bugün

söylemek istemeyen söylemez diye eklemeleri gerekir en azından.
ekonomik sosyal olarak toplumun yapısını düşünürseniz... bir de çocukların beslenme çantalarında ki yemekleri-atıştırmalıkları ile giysi, kullandığı kitap defter kalem çanta vb kalitelerine bakarsak; çoğu öğrenci ne halde olduğu malum.

tüm bunlar ışığında çocukların ruh halini de hesap ederek off the record diyebileceğimiz bir diyaloğu tüm sınıf önünde gerçekleştirmek-bir çocuğa sormak...

bunun iki nedeni olabilir. 1. neden de aptallıktır. üstelik bu öğretmen olacak kişiyi düşününce yaptığı aptallığı tanımlamaya kelimeler yetmez. moliere'in dediği gibi "bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır" gerçeğinde çocukların özel hayatı-aile hayatına giren bir konuyu grup içinde açmak aslında aptallık ötesi bir durumdur.

2. neden utanmazlıktır, çünkü; utanma duygusu olmayanlarda empati yoktur ve karşısında ki insanın (hele ki bu bir çocuk ise) onun utanacağını ruhunda kopacak fırtınayı, vereceği acıyı anlamaz-bilmez.

aylık 100 bin lira kazanan bir babanın evladı olan çocuk tüm iyi niyetiyle babasının işini makamı masumiyet içinde söylediğinde, yan sırada oturan ve babasının 10-20 bin lira arası bir kazancı olup zar zor geçinen ya da işsiz olan babası olan çocuğun sıranın kendisine gelmemesi "ne olur allah'ım, bana sormasın" diye içinden dua ettiğini bilmemeyi en hafif tabirle aptallık ve utanmazlık olarak tanımlamak lazım.

okullarda bir öğrencinin (ya da bir şirket-iş hayatında, çalışma ortamında) bir insanın dini, dili, ırkı, aidiyeti, aile yapısı, statüsü, geliri grup-sınıf içinde sorgulanamaz-soru sorulamaz.
bu kişisel/bireysel haklara uymaz ve bu konuda soru soran sorgulayan kişi statüsünü kullanır ve de cevap vermeye kişiyi zorlar-mecbur bırakırsa kişisel-bireysel haklara saldırı-taciz demektir.
Babası işsiz arkadaşlarım için hep üzülürdüm. Sorulmaması gereken sorudur.
Hayal meyal hatırladığım kadarıyla ilkokul öğretmeni olan Annem yeni bir sınıf aldığında genelde çocuklara ödev olarak herkes anne babasının adını soyadını yaşını ve işini bir kağıda yazıp zarfa koyup üstüne de ismini numarasını yazıp yarın getirsin derdi. Böylece hiçbir çocuğun diğer arkadaşları karşısında rencide olmamasını sağlardı.
Sana ne lan diyerek cevaplanması gereken saçma soru. Belki çocuğun babası yaşamıyor bile neden soruyorsun ?
benim okul müdürü diyerek cevaplamamdan sonra aaa öle mi ne kadar güzel nerde diyerek devam eden samimiyetsiz konuşmalar.
Saçma salak bir öğretmen sorusudur. Çocuğun durumunu öğrenmek istiyorsan form falan doldurt. Tek tek herkese sormanın alemi ne yani.
iyi sövülen hocadır ben her zaman babamın yaptığı işten gurur duyarım fakat herkes ben değil bir sürü beyinsiz dolu babalarının meslekleri yüzünden dalga geçecek dangalaklar dolu. Hele serbest meslek olunca dahada sıkıntı oluyor bu soruyu soran insan ya keyif alıyor ya da bunu düşenemeyecek kadar dangalak.
Serbest meslek diyorum bırakıyorum.sanane hocam babamın mesleğinden sen de mi atılıcaksın yani. Serbest dedikten sonra dolu dizgin gelen soru yağmuruna yakalanıyor insan.
Bende nikah memuru derdim hep.
Aa bizim nikahimizida baban kiydi derdi.
Sonra nereye gitti bilmiyorum.
o zaman bilgisayar falan yoktu
bu gün sorsa direk babam coni sins
her türlü mutlu eder demekten çekinmezdim.
değişik hisler verir benim için gurur kaynağıydı.

