bugün

Günümüzde tiyatroların yanlızca kostümlerden,akustiği iyi salonlardan, ve oyuncuların performanslarından ibaret olmadığını,şahane ışık ve dekor tasarımıyla gözler önüne sermiş antimilitarist bir Irwin Shaw oyunu.

Konusuna gelince;Amerikan ordusunda ölen bir kaç askerin uyanması ve gömülmeyi reddetmeleri sonrasında savaşı, savaş üzerinde dönen politikaları ve sonunda kendilerini sorgulamaya başlamalarını izliyoruz.
Özellikle uzun zamandır tiyatroya gitmemiş kişilere şiddetle tavsiye edilir.
bu oyunu dün cevahir alışveriş merkezinde izledim. hemde en ön sıradan. (bkz: havamı da atiym de) sadece oyuncuların performansları değil; dekor, sahne tasarımı, aksesuarlar ve özellikle müzikleri de çok etkileyiciydi. cihan canova'yı, musa uzunlar'ı sadece 1-2 metre uzaklıktan seyretmek harikaydı.
ankara dt de mart ayı içerisinde sahnelenecek olan, musa uzunlar ve cihan canova nın sahne performansıyla mükemmel bir seyir zevki vermesini beklediğim oyun.
bugün itibariyle izlemiş olduğum, istanbul devlet tiyatrosunda sahnelenen harika oyun.

oyunun en önemli özelliği, sahne kurgusu, ışık ve ses efektleri,müzikler ile müthiş bir görsel ve kulaksal şölen sunuyor olması, yani neredeyse, sinema filminde hissettirecek kadar etkileyici bir şölen.

oyunculuklar da harika, oyunda en tanınan sima musa uzunlar(iskender büyük dersem bir çok kişi daha kolay hatırlar sanırım), ancak ben oyunun vurucu oyunculuğu onun üzerinde toplanacak zannederken, oyunda ki kalabalık kadrodan müthiş oyunculuk örnekleri izledim.

hazırlayanın, sahneleyenin, oynayanın ellerine sağlık.
17 mart tarihinde ankara akünde izlediğim oyundur.savaşın insan onurunu aşağıladığını anlatan birçok sanat eserinden farkı, savaşın edilgenleri olan askerleri yaşam içinde hiç heyecanı kaybolmayan birer insan olarak ele alması herhalde.savaşa giren binlerce nefer bazı insanlara göre sadece sayıdan ibaret olsa da, askerlerin hepsini teker teker ele aldığımızda ne kadar boktan ve dayanılmaz bir hayatta yaşasalar dahi erkenden, alelade bir mezarda bu hayattan koparılmayı hak etmedikleri anlatılıyor.
akün sahnesinde izlediğim oyun. sahneye çok yakın olmamdan mıdır neden oyundan beklediğimi alamadım. biraz yavan kaldı. belki de kadronun kalabalık olmasındandır ya da sürekli bir o yana bir bu yana kaçışan insanları izlemek sıkıcı geldi. velhasıl kelam oyun beklentimi karşılamadı. ancak dekor ve ışıklandırma hoştu. barut kokusu ve duman sahneyi farklılaştıran güzel unsurlar olmuş.verdiği mesajlar bakımından devlet tiyatrolarında farklı bir yere sahip olduğunu düşünüyorum.
genel görüşün aksine benim pek keyif alamadığım oyun. dekorlara diyecek tek kelime yok gerçekten harikaydı oyuncuların performansları da iyiydi fakat çok sıkıcıydı gereksiz uzunlukta diyaloglar ve boşluklar bulunuyordu bu da benim açımdan keyif almayı engelleyivi bi unsur.
Shaw'un oyununun leitmotifi (ana teması) açık ve kesindir: Başkalarının savaşını yürüten ve buna hayır demeyen dirilere karşı ölülerin ayaklanışını ve gömülmeyi reddedişlerini anlatır. Shaw'un oyununda savaş kapitalistlerin çıkarları uğruna yürütülmektedir. Generaller ve medya onların emrinde, onların işini görmektedir.
Örneğin iki kapitalist, gömülmeyi reddeden ölülerin icabına bakmayı bilmeyen generaller için, "bunlar bizim emrimizde değil mi? Niye para veriyoruz onlara" derler. Basının gerçekleri yazmasının infiale yol açacağını bildiklerinden, ölülerin gömülmeyi reddettikleri haberini, "savaşı zaferle sonlandırana kadar ölülerimiz bile gömülmeyi reddediyor" manşetiyle yayınlatırlar!
Ama mızrak çuvala sığmaz. Ölülerin neden gömülmeyi reddettikleri açıktır: Diriler savaşa karşı çıkmadıkları için ölüler karşı çıkmaktadır. Gömülmeyi reddeden altı askerin hikayesinin ardından ölü ve diri askerler silahlarını artık "düşman" askerlerine değil, tam da Karl Liebknecht'in tembihlediği gibi, kendi komutanlarına doğrulturlar.
http://www.militan.net/?p=2441
"Irwin Shaw’un Ölüleri Gömün’ü"
başarılı, keyifli bir oyun. ancak oyunda musa uzunlar dan beklediğim oyunculuğu görememek hayal kırıklığına uğramama sebep oldu. bunda musa uzunlar ın oyuna alkollü bir şekilde gelmesinin büyük payı var elbet. bu sebeple de kendisi replikleri karıştırdı ve oyunculuğu da umulduğu gibi olmadı. bunun dışında diğer oyuncular gayet başarılıydı.

