bugün

türkiye'de gözlemlenen durumdur. Üniversite mezunu firma sahibi sayısı oldukça düşüktür.
lise ve altı mezunların daha gözükara ve hesapsız olduğunu anladığımız durumdur.
riskten korkan kesimin, garanti paraya tav olmasındandır.
imkanları dahilinde elinde 20 bin lira nakti olan bir üniversite mezunu, bu parayı kullanıp fazlalaştırmak yerine garanti para kazanabileceği ve zamanla bu 20 lirayı bir ev alabileceği miktara çıkartmaya uğraşır.
lise ve dengi okullardan mezun olmuş. zamanında birilerinin yanında çalışmış, piyasayı iyi analiz etmiş biri için o 20 bin lira büyük nimettir. denemekten korkmaz.
bu sebepledir ki üniversite mezunu olmayan girişimcilerin fazlalığı gözlenir.
bursada bu oran dahada azdır. büyük şirketlere baktığımızda çoğu meslek lisesi mezunudur.
sebebi; üniversite mezunları akademik eğitimlerini görürken lise ve altı mezunlarının ticaretle ve bir zaanatla daha fazla haşır neşir olması ve henüz evlenmemişken erken tecrübenin getirdiği avantajla bilumum işlere ve fırsatlara daha erken girişmesi olan durum.
anasını satayım bir kobi için bile küçük ve orta ölçekli işletmelerde yatırım ve proje değerlendirmesi adlı dersi almışız. bizi bu kadar korkutmuşlarken nasıl gidip de bi tükan açayım. yok fizibilite etüdü yok bilmem ne diyerek üniversite de gözlerinin korkamasındandır sebebi.
eleman arayan işletmelerin üniversite mezunlarını tercih etmesinden de kaynaklanan bir durumdur. bir de iş yaşamına geç atılmanın verdiği bir çekingenliği de akla getirir. aşılacaktır, aşılmalıdır. ilgili olarak şu da vardır;
(bkz: müşterilerin eğitimli patron yerine piç tercihi)
(bkz: girişimcilik ve proje yönetim asistanlığı bölümü)
üniversitelerin, teorik eğitimle sınırlı kalmasının büyük rolü olsa gerektir. ezberci zihniyet.
aynı zamanda üniversite okuyan gençlerin çoğundaki, sırtını devlete yaslama mantığı, buna neden olsa gerek.
cesaret, tecrübe ve pratik eksikliğinden kaynaklanan durumdur.
genellikle aile/sülale geleneği işini devam ettiren girişimciler nedeniyle oluşan durum.lisede mutlaka karşılaşılan bir durumdur, zira öss ile ilgili bir konu açılır açılmaz geleceğin girişimcisi koltuklarını kabartmış bir şekilde nasıl olsa babasının inşaat şirketi olduğundan üniversiteyi kazanamazsa işinin hazır olduğundan bahsedip durur.böylelikle küçük yaşlardan beri dolaylı yoldan ilgili olduğu mesleği kesintisiz olarak sürdürme fırsatını yakalamış olur, mezuna göre mesleğin tecrübesi ve piyasanın kendi hemşehrilerinin elinde olmasıyla özellikle kendi ülkemizde bir adım daha avantajlı olarak mesleki hayatını sürdürür.
üniversite mezunu kişi daha çok kariyer ve ünvan peşindedir. bu yüzden iyi bir sektörde bunlara kavuşabileceğini bilir. diğer kesim ise zaten okumamıştır, yapacağı tek şey ticarete atılmaktır. birde parayı bulursaki işte o zaman, senin benim gibi okumuş, bir yerlere gelmiş, saygıyı hak eden insanlara uşak muamelesi yaparki bu da en kötüsüdür.
gerekli eğitim verilemediğinden olsa gerek.
üniversitelinin aldığı akademik eğitim sayesinden profesyonel manager olur ve aldığı kararları bu aldığı akademik sürecinden öğrendikleriyle harmanlar. bunun yüzünden diyelim vereceği karardan doğabilecek zararları öngörebilir, tahminde bulunabilir. yani etrafında ki tonlarca parametreyi değerlendirir bir karar vermek için. bundan dolayı akademik eğitim alan insanlar yüksek ihtimal parayı yatıran değil parayı yöneten olur.
üniversiteliye girenlerin çok olmasındandır.
bunu üniversiteli diye sınırlandırmak yanlıştır. bu zaaf ülkeye genel bir şekilde yayılmıştır. türkiye de girişimciliğin sınırlı olması, mevcut ekonomik istikrarsızlıktan doğan güvensizlik ortamından kaynaklıdır, insanlarımız bilmelidir ki;büyük başarılar büyük risklerle gelir, acı çekmeden başarı kazanılmaz...
bahar şenliklerinde sayıları artsada diğer zamanlarda parasızlık, pulsuzluk yüzünden girişilememe durumudur.
bu ülkenin yapısından kaynaklanan bir durumdur.üniversite bitirmeyen bir şahsın hayatını refah seviyesinde sürdürebilecek bir iş bulması neredeyse imkansızdır.bu sebepledir ki hayatta bir yere gelmek isteyen fakat tahsili olmayan bünyeler ticarete yönelir.üniversite mezunu ise çalışarak ve risk almadan iyi bir duruma geleceğinin bilincindedir.en azından kesin olmasa bile böyle bir ihtimal mevcuttur.dolayısıyla risk taşıyan ticarete yönelmekten kaçınırlar.durum böyledir.fakat bu doğru mudur?o ayrı bir tartışma konusu içermektedir.
çünkü üniversite mezunu yıllarca okuduğundan eğer ailedende yoksa bir birikime sahip değildir. onun sahip olduğu şey beşeri sermayedir; ama iş hatıyla erken tanışan kişilerin sahip olduğu şey tecrübe ve birikmiş sermayedir. uzun vadede iyi bir alt yapısı olan eğitimli kesim daha kazançlıdır.
cesaret ya da eğitimle alakası olmayan durum.

