üniversitelerin eğitim yuvası olmadığı gerçeği

(bkz: günah yuvası)

eğer sabahattin zaim üniversitesinden bahsediyorsanız evet.
Lakin
boğaziçi
Gs
odtü
yıldız
itü'den
bahsediyorsanız yanılıyorsunuz bayım.

evet, orası sapkınlar, sapıklar ve geri zekalılarla doludur.

(bkz: islami bisiklet/#16830754)

(bkz: he yarram he)

ne yani şimdi üniversite canlı da ben mi şimdi öğrendim.
tuhafmış bak şimdi biz ilim öğrenmeye çalışırken o bize zorla ahlaksızlık öğretiyormuş.
bak sen alttan alttan yaptıklarını vay sinsi seni.
halbuki annesinin koynundan yeni çıkmış günahsız çocukların ne suçu var değil mi?
isteyen istediğini her çöplükte yapar, yerle kısıtlamak ancak pislik atmak isteyenlerin işidir.

üniversitelerin çoğunun eğitim yuvası olmadığı gerçeği şeklinde değiştirilmesi daha mantıklıdır.

doğrudur. çünkü üniversiteler eğitim kurumu değil öğretim kurumudur. eşek kadar insanların neyini eğiteceksiniz. hatta bahsedilirken de örgün öğretim şeklinde kelam edilir.

doğrudur ya da yanlıştır en önemlisi yorumdur.

ha beğenmiyorsan eleştir ama oradaki herkesi de yiyişen, yere çöp atan, kulağına küpe takan ki karşı değilim ama takmam, rock müzik dinleyen insanlar sanma değil çünkü. ben kütüphanede vakit geçiriyorum herkes öyle değil ha öyleyse de sana zararı olmadıkça karışma.

not: bana göre yanlış yorum.

sen canın çıka çıka okursun, 1 dakikan boş geçmez, seni okutan anneye babaya yardım etmek için okulu bile bırakmayı düşünürsün, ama yavşağın biri çıkar soytarılık yapmak için sana, senin gibilere bok atar.

yetmediği gibi bunların ağababaları bir de ülkeyi yönetir.

sen de sigortalı bir iş bulabilmek için devamlı okursun, okursun, okursun.

bizim memleketin adaleti bu.

senin emeğin, ailenin emeği, hayat boyu mücadele... al işte geldiği nokta.

hırsızları sırtında taşı, gençliğine günahkar de.

ondan sonra da ''halkı niye küçümsüyorsunuz?''. halkı küçümsemiyoruz, halk gözümüzde kendini küçültüyor.

bir üniversitenin vizyonu ne olmalıdır? bu soru, cevap aratmaya yönelik bir soru olmaktan ziyade, varacağımız sonuçlar normatif değerler taşıyan çözümlemelerden oluşacaktır. şu ana kadar bu sorun hakkında birçok çözümlemeye varılmış ancak hiçbiri konuya ortega gasset gibi yaklaşamamıştır. gasset, üniversitenin misyonu adlı kitabında özgün ve sıradışı yaklaşımlarda bulunmuştur. konuya basmakalıp şekilde yaklaşmak bize fayda sağlamayacaktır. bu konu üzerine araştırmak isteyenlere bu kitap* salık olarak verilebilir. kısaca söylemek gerekirse; üniversite sorgulayabilen insanlar olmayı sorgulayarak öğretir. aslında tam olarak bunu da öğretmez, sadece yol gösterir ve kişi kendisi keşfeder. gassetin bir kitapta geçen sözlerine yer verecek olursak üniversitenin misyonuna ilişkin belki birtakım ipuçları elde ederiz;

"eğer yapılabilseydi, ki tabii yapılamaz, bir toplumun içinde, örneğin koskoca ulusumuzda, acaba kaç kişi iki kere iki nasıl dört eder ya da güneş yarın doğacak mı diye kafa yormuştur, şöyle durup düşünmüştür yani, bunu bir istatistikle saptayabilsek ilginç olurdu. buradan da ortaya çıkan sonuç fikirlerimizin pek büyük çoğunluğunun, fikir olmalarına ve bizi kanı gibi etkilemelerine karşın, hiç de akıl ürünü olmadıkları, göreneklerden ibaret olduklarıdır; mekanik ve anlaşılmazdırlar ve bize baskı yoluyla benimsetilmişlerdir."

" ... eğer bir halkın bu korkunç çağı sağ salim atlatabilmesi isteniyorsa, alınacak önlemlerden biri, karınca kararınca, ama vazgeçilmez bir tanesi şu: o halkın içinde yeterli sayıda kişinin, tüm o fikirlerin -adlarına öyle diyelim bari- üstünde konuşulan, tartışılan, uğrunda savaşılan ve insan boğazlanan tüm o fikirlerin ipe sapa gelmez ve son derece havada kalan şeyler olduğunu anlamasını sağlamaktır."

asıl bilgilerin mezun olduktan sonra kavrandığını düşünürsek doğru bir önerme. üniversitede sadece teorik birkaç bilgi -unutulmak üzere- öğretilir. uygulama derslerinde yapılan şeyler ancak birkaç bilginin hafızaya kazınmasına neden olur. asıl eğitim mezun olduktan sonra başlar.

en güzel eğitim günahlarla yaşamayı öğrenmektir. ne kadar çok günah o kadar çok arınmışlıktır. iyi ki varsın üniversite arındırdın bizi.

boğaziçini görmemiş kişilerce yapılan önermedir.