bugün

bizatihi olarak birkaç senedir yaşadığım sorundur efendim. şöyle ki; üniversiteyi ilk kazandığım anda çevreden, abilerimizden vesaire duyduğum tek şey 'bak olm ilk sene ortama akacan, sakın sevgili yapma, ortamdan geri kalırsın.' lafıydı. o zaman henüz toyduk, abilerimizin lafından çıkmayan 'onlar dediyse doğrudur.' düsturunu benimseyen biriydik.

neyse konudan uzaklaşmadan devam edelim. aldığım nasihatler bu yönde olmasına rağmen nefsime sahip çıkamayıp -önceden dersaneden arkadaşım olan- bir hanım kızımızla birliktelik yaşamaya başladım. her şey ne kadar da güzeldi. otlar, böcükler filan... hem ortam sorunu da olmuyor, sevgilim arkadaşlarımla geçirdiğim vakitlere sınır koymuyordu.

böyle havalanıp da 'heheeeyyy üniversiteliyim, sevgilim var, ortamın amına koyuyorum.' triplerine girdiğim anda kaderin sillesi geldi, yanağımı fena morarttı.

kış aylarından aralık'ta ilişkimin temelleri çatırdıyor ve ortamımda da gruplaşmalar yaşanıyordu. ve en nihayetinde ilk dönemin bitmeye yüz tuttuğu ocak ayında zaten ikiye ayrılmış grubun bende kalan tarafına 'siktir' çekmemle elimde sadece dünya tatlısı sevdiceğim kalıyordu.

onunla da ite kaka fazla sürmedi ve günlerden bir gün 'arpan fazla geldi.' sözüyle ayrıldım. başlarda gururluydum. iç sesimle kendi aramda şu tür diyaloglar yaşanıyordu:

ben: o laf da iyi gitti oraya haa.
içses: harbi lan iyi kodun lafı, ağlıyodur şimdi.
ben: yazık lan ama o kadar gün gördük beraber.
içses: hadi lan ne yazığı iliğini sömürdü müstehak ona.
ben: deme lan öyle nihayetinde helalimdi. *

bu lanet olasıca gurur fazla sürmedi tabi ki. 2 gün sonra yalvar yakar, salya sümük gittim kapısına. özürler diledim, hediyeler aldım. ama yok, ı,ıhh nasıl kırdıysam defalarca aramalarıma yanıt vermiyordu. aramamdan bıkıp telefonunu kapatsa gene iyi de ulan 30 kere arayıp sonuna kadar çaldırıyordum karşıdan hiç bir cevap gelmiyordu. ne iptal etme var, ne açıp 'arama bda' demek var. telefon öylece çalıyor, ben sinirden mobil telefonlar harcıyordum*
bu kez içsesimle kendi aramda şu tarz diyaloglar yaşanıyordu:

içses: hep senin yüzünden amq hep senin yüzünden tutamadın çeneni.
ben: allah belamı versin hay ağzım kırılsaydı da demeseydim o lafı.
içses: beynine kerkinem senin, gül gibi kızı kaçırdın ara özür dile bişi yap affettir.
ben: affettirmem lazım kendimi napsam naapsamm...

2. sınıfa geçerken zaman biraz işe yaramış gibiydi sanki. artık yeni heyecanlar arıyordum. en azından başka bir ilişkiyi kabullenebilecek kıvama gelmiştim. ve fakat o da ne? anasını satıyım bütün güzel kızlar saplı. burda güzelden kasıt benim aradığım tiptekiler.* * * *

geriye hep eciş bücüş tipler kalmış. afedersin sözlük, akşam 6'dan sonra pazara gitmiş gibi oldum. * içim bi ezildi bi ezildi sorma. neyse dedim bunun da bi çaresi var. yeni gelen 1. sınıflardan bakarız, altyapıdan hatun kaldırırız dedim.* o da olmadı sözlük. çünkü niye* ordaki kızlar da pek ürkek, ne emmeye geliyorlar ne gömmeye.

velhasılı kelam* teee o zamanlardan kalma psikolojik bozukluğu hala üzerimden atabilmiş değilim sevgili sözlük. facebook'ta 'sağ eli' diye fake hesap açıp, relation statu yü ''sarpes sağ eli ile ilişki yaşıyor.''a getirmeye kadar geldi durum. ağlıyorum sözlük, çaresizim sözlük.*
sorun haline gelip gelmemesi sevgililerin elinde olan durumdur. eğer söz konusu birliktelik, çifti sürekli takıldıkları ortamdan uzaklaştırıyor ve ortamdan kopmalarına neden oluyorsa sorun haline gelmiştir. ancak birliktelik fazla abartılmadan, kişiler ilişkilerine kendilerini ortamdan uzaklaştırmadan devam ederlerse ortam içinde çift olarak bulunabilir ve ayrı bir renk katabilirler.*
hele sevdiceğinle aynı sınıftaysan bu durum daha kötü bir hal alır, derslerde onla oturursun heryere onunla gitmek zorundadındır gün gelir ilişki bitincede hem sevgilisiz hem ortamsız bahtsız bedevi gibi kala kalırsın.
kızların çoğu oraya sözlü ve nişanlı olarak ortada gereksiz gereksiz dolaşırlar. sinir bozucu boktan bir durumdur.
o yaşlarda ve okul ortamından dolayı herkesin bi sevgilisi olmalıymış gibi gelen durumdur. herkes ya sevgilisinden bahseder ya da biriyle gorunce sevgililer mi denir. ortam desen gruplaşma vardır. farklı bölümlerden pek arkadaş olmaz. aslında gerçek arkadaşlık değil de daha çok mecburi arkadaşlıklar vardır universitede.
bize "sevgili yapma ortamdan uzak kalırsın" diyen o abilerimiz zamanında şunuda söylemişti;

(bkz: üniversiteye bir kapak at sonra rahatsın)

sanırım o abiler hayatımızı s.ken bir neslin çocukları olarak yaşam künyemize acı acı adlarını yazdıracak. şahsım adına konuşmam gerekirse o abileri dinlemeyip hayatı geldiği gibi yaşamayı seçtim ve sevgililere güvenilmemesi gerektiğini öğrendim. ama gel gör ki her dakika erkek muhabbetide sarmıyor, ha birde malum kendi kafana göre ta.ak bir kız arkadaş* bulmakta zor. o yüzden iki ucu boklu değnek stilinde her şeyden şüphe ederek, hiç birşeyin bokunu çıkartmadan yaşamak en iyisi. hem üniversite döneminde, hem de normal yaşantıda.
üniversite demek sevgili demek ortam demek düsturundan yola çıkılarak eline mahkum üniversite ergenlerinin geleneksel sorunudur.