bugün

(bkz: intern)
üniversite okumak güzeldir.hiç bitmesin..
karmaşık duyguları aynı anda yaşamaktır. bir yanda alıştığın hayattan kopacak olmanın hüznü, diğer yandan hayata atılma isteği. mezun olunduğunda hayıflanmamak için bu son yıl iyi değerlendirilmelidir, hayata atılma süreci öğrencilik gibi zevkli değildir ne yazık ki.
üniversite öğrencisi olduğunu pek anlamadığın ya da üniversitenin tadını pek çıkaramadığın senedir. derslere sınavlara çalış, kpssye çalış, kursa git, ales üds kpds kpss derken ne ara bitip gittiği hiç anlaşılmaz. ne zaman ki harç yatırma günü gelir işte o vakit anlarsın artık öğrenci olmadığını. otobüste öğrenci derken bir garip hissedersin kendini.. arkadaşların artık memleketten gelip neler yaşadıklarını anlatamazlar size ankara'nın ne kadar sıkıcı olduğunu sormazlar. hocaların yoktur artık. kısacası ortada kalmışlığın, boşluğun bir adım öncesidir son sınıf öğrencisi olmak...
hergünü pazartesi sendromu gibi yaşar. seneye okul bitecek, memlekete dönülünce sudan çıkmış balığa dönülecek, muhabbetler sanallaşacak, sen okudun da ne oldun şimdi gibi saçma sapan sorulara muhatap kalınacak, iş aranacak bulunamayacak, gazete ilanlarından medet umulacak, askere gidilecek gibi sorunlar basar adama...
(bkz: işsiz)
yumurtanın kapıyı tokmakladığı yıldır. 4 yıllık üniversite hayatının tüm derslerini tek senede alıyormuş gibi çalışılır. sonucunda rekor kırma girişimlerinde bulunanlar da oluyor. ders geçmek için son sene verilen imkanlar dahilinde yıl içi sınavlarından yaz okuluna bitirme sınavlarında tek ders sınavlarına kadar sürü ile sınava girilir. ve son sınıftaki öğrenci 2 bazen 3 yılda geçtiği toplam dersi 4. sınıfta geçmiş oluyor. fakat bu geçişler pamuk ipliğine bağlı ise küçük teferruatlarla kalmak da mümkü.
son sene hesap kitap işinin de en çok yapıldığı senedir. hayatında öğrendiği tüm matematiksel bilgileri kredi hesabında kullanılır. izlenen strateji de oldukça önemlidir. hangi ders hangi zamanda hangi hocadan ne şekilde geçmeli olduğunu iyi ayarlamak gerekir.

gerekeni yapıp atarsanız hafızaya kalmazsınız inş.
(bkz: senior)
sizinle aynı yaşta olduğu halde hazırlık okudukları için sizden 1 yıl sonra mezun olacak arkadaşların hayatınıza dair planlarınızı sorarak kafanızın etini yemelerine neden olan durumdur. siz son senede altta ders bırakmadan mezun olayım çabasındasınızdır, daha gelecek dönem bile ne olacağı belli değildir; ancak onlar sizin için 10 yıllık kalkınma planı yapar.
üzücüdür.
her şey mi kıymete biner son yılda. hergün geçilen yol, otobüsler, sınıf, özellikle ev, koltuklar, mutfak, tencere hatta kitaplar. çünkü hepsi sadece sizindir. ve bir daha belki de asla gece yarısı kokoreç yemeğe gidilmeyecektir 15 kişi beraber. ya da sanayinin içinden gece gece geçilmeyecektir sinemaya gitmek için. tam yatmaya hazırlanırken dedikoduya başlanıp sabahlama imkanı olmayacaktır kız kıza.
hadi bunların hepsini yeniden yaptın diyelim; asla aynı tadı vermeyecektir. bir daha asla sadece "öğrenci" demeyecektir kimse size. *
seneye ayrıntılı bir entry gireceğim konu.
(bkz: beyler adam son sınıf)
olmak istemediğim durum.ama bir sene kaldı tehlikenin farkında mısınız cümlesinin de anlam kazandığı andır benim için.
bitirme tezi'ni nasıl halledeceğinizi kara kara düşündüğünüz üniversite hayatınızın son senesidir.
şöyle düşünürler;

eğer bir ders kalırsa;

