bugün

zamanında yanlış tohumlanmış birinin söylemi. tohumda bozukluk var sanıyoruz.
mustafa kemal'in bile o dönemde bahsi geçen bölgeye kürdistan diye hitap ettiğini bilmeyen eblehin üstad bediüzzamanı karalama çabasıdır. ha gayret azcık daha ıkınn.
said nursi nin tarımdan anlamadığını gösteren beyanat.
"tohumunu sikeyim onun" diye cevap verilesi laftır.
--spoiler--
taşnakçı ermeniler'in başaramadıklarını, onların kuklaları asla yapamazlar.
--spoiler--
mustafa kemal'in bahsettiği kürdistan'a özgürlük vermek amacıyla söylenmiş sözdür. sonuçta bir isyan var işte.
kürt peygambere gelen vahiylerden bir cümledir. müritlerinin cenaze namazlarından sonra fatiha yerine okuduklarıdır.
ben de üstüne işiyorum ki çabuk büyüsün.
muhtemelen yalan beyanattır. ben günlerdir bu iddiayı destekleyecek bir delikanlı insan arıyorum. ama afedersiniz kimsenin götü yemiyor.

bunu dillendirdiği halde ispatlamayan adam orospu çocuğunun önde gidenidir.
(bkz: babadan oğula nesil bunlar)*
(bkz: mustafa kemal in kürdistan tabiri)
http://www.facebook.com/n....php?note_id=211787379068
bir tohumun yeşerebilmesi gelişip büyüyebilmesi için
1- tohum kaliteli olacak
2- kendisini kurtarana kadar kollanıp korunacak esirgenecek

bunu başaracak kimse yoksa üstüne birde tohumu işeyerek sulayacağını sanarsan, dibine işediğin 100 yıllık koca ağaçta olsa onu kurutursun aha durum budur.

bu arada tohumunu ....
bizde diyoruz ki: o tohumlar götüne girsin.
o tohumun büyüyüp fidan olması ancak günümüzde mümkün olmuştur.dileriz elerleyen yıllarda meyve veren bir ağaç olarak varlık gösterir.
'kökünüze kibriti çakıyorum' şeklinde karşılık verilecek, yerinde rahat yatmayasıca kusmuğu.
kesinlikle yalandır. üstad asla böyle birşey dememiştir. ayrıntıları aşağıda görebilirsiniz.

''mütareke devrinde Kürd Tealî Cemiyetinin Reisi Abdülkadir'in kendisini kavmiyetçiliğe yönelen faaliyetlerine iştirake davetlerine karşı merhum Said Nursî şu cevabı vermişti:

- "Allahu Zülcelâl Hazretleri, Kur'an-ı Kerim'inde: "Öyle bir kavim getireceğim ki onlar Allah'ı severler, Allah da onları sever" buyurmuştur. Ben bu beyan-ı ilâhî karşısında düşündüm. Bu kavmin bin yıldan beri âlem-i islâm'ın bayraktarlığını yapan Türk milleti olduğunu anladım. Bu kahraman millete hizmet yerine ve 450 milyon hakiki Müslüman kardeş bedeline birkaç akılsız kavmiyetçi kimselerin peşinde gitmem.

Şark'ta Şeyh Said hâdisesi çıktığı sıralarda mektup yazarak kendisine:

"- Nüfuzunuz kuvvetlidir. Bize yardım edin! diyen Şeyh Said'e merhum Said Nursî, şu cevabı göndermiştir:

"- Türk milleti asırlardan beri islâm'ın bayraktarlığını yapmış, çok veliler yetiştirmiştir. Bu kahraman milletin torunlarına kılıç çekilmez. Kardeşi kardeşe çarpıştırmak doğru olmaz. Böyle kötü ve sakat teşebbüslerden vazgeçiniz!"

Merhum Said Nursî, Van'da bulunduğu sırada, Şeyh Said tarafından bazı aşiret reisleri kendisini ziyarete geldikleri sırada Şeyh Said hareketine katılmayı isteyen bu ağalara şöyle söylemiştir:

"- Yine menfî bir fikirle mi geldiniz? Türk milleti tarihte islâm'ın reisliğini en iyi şekilde yapmıştır. Şimdiden sonra da islâm'ın reisliğini yine onlar deruhte edecektir. Bu yolsuz hareketlerden vazgeçiniz."

