bugün

2 milyon yarışçının içinde iyi bir arkadaştık biz. öss denen merede hazırlanıyorduk.ilginçtir bizi arkadaş yapan öss yine bizi ayırandı.ben kendi tarafımdan yazacağım bu yazıyı. o yüzden biraz subjektif olabülü.

kendisiyle (artık) meçhul bir zamanda meçhul bir mekanda tanıştık( ne artistlik yapıyon oğlum.. sen başında sınıfta tanıştınız işte). ikimizde pek çekingen pek alıngan olmamıza rağmen içimizdeki köylü (kötülemek için değil) bizi iyi bir dost yaptı yada ben öyle zannediyordum.

şöyle başladı her şey

össye hazırlanırkene çok iyi bir grup olmuştuk (her arkadaşla ilgili ayrı ayrı kitaplar yazılır ama ben en kısa olanı seçiyorum) hani ergenlik döneminde gruplaşmalardan bahseder ya pedeloglar, bu oydu işte. çılgınca gruplaşıyorduk. adeta acısını çıkarıyorduk eski günlerin.sevgi pıtırcığı olmuştuk seda sayan misali...

hiç unutmam, kapıdan aynı anda çıkar, koridorda birlikte yürür, merdivenleri aynı anda adımlardık, lavabonun kapısını birlikte açar a-y-r-ı tuvaletlere girerdik.( yuh lan o kadarda değil) ne hikmetse aynı anda çıkar. jölelerimizi saçlarımıza aynı anda sürer aynı tarafa taradık saçlar. idolümüzdün tarık akan. yediğimiz yemek kaşığı içtiğimiz su bardağı kullandığımız diş fırçası hepsi aynıydı. dedim ya gruplaşmanın gözünü ağlatırdık aliminyum.

tabii bu beraberlik sosyal olarak ne kadar aktifse derstede sınıf olarak o kadar aktifdik( sınıf dediğim 11 kişi haa) matematik fen tarih hariç bütün derslerimiz iyiydi! hafta içinin gururuyduk. bir tarafımız kalmıştı aliminyum. parmaklarımız. her soruya parmak kaldırıyorduk. cevapsız bırakmıyorduk. akşamları toplanır derslerimizi yaptıktan sonra ver elini pinpon masası, uzun eşşek sıkıldıkmı geç halaya horona kolbastıya.. yoruldunmu çekirdek - kola kap gel. vur sohbetin demine.. mutlumuyduk ne? mutluyduk. ve ve ve öss gelip çattı.. gelelim kuru fasulyenin faydalarına;baklagil aiesine mensub kurufasulye tam bir vitamin deposu. içerdiği liflerle kırmızı etten farkı yok bu yüzden vejeteryanlara iyi bir alternatif. diyet uygulayanlar için de bir numaralı dost. ayrıva organik tuzlar bakımından çok zengin. kemikleri güçleştirmede sinirleri kuvvetlendirmede doğal bir sihir.çölde bir vaha,okyanusta ada, afrikada kabile... işte kuru fasulye...

nitekim arkadaşlığımıza össnin bir sınır olabileceğine bu geçen süre zarfında tahmin bile edemezdim. ösym yapmıştı yine yapacağını....

ve böyle bitti her şey;

ayrıldık. öyle romantik filmlerdeki gibi değil.gözlerimizin içine bakarak değil... ellerimizi sılov moşında ayırmadık. iki adım atıp tekrar birbirime sarılmadık. bizim ayrılığımız ösym okulları açıkladı farklı okullara düştük ve ayrıldık.bu kadar. kemal dervişin alnı kadar, prekazinin şortu kadar hadisenin sırtı kadar, ata demirerin göbeği kadar açık ve net.

sonraki bir senede kendisine kendisine mesajlar atmama rağmen bir türlü ulaşamadım.ama benden başka diğer arkadaşlarla arıyormuş, duydum müslüm gibi yıkıldım, teoman gibi parçalandım, zara gibi dağlandım, ve doğuş gibi parladım. sonunda fatih ürek dibi haydeee dedim.

facesini sildim numarasını sildim trabzonluyum hani, atara gider yani. ve o gün bugündür görüşmüyoruz. duydumki gözlerimin rengini unutmuş, polisliğe başvurmuş, bidaha hazırlanmış. falan filan.böyle kurudu bir bir fidan.

böyle başladı böyle bitti. aradaki untulmaz hatıralarda bana kalsın neyse bi mani yazarak metni sonlandırmak istiyorum.

sepet sepet portakal
sakın gelme orda kal
zormuydu lan kahpe
ağzından dökülen iki damla bal.

ve nokta (yazıyla nokta)