bugün

din'in tanrıya inanmak ve onun isteklerini yerine getirmek ve ateizmin de tanrının varlıgına inanmamak oldugu göz önunde bulunduruldugunda ateizmin de bir din oldugu sonucunu çıkartabiliriz.buradan yola cıkarak ateistlerin yönetecegi bir ulke din ve devlet işlerini birbirinden ayırmada budistler kadar basarılı olabilir.
dinciler anasını ağlatıyor bırakalımda ne oldukları belli olan birileri yönetsin durumudur.
durup dururken ellerini kirletmeye degmeyecegi icin hic de gerekli olmayan bir tesebbustur. ustelik dinsiz devleti dinliler yonetince seyretmesi daha zevkli oluyor. cami dikmek yerine okul dikilecek, diyanete para vermek yerine bilime yatirim yapilacak, sonra en ufak firsatta sokaga dokulecekler "din elden gidiyor" diye. dokunmayin, boyle cok mutlular, aynen devam etsinler efendim.
bu önermeyi yapan kişilerin önce ateizmin ne oldugunu anlaması gerekmektedir. sözlükte de sokakta karı kız kaldırmak için ben ateistim diye gezen tiplerden olması acıdır.
saçmalıktır. ortodoks ve kaynakları kati mitlere dayanan kişilerin yönetmemesi kafidir. kişilerin öznel idealizmleri ,agnostik, deist veya heterodoks din yorumları mevcudu olması sıkıntı yaratmaz.

en taze örneği için buyrun, bilime karşı çıkmaya çalışmak, başkalarına acı çektirmek için gözlerini yummaktır.

(bkz: #7473194)
(bkz: filozof kral)
zaten onlar yönetmiyorlar mı?
oluşturulan otoriteyi din gibi ruhani bişeye bağlamak ve gücünü bundan almaya çalışmak çok saçma. kendi dininde olanı kayırıp, fakirin aklını çelmekle ülke yönetmek büyük acizlik. dolayısıyla keşke uygulanabilecek bir yöntem olsa. fakat çarpık demokrasinin yan etkilerinden en büyüğü de bu olsa gerek. kendi başımıza taç ettiğimizin arkasından ne kadar konuşsak boş...
(bkz: ülkeyi ateistler yönetse olacaklar)
(bkz: ülkeyi filozofların yönetmesinin gerekliliği)
kolpa olmadığı sürece ateistte olur, hatta çok da güzel olur..
(bkz: yonetici seciminde din kriteri)
ülkeyi yöneten kişi budistte olabilir. yanlış bir önermedir, velhasıl ülkeyi yöneten kişi o koltuğa oturduğunda koltuğunun gerektirdiği işleri yaparken benliğinden sıyrılıp kurumlaşmalı kurumunun bir organı olarak mekanik hareket etmelidir.

bunu sadece başbakan, bakan seviyesinde düşünmemek gerekli, hristiyan mahallesindeki müslüman bir bakkal domuz eti satmalı mesela. insanlar ile olan ilişkilerinde salim usta kimliği ile müslümanlığı yaşayabilir fakat bakkal kimliğine geçtiğinde omahallenin ihtiyaçları karşılanmalıdır. ha karşılamazsan ne olur, yarın öbür gün biri domuz eti satmaya başlar, salim usta kepengi indirir ve gitmek zorunda kalır.
(bkz: ülkeyi ateistler yönetse olacaklar) başlığına bakılırsa; gereklilik değil; şarttır. ulu sözlük kızıl semalarına sorsak; her şey çok güzel olacak o zaman. iyi de, laik cumhuriyetin dini olmaz ki zaten? vatikan mı burası arkadaş? tabii sözlükte; okumuş, eğitimli, bilimci, aşmış ate arkadaşlarımızın çoğunluğu olabilir. onlar, "inançlı" iktidarlardan daha iyi bir yönetim sergilenebileceğini düşünebilirler. hayatlarında ülke yönetmedikleri için, monitörlere" şu şöyle olur, o-hoo o mu, onu zaten elli kere çözeriz" gibi cümleler bezeyebilirler.

yüzde doksanı hikaye; yüzde dokuzu hayal. bakın gene yüzde bir bıraktım.
böyle bir gereklilikten söz edilemez. tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz demiş atalarımız.
(bkz: bsg)
hayatın 70 yıldan ibaret olduğunun farkında olmayan kişi söylemi.
(bkz: ateistlerin bi defolup gitmesinin gerekliliği)