liseyi adem tolunay al nde okudum bilen bilir gayette yüksek tabanlı çocuklar gider.9.sınıftı tanışma zamanında hoca soruyordu ama sınıf hocamızdı bide elindeki kağıda sayı yazıyordu.işte soruyor doktor 1-2 kişi kaldırıyor öğretmen 3-4 kişi mühendis gene aynı akademisyen gene aynı neyse herkes kaldırdı ben kaldım hoca diğer dedi.tek başıma kaldırdım mk baya da gülmüştü gavatlar yalınlığıma.ayağa kalktım esnaf hocam dedim ve oturdum sanırım okulda benim gibi olanların sayısı bir elin parmağını geçmezdi neyse ilk sıralarda bitirdik okulu çok şükür.
vardi bizde bi tane edebiyatci.

adam evinizin sizin olup olmadigini kira olup olmadigini bile soruyordu.
babasının mesleğinden utananları ortaya çıkarır ve rahatsız eder. evet.
Öğretmenlerden nefret etmek için en geçerli nedendir.

Amına kodumun maaşlı köleleri sizi.
''bilmiyorum'' diye yanıtladığım soruydu bir zamanlar.
Öğretmen kadınsa "neden yavşayacak mısın?" deme isteği uyanıyor. Ulan evde çalışan ekmek getiren sadece baba mı yahu? Geri kafalı, daha doğrusu bu eski kafalı eğitimcilerin bir an önce revize edilmeleri gerekiyor. Sağda solda güya kamu spotu adı altında toplumsal cinsiyet eşitliği telkin ederken bir yandan bütün bunların varolmasına hala izin veriyorsunuz.
Şahsen benim adıma bu soru her zaman bir travma yaratmıştır. Çünkü annem ve babam ben 10 yaşındayken ayrıldılar ve bu soruya yıllarca maruz kaldım. Her seferinde "annemle babam ayrı, babamla görüşmüyoruz ne iş yaptığını bilmiyorum" cümlesini o kalabalık sınıfta kurmak zorunda kaldım. Bu sebeple de çoğunlukla dışlandım(Özellikle ilkokulda)

Sonra da neymiş anası babası ayrı çocuklar sorunlu oluyormuş. Sorunlu oldukları filan yok. Sizin beyniniz farklı durumlara normal tepki vermeyi beceremiyor. Anne-babasının ayrılığını normalleştirmiş olan çocuğa öyle şeyler söyleniyor ki çocuk kendini savunmaya geçebiliyor ve sonuç; Çocuk sorunlu. Gidin işinize. Benim evime ekmeği her zaman annem getirmiştir. Daima da öyle olacaktır. Bu sebeple bu soru kalıbını şiddetle kınıyorum ve reddediyorum.
babası belediyede çalışıyorsa eğer, yardım isteyecek ondan soruyor. net.
okulun ilk günü vakit öldürmek için sorulan gereksiz soru.
bir öğretmen olarak desteklemediğim yaklaşım tarzıdır efendim, eğitim psikolojisine de terstir eğer sorunun muhattabı öğrenci kitlesi özellikle ilk ve orta okul mensubu ise aralarında üstünlük veya eziklik hissine kapılacak olanlar mutlaka olacaktır, bir nevi prestij aktarımı gibi bir şey iyi veya kötü yönde.

yapmayın gözüm.
Aşırı gereksiz sorularından biri.
Bu daha çok benimle ilgili de olabilir. Çünkü cevabım
"Deri kesiyor"
Katil imajı da yaratıyor hafiften. Zaten topluluk önünde konuşmayı sevmem. Çektim mi bütün dikkatleri? Süper ya.
Ardından da bir sürü soru geliyor. Lan ortaokul çağı çocuğu deri piyasasından ne anlar? Evde babama kendimi çalıştırıp öyle gelirdim. Benim merak etmediğimi öğretmen merak ediyor. Çok mantıklı.
Hiç sevmezdim.

