bugün

yıllarca didinip çalışarak, halk nezdinde çok üstün bir yer olan üniversiteye gidilen ilk gün yaşanan karmaşık duygulardır. yıllarca sıralarda dirsek çürütüp sonunda bu kampüse girmeye hak kazanmış ve her şeyi yenebilecek bir bünyeye sahip olmuştur öğrenci. önünde kimse duramaz. ilk yıl tüm dersleri halledecek, gelecek yıl ingilizce dışında başka bir yabancı dile başlayacak, diğer yıllarda da bulunduğu şehirde ticaret yapacak, hem paralı hem üniversiteli olacak, ortalığın anasını ağlatacaktır. ancak hiçbir şey düşündüğü gibi olmaz, ilk dönem sonuna doğru hanya ve konya arasının kaç kilometre olduğunu anlar. zaten son yıl da, okul bitmesin diye ağlar. çünkü o artık hiçbir şeyi başaramayacak olan zavallıdır.
kendi kendinde "oha bahçede de mi sigara içebiliyoruz?" diye sorduran duygudur.
bu muymuş lan yıllarca çalış et gele gele bizim lise gibi bi okula gel.
kendimi inanılmaz güvensiz ve yalnız hissetmiştim. hayatım boyunca aklıma gelmeyecek bir batı karadeniz şehrinin ilçesinde başladı her şey. ilk anda hissettiğim nefret ve karamsarlık günler sonra yerini eğlenceli şirin bir ilçeye bıraktı.
zaten sonra orası hayatımın başkenti oldu.
dolu dolu geçen senelere dönüp baktığım zaman ilk günkü ürkekliğimi düşünüyorum da ne kadar terübesiz ve küçücükmüşüm *
kendini bi bok başarmış sanır insan. halbuki hiç de öyle değildir. artık birazcık kafası olan herkes üniversiteye kapak atmaktadır. barajı aşan herkes fen edebiyatın bi bölümünü tutturabilir. bu yüzden abartılacak bişey değildir aslında. ama insan yine ilk günlerde bir heyecanla gider okula. hayat bundan sonra başlıyacakmış gibi saçma bir düşünceye kapılır. kafasından her şeyi çok abartmıştır çünkü. ama bir kaç ay sonra bütün hevesleri geçer. artık okula giderken isyan eder. tüm planlarından vaz geçmişdir. bir an ince okulu bitirsekte siktir olup gitsek der.
bir süre sonra hatırlanmayan duygulardır.
ideallerle dolusundur. hayallerindeki üniversiteyi kazanmışsındır. bir de yüksek puanlı bir yer ise zaten bütün yaz boyunca herkes tarafından pohpohlanmışsındır, o gazla üniversiteye başlarsınız ve aslında üniversitenin hiç de o bilim ve teknik dergilerinde çıkan makalelerdeki çalışmaları yapan üniversiteler gibi olmadığını görürsünüz. işte o an bütün üniversite hayatınızın bittiği andır. devam edersiniz mezun olursunuz ama ilk gün bitmiştir.
haziranda liseli eylülde üniversiteli olmak deyişini unutan, bir üst sınıfa geçmiş olmanın mutluluğuyla dolup taşmaktır.
ee, okulu da kazandım. şimdi ne olacak? bundan sonra ne var sırada? hayat hep böyle bir şeyleri kovalayarak mı geçecek? *
şahsi olarak;
'o kadar çalıştık bunun için miydi hıamına?'dır.

gözlemlerime dayanarak da üniversiteye başlayan her genç erasmus aşkı ile yanıp tutuşur ama genelde bu aşk ilk yarıyılın bitiminde son bulur.
dillerde tek bir cümle 'ya şu okul bi bitseydi...'
(bkz: lise 5)
sevmediğin bir şehre gelmişsen çok çalışıp ikinci yıl geçiş yapacaksındır. yapamazsın, notların yerlerde sürünür, o şehri keşfetmeye başladıkça, etrafın kızlarla doldukça kendini o şehre bağlarsın, o şehirde bir ömür çürümeye başlar.

ama umut var lan, çok çalışın bizim gibi olmayın sonra.
ek kontenjandan girmişseniz daha sikindirik olan durumdur.. okul çoktan başlamış 1 - 2 ay gecikmeli girersiniz.. herkes kaynaşmıştır. siz ehe mehe diye bir süre ortalıkta takılırsınız.
(bkz: evet)

(bkz: biz şimdi neyiz) *
heyecanlıydım, sevmiştim, mutluydum. beşiktaştaki kampüs beni kendine bağlamıştı. oraların efendisi olacaktım. ilk günler okulu uzatacaksın zar-zor bitireceksin diyenlere götümle gülerdim. ama şimdi onlar bana gülüyor. *
koyde ki ilkokuldan bozma bi lisede okuduktan sonra istanbul'un elit semtlerinden birinde superlux bi uzayussunde okumaya basladim.
buna ragmen ilk hissettigim sadece 'dersane gibi burasi olm.' olsu. yabancilik cekmedim. herkes sivil dersler dersanedeki gibiydi.** arkadas bulma sikintisida cekmedim
zaten cogu kisi tekti ve birileriyle arkadas olmaya calisiyordu.
iki üniversitedede aynı duyguları yaşadım. herkes bana bakıyor sanmış idim, gün geçtikte anladım ki kimse bana bakmıyor. sonra köşeye çekildim ve dedim ki; hani üniversite'de kızlar teklif ediyordu lan?!
istisnalar olabilir ama benim için bu muydu lan üniversite dedirten duygudur.
(bkz: lisenin ilk günü hissedilen duygular)
Karın ağrısı.
acaba kizlar ne zaman teklif edecek?
heyecan ve korku vardır.
üniversitenin ilk gününden önce üniversite yurdundaki ilk gece yaşadığın duygu daha mühimdir bence.yıllarca ailenin koruyucu ve güvenli limanındayken birden aynı odada 8 kişinin kaldığı 900 kişilik bir binada yaşaman gerçeğiyle yüzyüze kalırsın.
tabiki o ilk gün kendine ait tek alanın yatağın olduğunu,banyo için sıra beklemen gerektiğini,sıcak su var mı diye sorup soruşturman gerektiğini,etüt odasında masa kapmak diye bir kavram olduğunu,kahvaltı fişi-yemek fişi vb kelimelerin 4 yıl boyunca hayatında olacağını bilmezsin.
ilk kez,tanışalı 1 gün olmuş insanlarla beraber uyuacağını bilmek insanda garip bir korku yaratır.üst sınıfların ortama alışık halleri seni şaşırtır,ben de böyle benimseyecek miyim acaba,diyerek kendine sorarsın.
ertesi günün ise şöyle bir kolaylığı vardır: 1 gece evvelinden yurtta bir sınıf arkadaşınla tanışmışsan okula onunla gidersin.ilk gün daha kolay geçer.