.
çaresizlik, pişmanlık, kaybediş, geçmiş günlerin hayali, sonrasının anlamsızlığı...
gidecek onlarca yerin olsa neye yarar?
hayatta gidebilecek bir yerinin kalmadığını anlatır bir aşağı bir yukarı gidişler.
bir aşağı bir yukarı...