bugün

insan hayatı vadeli çek gibidir, vadesi gelen çek tahsil edilir bu kadar basit.korksan ne olur korkmasan ne olur duygusu.
cocukların icine dahil olmadıgı durumdur, buyuyemeyenlerinde. *

bence saglıklı bir dusunme bicimi degildir. ayrıca cok cesur olmayı ve ani kararlar almayı beraberinde getirir. kaybedecek bir seyi olmayanların ya da degerlerini yasatamayacaklarını dusunenelerin cok kullandıgı sozdur bu, tehlikelidir. aman.
Kesinlikle var olduğuna inanmadığım bir düşüncedir. eğer bir insan ölümden kormaz ise neden korkabilir ki?**iyi ya da kötü, hayat güzeldir, yaşanacak günler vardır. ölümden korkmuyorum diyerek yapılan hırtapozluğun bir manası yoktur.
"ne ölümden korkmak ayıp/
ne de düşünmek ölümü" demiş şair nazım hikmet.

ölümden korkmuyorum demek gizli bir korku itirafıdır bence. ölümün göze alınabileceği durumlar vardır elbette ama durduk yerde bunu telaffuz etmek aksini düşündürür.
(bkz: denizden korkmak)
ölüm varken sen yoksun, sen varken ölüm yok * *
(bkz: ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm)
(bkz: ben senin için yaşamayı göze almışım)
aslında yaşamanın daha zor olduğunu düşünürsek en olağan, normal şeydir ölümden korkmamak.
Yaşamaktan korkanların, yapacağı şeydir.
ölümü istemek cesaret değildir ama, ölümden korkmak ahmaklıktır.

(bkz: mustafa kemal atatürk)
içini dışını dünyada tuttuğu yolu yani tasavvufu mezara götürecek olanların başına gelmesi muhtemel durumdur. bu bir yitişten kayboluştan çok bir vuslattır tasavvuf ehline. allah yolundan dosdoğru gidene. sevinçle bekler ölümü allaha kavuşmak için.
(bkz: dibe vurmuş bünye tepkisi olarak ölümden korkmamak)
montaigne ninde dediği gibi" ölüm geldiğinde siz yoksunuz, siz varken o yok zaten, korkmak anlamsız".
ölümden korkmam derdik o zamanlar. gençtik. sıralı ölüme inandığımız yaşlardı. kısmetse, nasip olursa, hele bir yarın olsun bakarız sözlerini sarfetmediğimiz dönemler... umarsız, yarının düşünülmediği yaşlar. yaşamadan, hissetmeden iliklerde, edinilen tecrübe gibiydi bahsedildiğinde.

cesaret belirtisiydi kimine göre bu söylem. yaşama bağlıydı bunu diyen, gitmekten ise çekinmeyendi. 'yoo ben korkarım ölümden 'diyense yaşamayı sevdiğini vurgulamak ister gibiydi. yaşamayı sevdiğinden ne kadar emindi, ölümden neden korktuğunu izah edebilecek kadar kelime hazinesi zengin miydi? elbet değildi.

ya da hayatında hiçbir şeyi kaybetmekten korkmayan belirtirdi korkusuzluğunu. tüm endişesi kazanamadıkları olan bu kimse itimat edilsin isterdi bu sözüne.
'korkunun ecele faydası yok' diye girerdi sohbete sonra bir diğeri...

pamuk ipliğine asılı bir halde uzun süre cambazlık yapabileceğine inanmaktı kimisine göre, ölümle hayatında en az bir sefer yüzyüze gelen ise bilirdi pamuk ipliğinin inceliğini... susardı sadece. çok bile yazdım sanırım.

susmak en doğrusu belki..
"zamanı belli olmasada illa gelecek şey değil midir ölüm? kaçış yoksa korkmaya da gerek yok,fayda etmez çünkü"diyen insanın bakış açısıdır.
güneydoğuda askerlik yapanların içinde bulunduğu hissiyat.
ölümden korkmaz ki insan. bir saniyedir o. ya muhteşem bir acıdan sonra, ya uykuda, ya da hiç beklemediğin bir anda gözlerini yumup verirsin son nefesini. o saniyeden korkmaz ki insan.
gitmek istemez sadece insan. ya bırakıp gidilmesi muhtemel ve hiç bir yazaman tamamı bitirilemeyecek yarım kalmış işler topluluğudur gitmek istememe sebebi. ya da bırakılıp gidilmeyecek, gidilemeyecek, gidilirse ne hale geleceğini bile düşünekten korktuklarımızdır.
bazen aklıma geldiğinde, şimdi ölsem ne olur diye esip bi süre düşündüğümde, annem gelir gözümün önüne. ben bir mezardayım. o bir tek an, gelmiş bana. o saniye başımdan geçip gidivermiş diğer milyarlarcasının sonuncusu olarak. nokta demiş. gitmişim. benden yana sorun yok. hiç bir şeyin farkında değilim ve olmayacağım da bir süre daha.
mezarın başında bir kadın oturuyor. en çok gördüğüm, görmeyi en sevdiğim surat... her defasında buraya kadar gelmeyi başarabiliyorum sadece. ne hale geldiğini düşünmeye yetmiyor kalbim. o kadar cesur değilim.
ölümden korkmaz ki insan. ölümün kendisi aslında öyle çok da korkunç değildir. ya bırakıp gitmek istemediklerinizi bırakmak zorunda kalmaktır, ya asla tamamlayamadığınız işlerinizdir, ya da son nefesi vermeden önce duyulabilecek olan acıdır korkulan.
ölümden korkmaz ki insan. o sadece bir saniyedir. nokta der. gidersin...
--spoiler--
ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm ben senin için yaşamayı göze almışım.
--spoiler--
psikoloji ve psikiyatri yi kökten gereksiz kılmak demektir ki yanlıştır,

cesaret denilen şey büyüdükçe, onu sergileyende, koşut büyüklükte bir korkunun da büyüdüğü bilinir.

ama siz yine de korkmayın.

yani.
kaybedecek hiç bir şeyinin olmadığını farkettikten sonra gelinen noktadır.
(bkz: korkunun ecele faydası yoktur)
korkarak ne kadar sağlıklı yaşabilirki insan. zamanının belli olmaması bu sebep için değilmidir.
ne kadar korkarsan kork herşey olacağına varır.
psikatristlerin sıkça sorduğ bir soru vardır; ölümün nesinden korkarsın? korkarsın ama işte nesinden?
herkesin cevabı farklı olabiliyor,herkes başka birşey yüzünden gitmek istemiyor.
kimi acı çekmekten,kimi sevdiklerinden ayrılmaktan kimi hayatı bırakmaktan,kimide iyi yaşayamamış olmaktan ötürü korkar.
benim korktuğum sürece,korkumun nedeni bilinçsiz olmaktı,hiçbişey bilmemek,farkında olmamak,hissedememek
en büyük acı olduğunu düşündüm. bni rahatlatmadı;ölümle ikimizin yanyana olmayacağı gerçeğide,beni bekleyen bir tanrı olduğu zırvalarıda(ki keşke olsaydı).. artık korkutuğum ne ölüm nede yaşamayı becerememek,eimden gelen tek şey ise 'yaşarken ölmek' olucak..
insan ölümden korkmaz, dünyaya yaptığı yatırımları kaybetmekten korkar. bir insanın dünyaya olan yatırımı ne kadar azsa ölümden o kadar az korkar.
çok sevdiği birini kaybeden insanın ölümün aslında ne kadar basit olduğunu anladıktan sonraki halidir.
(bkz: islamı anlamış olmak)
güncel Önemli Başlıklar