1933 yılında Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde merhum Said Nursî şöyle demiştir:

"... Benini ismim Said Nursi iken Said Kürdi ve Kürd diye yâd ediyorlar. Bundan güdülen maksat, hem âhiret kardeşlerimin hamiyet-i milliyelerine ilişip aleyhime bir his uyandırmak, hem mahkemeye adaletin mahiyetine bütün bütün zıt bir cereyan vermektir."

Merhum Said Nursî diyor:

"- Benim gibi ciddi bir muhabbetle Türk milletini seven ve Kur'an'ın senasına mazhariyetleri cihetiyle Türk milletini pek çok takdir eden, altı yüz seneden beri bütün dünyaya karşı koyan ve Kur'an'ın bayraktarı olan bu millete karşı, şiddetli taraftar bulunan; hocalık haysiyetiyle izzet-i ilmiyeyi muhafaza eden; hakaik-i imaniyeyi vazih bir surette teşrih ile ders veren bir insanın on sene, belki yirmi otuz sene zarfında yirmi otuz değil; belki yüz, belki binlerce talebesi sırf iman ve hakikat noktasından onunla fedakârane bağlansa ve âhiret kardeşi olsalar çok mudur? Zararlı mıdır? Hiç ehl-i vicdan, ehl-i insaf bunları tenkide cevaz verir mi?."

Bu derece kavmiyetçilik ve Kürdçülük aleyhinde olan Bediüzzaman Said Nursî'ye, kavmiyetçilik, Kürdçülük isnadı çok zalimane bir iftira değil midir?

"Bediüzzaman'ın kitaplarında böyle bir Kürdçülük fikri var mı? diye o cihetten tetkik edildi. Bilâkis kendisinin, memleketi birbirinden ayırıcı, menfi milliyet fikrî aleyhinde olduğu görüldü. Mektubat adlı eserinde menfi milliyet için şöyle dediği görülüyor:

"Evet, ben Şark'ta doğdum. Fakat felillâhihamd Müslüman'ım. Her asırda kudsî milletimin üç yüz elli milyon efradı vardır. Bu üç yüz elli milyon hakiki, ebedî kardeşleri, üç buçuk milyon Kürde değişmem. Kürdçülük, Türkçülük, Arapçılık gibi menfi milliyet fikri hariçten içimize sokulmuş bir zehirdir, bir frengi illetidir. Dessas Avrupa zalimleri ve Asya münafıkları, bizleri birbirimize düşürüp parçalamak ve yutmak için bu menfi milliyet fikrini aşıladılar. Çünkü onlar "Parçala ve yut" diye birbirimizin aleyhine türlü yalanlar ve iftiralar uydurarak bizi birbirimize düşürürler. Bir zaman dünyaya hükmeden imparatorluğumuzu bu şekilde kardeşi kardeşe vurdurmak suretiyle parçaladılar."

"Yine bir vakit, Mevlâna Rifat namında birisi, Kürdistan devleti kurmak fikri ile Kürd Teali Cemiyeti kurmuştu. Bu cemiyetin reisliğine Bediüzzaman'ı getirmek için yaptıklan teklife:

"- Yaptığınız, milleti parçalamaktır, millete ihanettir. Ben sizin cemiyetinize giremem" diye şiddetli bir surette reddetmiştir.

"Şark isyanını çıkaran Şeyh Said'e:

"- Bin seneden beri âlemi islâm'ın bayraktarı olan bu milletin torunlarına kılıç çekilmez" diye isyandan vazgeçmesi için mektuplar yazmıştır.