*.iki tuttuk.

sonra daha da düşününce;

*ama bitirince de .iki tutacaz zaten,

diyen ve bu zincirleme mantıkla son nokta olarak

*aman koy rahman gitsin,

mantığıyla biraz teselli bulmaya çalışan topluluktur.
eğer yoğun bir bölümde okuyorsanız, hayatınız boyunca yapmak istediğiniz bütün sosyal aktiviteleri yapın. böylece gözünüz arkada bitirmezsiniz okulu. hayatın bütün zevklerini tadarsınız (hepsini değil inşallah, durduk yere göte gelmeyelim).
Hayatın en boktan dönemi v.1 bitmek üzeredir, hayatın en boktan dönemi v.2 beta nın hazırlıkları yapılmaktadır.
Kaygıların başladığı,çanların büyümek için çaldığı senedir.Arkadaşlardan ayrılmak,özgürlüğün bitişi de cabasıdır.
ilk 3 yıl boyunca "4. sınıf olalım, yata yata geçeriz" düşüncesinin ne kadar anlamsız olduğunu anladığınız yıldır son sınıf. son sınıf öğrencisinin derdi başından aşkındır.

bir yandan meslek seçmeli,
bir yandan reaktör tasarımı,
bir yandan distilasyon absorpsiyon ekstraksiyon,
bir yandan her hafta 2 sınava, bir de deney raporuna tabi tutulduğunuz lab. dersi,
diğer yanlardan da kolay dedikleri, ama aslında o kadar da kolay olmayan halkla ilişkiler ve bilim tarihi dersleri.* * * *
her daim kafasının bir tarafında "mezun olunca ne yapacağım ben" sorusunu taşımaktır son sınıf öğrencisi olmak. gerçekten ne yapılacaktır?

-yüksek lisans
-öyp
-yüksek lisanstan sonra doktora
-yüksek lisanssız doktora
-akademik kariyer
-özel sektör
-yurt dışında master
-askerlik
-vs. vs.

bunlar bu seçeneklerden sadece bir kaçı. örneğin ben, çift anadalım olan makine mühendisliğine devam mı etmeliyim, yoksa öyp'ye mi başvurmalıyım bilmiyorum. arkadaş ortamının da gidecek olması cabası.

işin özeti, kötüdür son sınıf öğrencisi olmak. mümkünse ne üniversite okunmalıdır, ne de son sınıf öğrencisi olunmalıdır.
(bkz: sözlük yazarlarının hayalleri)
ve öss den sonra birkez daha "hayatının geri kalanını belirlicek kararlar" verme zamanı gelmiştir son sınıf olunmuştur. yüksek lisans mı yoksa çalışmak mı ikilemi içinde koca bir sene boyunca gidip gelirsin ki ben daha henüz yarım dönemini tamamladım. hala karar vermiş değilim. bir kısım danıştığınız büyükleriniz size tecrübe her zaman daha iyidir derken, diğer kısmıda yüksek şart artık herkes üniversite mezunu demektedir. bakalım seneye bugünlerde nerde napıyor olucam gerçekten merak içindeyim. ama staj yapmış biri olarak gördüm ki çalışmak dünyanın en iğrenç şeyi. en güzeli yüksek müksek bişeyler daha yapmak, alese kasmak.
her şeyden önemlisi öğrenci yıllarını çok özleyecek olmak akla gelir,lise de bitti üniversite hazırlık da bitti ee üniversite de bitiyor eğer yüksek lisans yapmayacaksan öğrenci yılların bitiyor ve yeni hayata sudan çıkmış balık gibi olup
ne yapacağını bilmeden dolaşma ihtimalin yüksek olduğu bir dönemde keşke okul olsa da derse gitsek dedirten durumdur.
(bkz: oğlum hatırlatmayın lan)
karayı görmesine ramak kalan denizci.
lokasyonunu almış gelmekte olan şemsiyeyi çıplak gözle görebilme durumudur.
*