bu ülkede bir girişim yapmak istiyorsan cebinde belli miktar paran olması gerekiyor. eğer belli miktar paran yoksa 3 seçeneğin var:

1. bankadan kredi çekmek: bankadan yatırım kredisi çekmek için senden belli bir gelirin olmasını isterler. eğer üniversiteli genç, doğal olarak, bir işe sahip değilse ve bir işe sahip olabilmek için bu parayı çekmek istiyorsa banka kredisini alması mümkün değildir.

2. kurumlardan kredi istemek: bu da olanaksızdır. sana 10bin lira kredi verebileceklerini söylerler. ancak bu kredinin verilebilmesi için senin yapımı zaten 10bin lira tutan bir proje çalışması yapmanı isterler. bu da pek kârlı değildir anlayacağınız üzere.

3. üniversiteden mezun olduktan sonra bir işe girerek para biriktirmek: bu da olanaksızdır. çünkü eğer bir işe giriyorsan ve atıyorum 2000 lira maaş almaya başladıysan, bil ki bu 2000 liradan 50 lira bile artıramazsın. çünkü artan gelir düzeyiyle paralel olarak harcamalarının da artması gerekiyor. örneğin; 10bin lira kazanan bir genel müdür 300 liralık takım elbise giyemez, 2. el dandik bir araca binemez, 2 oda bi salon, çarpık bi mahalledeki evde yaşayamaz. dolayısıyla para biriktirme işi de hayaldir.

bu yüzden, üniversite mezunlarının bir girişimde bulunabilmeleri için babalarından para kalmış olması gerekir. aksi takdirde girişim yapmaları mümkün değildir.

mezun olmayanlar nasıl girişim yapıyor? çünkü onlar, üniversitelilerin 6 senesini geçirdiği okul süresi boyunca zaten bir yerde çalışıp bazı şeylere sahip olmaya başlamışlardı.
doğru düzgün sanayici görmeden mahalle esnafına göre yorum yapanların öngörüsüdür. bir ticaret sanayi odasına gidip istatistik istemek, bir ihracatçılar birliğinden değerlendirme belgesi almak zor değildir oysa. böylece özellikle ihracata yönelik çalışan sanayicilerin çoğunun işletme ve mühendislik kökenli olduğu görülecektir. yüksek lisanslı olanların sayısı da az değildir...
üniversiteli ne ile girişecektir, üniversiteliye 350 ytl ile iş teklif edilen ülkede, harç parasını ödeyebilmek için fast food lokantasında yarım zamanlı çalışan üniversiteli hangi sermaye ile girişecektir, hangi sermaye ve hangi güç ile piyasa' nın karanlık sokaklarına girecektir. yoksa bir elma alıp satıp sonra iki elma sonra üç elma şeklinde mi büyük bir holding sahibi olacaktır. bazı insanlarımız çok film seyrediyor.
sorun girişimci ruhun az olması değil,o ruhu köreltenlerin çok olmasıdır.
devletin girişimci destelerinin ve kosgebin ilgili destek e eğitimleriin üniversite mezunlarına yönelik olduğu düşünülürse, grişimciler aasında daha fazla üniversite mezunu olduğu görülebilir. öte yandan ithalat yapıp, son ürün getirip perakende satış yapanların çoğunun üniversite mezunu olmadığı da bir gerçektir.
(bkz: sirkeci)
güncel Önemli Başlıklar