bugün

sevinsek mi üzülsek mi bilemediğimiz haberdir. bir yandan güzel olmuş bir yandan "mezun olanlar iş buldu ya yenileri daha da çok olsun." diye ağladığımız bir gerçektir.

--spoiler--
YÖK Genel Kurulu, devlet üniversitelerinin kontenjanlarını yüzde 15 artırarak 534 bine, vakıf üniversitelerinin kontenjanlarını yüzde 20 artırarak 84 bine çıkardı. YÖK, ayrıca Marmara Üniversitesi'nin bölünme talebini de onayladı. Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın başkanlığında YÖK'te gerçekleştirilen YÖK Genel Kurulu toplantısında önemli kararlar alındı.
--spoiler--

ben isterdim ki mevcut üniversitelerde öncelikle iyileştirmeler yapılsın sonra öğrenci sayısını çoğaltsınlar. özellikle devlet üniversitelerinde okuyan ve okumuş insanlar ne demek istediğimi eminim çok iyi anlıyacaklardır.
şu an devlet üniversitelerine yeterli ödenek ayrılamazken, okulların ve öğrencilerin ihtiyaçları tam anlamıyla karşılanamazken alınması gayet saçma olan karardır.
bir çeşit göz boyamadır bu. sınava girecek arkadaşlar için "oh girme şansımız artıyor" dedirtir, insanları sevindirir. ama o arkadaşlar 40 kişilik sınıflara 70-80 kişiyle girince anlayacaklar bu uygulamanın ne denli saçma olduğunu.
yök bu kararıyla, "nasılsa mezun olunca işsiz olacaksınız, bari diplomalı işsiz olsun bütün vatandaşlarımız" demeye getirdi heralde. ağza bir parmak bal çalmak gibi bir şey.
hem üniversitelerin kalitesini düşürüyorsun, hem de mezun edip işsiz bırakıyorsun. hayır geçen sene de arttı bu kontenjanlar, ee? her sene her sene biraz abartı olmuyor mu sanki yökçü amca? geçen sene rektörler, dekanlar, profesörler boşa mı konuştu uygulama çok sağlıklı değil diye? nedir kafana girmeyen? önce bir var olan üniversitelerdeki kaliteyi arttıraydın daha iyi olmaz mıydı?
artık hepimiz üniversite mezunu olacağız. iş mi? eğitim mi? öğretim mi? gelişme mi? kalkınma mı? yok anam, biz malız, bizden bi halt da olmaz.
süper bi'şi öyle sevindim ki herkesi öpebilirim.
kadro bekleyen akademisyen adayları için işlerin açılacağının müjdesi. liseyi bitirenler için yalancı bahar yaşanması ihtimalinin bir miktar artması durumu.
eğitim kalitesi arttırılmadan, geleceğine dair kafasında bir sürü soru işareti taşıyan öğrencileri bu soru işaretlerini temizlemeden hadi hoooop şeklinde üniversiteye yollayan zihniyetin kararıdır. adama sorarlar kaç kişi mezun olduğunda iş buluyor, kaç kişi hakkıyla mesleğini öğreniyor? aklı karışık, okulu bi şekilde bitirmiş ama kafası bomboş insanlar ne yapacak okulu bitirince? bu insanlar iş hayatında başladığında bi şekilde o zaman ne olacak? onlardan nasıl verim bekleyeceksiniz?
birçok összedeye umut olmuş haber.
dolmabahçe sarayı ankara'da mı? diye soran istanbullu eski oda arkadaşım gibilerin kolayca üniversiteli olmasını sağlayan uygulamadır.
henüz üni.ye kapak atmamış bünyeler için sevindirici bir haber gibi gözükebilir ancak o kadar sevinmeyiz.mezun oluyorsunuz da noluyor,koca bir hiç.
üniversiteye hazırlanan bir son sınıf öğrencisi olarak sevindiğim haberdir. evet, biliyorum bu daha fazla diplomalı işsiz demek ama ben hele bir gireyim de üniversiteye işi sonra düşünürüm aga. şu an hiç "beheyt nasıl kalkınacağız, işsiz kaldık ey halkım" havalarına girecek zamanda değilim. ha, bak mezun olayım ben de aynen böyle olacağım işte. ama şu an sırası değil.
ülkemizin içler acısı hali daha. arttırılan kontenjan ilçelere yapılan yüksek okullardır. bu ilçelerde kimler var peki? kimler iş yapar elbette esnaflar. bence çok güzel bir siyaset bu. aklı olan bu ülkede okumaz. beyin göçüymüş de şuymuş da buymuş da. ulan ülkenin hali ortada. bi taraf biz barış istiyoruz diyor neyin barışı bu? halkların kendi içinde zaten sorunu yok. sizlerin yüzünden olmuyor mu bu olaylar he? bi taraf bunların isteklerini kendi çıkarlarında çevirip ve ısıtıp insanın önüne sürüyor. bir başka tarafta bunların yapamadıkları şeylere muhalefet oluyor. vatandaşın yemeği ortada bu yemeğin içinde kimlerin eli yok ki?
sizler uyuyun daha çok uyursunuz.
istihdam edemeyeceği öğrenciyi okutacak ülkemin yaptığı eylem. bu eylemin sonunda insana kafayı yedirtiyorlar önce eğitim verip sonra hadi okul bitti çocuğum evine git otur diyerek.
ne yazıkki belki de ülkenin dengesizliğinin en belirgin örneği...
sen devlet olarak milyonlarca mezununa iş imkanı vereme, açıkta bırak, kapı kapı dolandır oldu ki iş imkanı verdin verdiğin o imkanın da çoğu zaman hayrı dahi olmasın ama sen üniversitene vatandaşını al alabildiğince. iyi mi? iyi. güzel... öss ye hazırklanan için umut kaynağı... ama unutulmamalı ki kazığın ucu sivridir. ilk girdiğinde sezdirmez kendini... peki sonrasında ne hayrı olacak? ne kazandıracak insanlara? sadece üzerinde diploma yazan bir kağıt parçası ki onun da mezun olduktan sonra bi sikime yaramadığı çoğu kişi için günümüz koşullarında ne yazıkki aşikar.
iyilik mi yaptığını sanıyorsunuz yani? aslında çok büyük kötülük yapılıyor. he hiç mi iyi yanı yok? tek iyi yanı; birkaç sene içinde kendini geliştirmeyi başaran -ki ona da rastlamak kimi üniversitelerde imkansız. içinde bulunduğumuz ortamı az çok biliyoruz- nesiller yetiştirmek. o da azmedip, başarabilen için geçerli. herkes de yapmıyor onu.
en basitinden kpss kapılarında mezunlar sürünsün, senelerce atanma sırası beklesin, senelerce okut, bünyende barındır, sonra önlerine lanet sınav bir sınav koy ama sen gene de kontenjanını çoğalt, üniversitene öğrenci al, mezun ama aylak elemanlar yetiştir... gece gündüz atanacağım diye çalışan eşek başı çok nasıl olsa... bile bile lades deyip kontenjanı çoğalt gene de almaya devam et...