Çünkü o zamanlardaki aklımla babamın yaptığı işten utanırdım bulunduğum sınıfta herkesin babası doktor bankacı mühendis olunca zaten ister istemez utandırırlardı beni.

Çok az bir tecrübeyle bile ayırt edebilirlerdi beni diğerlerinden.

Ya sırf o giyimimden bile anlaşılırdı ama bunu hiçbir öğretmen anlamadı sürekli sordular sürekli başım önde cevap verdim.

Cevap vermeden önce sıra bana doğru ilerlerken ecel terleri dökerdim.

Liseye geçince yapmazlar sandım yaptılar ama ben de yalan söylemeyi ya da doğruyu biraz süsleyerek göstermeyi çoktan öğrenmiştim.

Ha bunu neden yaparlardı bi fikrim yok.

Liseden hiçbir hocam kimsenin babasını kullanmadı ama ilkokuldaki yellozun kullanmadığı tek baba kalmadı.

Hiç ihtiyacı olmasa da "ama bunu da salak işlerime alet etmezsem yetimin hakkı kalır" diyerek kullandı.

Öğretmenlerden liseye geçene kadar nefret ettim ha lisede de nefret ettim ama iyi zeki kültürlü insanların olduğunu görünce durup nefes aldım.

Bence sormasınlar amk.

Söz uçar yazı kalır anket yaptırsınlar ki geçen sene komşu kızından gördüğüm üzere artık o seviyeye atlamışlar.

Ne yapalım burası Türkiye her şeye biraz geriden biraz kurban vererek insanların canını acıtarak yavaş yavaş varıyoruz.
babası olmayan çocukların babam yok ki demesine Allah rahmet eylesin diyip sıradaki kim diye sormasıdır. yaşayan bilir. ..
defalarca dedik ama anlamıyor mallar.

Baban ne iş yapıyor.
annen ne iş yapıyor.
annen baban sağ mı.
annen baban öz mü?
kardeşin var mı?
baban sakat mı?
kaç lira mayış alıyor baban.
evde sizden başka yaşayan var mı?
sana yaklaşan var mı vs vs

Daha bunlar ne ki ne tür sorular var.

baban ne iş yapıyor'a takılmış aptal insanlar sürüsünden başka bir şey değilsiniz. Sırf bu sorular sayesinde binlerce küçük çocuk öğretmenlerinin ihbari ile cinsel istismardan kurtuluyor. Ve bu ihbarı bu ayrıntıyı yakalayanların da büyük çoğunluğu erkek öğretmen.

Salak salak konuşmakla olmuyor bu işler. Siktiğimin sözlüğünde bilgi içerikli entryler girmekten vazgeçmiştim ama bu kadar sığ bu kadar sığır insandan da sıkıldım amk artık.
başlık sözlükte ne kadar da eğitim bilimlerinden habersiz olduğunun göstergesi olmuş.
eğitim fakültelerinde hala bu vb. soruların sorulması yönünde öğrencilere telkin edilir. Çünkü bir öğretmen girdiği sınıfta öğrenciler hakkında her türlü bilgiye sahip olmalı ki ona göre hareket edebilsin. bu bilgiler içinde ekonomik durum da vardır, başka bilgiler de. ancak bu bilgilerin sınıfta öğrencileri sırayla kaldırıp söyle bakalım diye değil, mümkünse anket gibi kağıtlara hazırlanmış sorular şeklinde dağıtılıp bilgi edinilmelidir.
bu bilgilerin önceden alınması ileride büyük potlar kırılmasına engel olabilir ve öğrenci o zaman daha kötü bir duruma düşebilir.