"Bediüzzaman'ın eserlerinde Türkler hakkında şu cümleleri görüyoruz:

"işte ey ehli Kur'an olan şu vatanın evlâtları! Altı yüz sene değil, belki Abbasîler zamanından beri, bin senedir Kur'an-ı Hakim'in bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup Kur'an'ı ilân etmişsiniz. Milletinizi Kur'an'a ve islâm'a kale yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz. Müthiş tehacümatı def ettiniz.. "Allah öyle bir kavim getirdi ki onları sever, onlar da O'nu sever. Müminlere karşı şefkatlidir. Kâfirlere karşı hiddetlidirler. Allah yolunda mücahede ederler." ayetine güzel bir mâsadak oldunuz! Şimdi Avrupa'nın frenkmeşrep münafıklarının desiselerine uyup şu âyetin evvelindeki hitabe mâsadak olmaktan çekinmelisiniz ve korkmalısınız.

"Ey Türk kardeş! Bilhassa sen dikkat et. Senin milliyetin islâmiyet'le imtizaç etmiş, ondan kabili tefrik değil, Tefrik etsen mahvsın. Bütün senin mazideki mefahirin islâmiyet defterine geçmiş, bu mefahirin zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmediği halde sen şeytanların vesvesesiyle desiseleriyle o mefahiri kalbinden silme."

"Ve netice itibariyle Said Nursi'nin hayatını Türklerin içinde geçirmesi, ekseri dost ve muhipleri Türklerden olması ve yüz otuz eserini Türkçe yazması ve bütün eserlerinde böyle bir dâvayı reddetmesi onun Kürdçülükle hiçbir alâkası olmadığının kuvvetli bir delilidir..."
yalan bir söylemdir.
hoca gerektiği zaman elinden kalemi bırakmış, talebeleri ile silah kuşanıp ecnebi ordusuna karşı savaşmıştır. tam bir devlet aşığıdır. yıllarca sürgün hayatı yemiş ama asla devletine ve milletine isyanda bulunmamıştır. kürt aşiretleri kurtuluş savaşında isyan edelim dediğinde ''ilk önce beni vurmanız gerekir'' demiştir. sonuç ise hoca tam bir türk milliyetçisi'dir.
(bkz: hazreti muhammedin kürtlere bedduası)
kesinlikle yalan bir söylem değildir tamamı doğrudur. netten üç beş kürt şakirdin yalan yanlış laflarını alıp buraya yapıştırmakla bu pislik örtülmez ve temizlenmez. türkiye cumhuriyeti ağır ceza mahkemelerinde kendini kurtarmak adına türklere sarf ettiği yalakalık vasfındaki cümlelerini vatansever birinin özünden söylediğini düşünmekte ahmaklıktan başka bişey değildir. zira abdullah öcalan şerefsizide yakalandığında ''türkiye cumhuriyetine pkk konusunda hertürlü yardıma ve işbirliğine hazırım'' gibisinden suçunu hafifletici zırvalamalarda bulunmuştu. bunların ortak özellikleridir paçayı kaptırınca dönüvermeler. yıpranmış bir ülkede bir kürt ayaklanmasını daha kaldıramayacak durumda olan zamanın yönetimi tarafından defalarca içeri atıldığı takdirde tekrar tekrar salınmıştır bu zat. kes kopyala yapıştırı bırakıpta iyice araştırın neyin ne olduğunu kendi beyninizde harmanlayıp verin kararınızı. şu an pkk ya ve sözde kurulacak kürdistana verilen tavizleri ben değil bu zatın yönetimdeki talebeleri veriyor. hiç olmazsa geçmiş tarihe basmayan kafanızı dünümüze bu günümüze bakıp biraz aydınlatabilirsiniz. en büyük talebesi amerikada, hıristiyanlarla beraber ortadoğuda kurulmasını istedikleri kürdistan için büyük ortadoğu projesi adına müslümanı müslümana kırdırırken, böyle bir şahsın zihniyetini gerçek müslümanlıkla bağdaştırmakta beyinsizlikten başka bişey değildir. osmanlıya ve dinimize verdikleri zararda ayrıca ele alınabilir.
kürt, kürdistan, özerk bölge, özerk kürdistan, kürt cumhuriyeti...

sıkılmadınız mı dostlar? biraz da farklı bakın, sizce kürtler tece'ye bu kadar düşman bir millet mi? Fatih altaylı'nın dediği gibi durumu büyük türkiye tarzında görmekte mümkün sadece cesaret ve akıl istiyor.

http://www.haberturk.com/...-turklerin-tarihi-firsati