(bkz: dinden imandan çıkmak)
gün gelip r.t.e "bakın sevgili düdüklediklerim göreve geldiğimizde bu kadar kişi össye giriyordu. biz bu sayıyı ne kadar aza indirdik" diyecektir. bütün çaba bunun içindir.
iki kantinimizden birinin kapatılarak derslik yapılmasına neden olan olay.
üniversiteli öğrenci sayısı artarken yurtkurun yurt sayısını artırmaması, açıkta kalacak onbinlerce öğrencini özel yutlara yöneleceği anlamına geliyor, bu yurtların çoğunun da cemaatçi yurtları olduğunu düşünürsek, öğrenciler birer mürit olarak mezun olacaktır, ak partinin isteklerinden biri de budur.
öğrencilere iş hayatında daha nerden zorluk yaşatabiliriz fikrinin eyleme geçmiş halidir. az öğrenci alan nadir devlet üniversitelerinden galatasaray üniversitesi de bu uygulamanın kurbanlarından biri ayrıca.
tek artısı; öğrenciyi dersten geçirmenin ne demek olduğunu bilmeyen bazı üniversite hocalarının;

"kontenjanlar artmış, 200 kişi derse gelmeyin, bir kısmınızı geçireceğim." demesi olsa gerek!**
üniversiteyi kazanma hadisesine verilen önemdendir.

işten haber verin hafız! ülkede herkes üniversite mezunu olsa kaç yazar? iş var mı? hadi ondan bahset biraz.
bir anfide 300 kişinin eğitim görmesi, bir sırada 4 kişinin oturması, bir derslikte 61 kişinin eğitim görmesidir.
arkayı dörtleyin denilecek olaydır. yahu bina aynı bina ama oturmaya yer yok. üniversiteyi depo mu sandınız yahu, eline geçeni at oraya.
öğrenci sayısını artırıp öğretim görevlisi yerinde sayarsa o üniversitelerden mezun olacak gençlerin başarı oranı daha da düşük olacaktır.
çok saçma bi durumdur.ilk yıl 45 al sonra 30 al sonra 60a yükselt nedir bu saçmalık ? zaten binlerce öğretmen açığı var bu insanları bu bölüme alarak hayatlarını neden karartıyorsun!
abartmıyorum bu sene de dahil son 3'ten emin olmakla birlikte hatta 4 yıl bile olabilir, her sene aralıksız ortaya sıçılan yalandır. kontenjan artıyor da ne oluyor ulan? her ile anakolu gibi üniversiteler açılıyor. tek binadan ibaret, içinde bekçisinden başka hocasını geçtim öğretim görevlisi bile olmayan güya üniversiteler. klavuzda gözüküpte daha yapımına yeni başlanmış anca temeli atılmış 40 tane fakülte bölüm var anadolu'nun çoğu yerinde. iyi gidilebilir okunabilir dediğimiz yerlerin kontenjanın felan arttığı yok, kimse birbirini kandırmasın o yüzden boşuna.
(bkz: üniversitelerin gittikçe piyasalaşması)
(bkz: gitgide büyüyor efenim durduramıyoruz)
güncel Önemli Başlıklar