bugün

- azro, oluuum naber?
- zuzie, hep mi sulu olursun yaa!
- sulusu mu kalmış azrom benim, kefen hazır!
- harbiden, çak moruk!
- kaptın gider ayak ha!
- şişştt, patron duymasın!
sigara içmek.
insanın sadece kendisinin Tanrısı olduğununun ispatıdır. Çaresiz kalınan anlarda çaresizliğe teslim olmak ancak hiçbir zaman filikaları suya indirmemektir. Zira herkesin kaderi kendi ellerindedir ve kurtulmak isteyen hareket etmeli ve kendi mücadelesini vermelidir. Yaşamın ne seninle ne de sensiz varolacağını bilmektir. Ölümle alay edenler bireysel kurtuluş mücadelesinden zaferle çıkanlardır. Arkada ne sövecek ne de övecek bir kimse bırakmayanlar sadece bunu gerçekleştirebilir. Ve geriye kalan ise son nefeste verilen tatlı bir tebessümdür. Ölümün toplumsal bir anlamı yoktur, ölüm kişinin varlığı ile yokluğu arasındaki öznel muhasebeden doğan yargılar karşısında vicdanın ölçtüğü bir haklılık ya da haksızlık payıdır. Yaşam payda büyüdükçe ölümü haklı kılar.
hayatı iplememek.
sırf gıcıklık olsun diye gülmek.
duble yol yapımı zamanında, mıcır dökülmüş bir yolda; yola göre yüksek bir hızla kaygısız bir biçimde gidiyorsunuz. fakat bir anda çift şerit olan yol hiç bir uyarı lehvası olmadan aniden tek şeride düşer ve sonra tekrar aniden çift şeride geçer. bu sırada siz direksiyonunuzu bir sola kırarsınız ve hemen arkasından şerit değişikliği için sağa. zemin mıcır dökülü olduğundan dolayı arabanız tabiri caise göt atmaya başlar, o an gözünüz hız ibresinin 150 nin üzerinde olduğunu görürsünüz, ve ışık hızıyla zihniniz altınızdaki arabanın tek kapı bir araç olduğunu söyler size. bir an için direksiyon kontrolünü kaybedeceğinizi düşünür, ama son bir çırpınış yaparsınız. bu hafif bir fren dokunuşu, ardından derhal vitesi küçültme ve direksiyonu kaydığınız tarafa çevirirsiniz. o an toparlamışsınızdır arabayı hiç bir kitapda yazmayan kurallara göre. olay o kadar hızlı gelişmiştir ki siz aynadan arkanızda kalan yolun toz duman içersinde olduğunu görürken daha yeni hızlanmaya başlar kalp atışlarınız ve yüzünüzde ufak bir tebessüm belirir. ölümlü bir kazadan yaşama yol almışsınızdır bir kaç saniye içersinde...
(bkz: göte pamuk)
tek bir şey söylemek lazım aslında (bkz: savunma mekanizması) da, tek bunu mu diyeceğim? tabii ki hayır.
ölümle dalga geçildiğinden dem vurup, işte "ben ölümün soğuk yüzünü gördüm.", "ölümün ne kadar acı bişey olduğunu bilmiyolar, dalga geçiyolar." falan gibisinden, ölüm üzerinden pirim yapmaya çalışmak kadar adice değildir.
evet, ben ölümün soğuk yüzüyle hiç karşılaşmadım. toz pembe hayatım. televizyonum falan da yok. ohh böyle bi huşu içindeyim ki sorma gitsin. ondan böyle taşak geçiyorum rahat rahat. böyle, sevdiği insanları kaybetmiş insanların damarına damarına basmak bana tarif edilemez bi haz veriyor.
ne kadar da kolay, küçük emrah bakışları atıp yaralarından bahsedip, diğer insanların duygusuzluğundan bilmem ne dem vurmak değil mi? zaten herkes sözlüğe acılarını paylaşmak, bunlardan dersler çıkarmak, hayatın anlamını çözmek için falan geliyor. böyle toplaşıp sinerji falan oluşturuyoruz. kimse sözlüğe bütün gün işte güçte, hayatın içinde ağzına edildiği için az rahatlamak, kendini delicesine korkutan, rahatsız eden şeylerle dalga geçip, sanki hiç olmamış ya da başına hiç gelmeyecekmiş gibi davranarak unutmaya gelmiyor. hayır buraya, bunların üzerine daha da basıp kanırtmaya geliyoruz biz değil mi? hatta aç ordan sen bi ferdi, bas baba sen! gelip omzuna dokunup üzülme diyecek, o vakur göz yaşlarını silecek biri bulunur elbet.
(bkz: genç yazarlar durumdan rahatsız)
(bkz: ölüm ile dans etmek)
(bkz: azrail ile dans etmek)
gereksiz insan tiplerinin yaptığı muhabbetlerdir.
ölümden sonrakı hayata inanmayan bir kişinin yapacağı iş.
birkaç gündür sırrı sakık'ın oğlunun trajik ölümü üzerinden yapılan hödödür.

kişiye şunu hatırlatmak gerekir: "ölmeyi bayılmak mı sandın a andaval? a deyyus?"
Ölümden korkusu olmayan cesur insandır. Daha sonra arı sokmasından ölür.
'öbür tarafta görüşürüz canım' denilesi.
(bkz: kendimi öldürüp intihar süsü vercem)
güncel Önemli Başlıklar