oyunda bolca sigara tüketimi yapılıyor. olur da ikinci kez gitme kararı alırsam, bileti en önden alıp bir sigara da ben yakarım. kimse de rahatsız olmaz, yakılan onca sigaranın içinde benim yaktığımda karışır gider. *
antimilitarist bir oyun. yaklaşık beş yıldır devlet tiyatrolarında sergilenmekte.

--spoiler--
+ bundan böyle cephede içki içmeyi yasaklıyorum!
- peki askerlerimizi sarhoş edemezsek general... nasıl savaştıracağız?
--spoiler--

--spoiler--
+ bu ayağa kalkan ölüleri derhal etkisiz hale getirin!
- hayır. bunu yapmayacağım general. neden biliyor musunuz? çünkü bu lanet savaşta, yapılması gereken en doğru şey, ayağa kalkmak!
--spoiler--

--spoiler--
+ savaşın kat i surette devam etmesi lazım. komşu ülkeleri de etkilemesini sağlayacağız. endüstrimiz için bu gerekli. her şeyi planlayacağız.
- peki, her şeyi biz planlıyorsak... generalleri ne diye ordunun başına koyuyoruz?
+ ...
--spoiler--

--spoiler--
+ çocuklar bir yoksulun hayatını kolaylaştırmaz webster. bir yoksulun hayatını hiçbir şey kolaylaştırmaz!
--spoiler--

--spoiler--
+ ben bir ölüyüm evet! bir kadına dokunamam! ama onun gülüşünü duyabilirim. yürürken hafif hafif sallanan kalçalarını izleyebilirim. rüzgardan havalanan eteklerinin heyecanını kalbimde duyabilirim. bunlar, yaşadığım sefil hayatın bana borcu!
--spoiler--

--spoiler--
+ bir insan kendi isteğiyle mezara gitmeli! albayın biri haritada herhangi bir yeri renkli iğnelerle işaretledi diye değil!
--spoiler--

evet, baştan aşağı mesajla, iletiyle, sloganla dolu bir senaryosu var. metin, çevirinin azizliğine mi uğramış yoksa orijinali de zaten böyle yavan mıdır onu tam kestiremedim. ancak eksiklik var.

izleyiciye sunulması gereken bir mesaj varsa, böyle oyun sürecinde 75 kere, milletin gözüne sokula sokula değil, hissettirmeden, hafifçe sunulmalıdır diye düşünüyorum. yine dt de sahnelenen at isimli oyun vardır mesela, izleyenler bilir. mesajı bir kez verilmiştir o oyunun. "tüm toplumlar, hak ettikleri şekilde yönetilirler" tamam bu kadar. bitti gitti.

ama bu oyunda sürekli "savaş kötüdür" "bu bizim savaşımız değil" "yoksullar eziliyor" "silah endüstrisi" "din istismarı" "işin içinde para var" "insanlar boşu boşuna ölüyor" "yapmayın etmeyin" tandanslı ifadeler her sahnede veriliyor.

diyaloglar, ölen askerlerin eşlerinin olduğu sahnelerde gereksiz yere uzatılmış. bazı oyuncuların, cidden, devlet tiyatrosu kadrosuna nasıl alındığını bile anlamadım. o kadar yeteneksizdiler.

musa uzunlar "nerden geldim ben buraya amk" ifadesiyle oynuyordu sanki. tavırlarından ötürü onu oyunun içinde hissedemedim. karakterini hissedemedim.

efektler dışında elle tutulur hiçbir başarısı yok oyunun, ki ben efekt meraklısı olsaydım aksiyon filmi izlemeye giderdim zaten. tiyatroya değil.

tam karşılamaz ama illa da savaş konulu bir oyun izlemek isterseniz yanık ı tercih etmenizi salık veririm. bu oyundan kat be kat iyidir.

metal fırtına nın sahnelenmiş hali. beğenmedim. yakıştıramadım.
şu sıralar dokuz eylül mühendislik oyuncuları(demo) tarafından hazırlanan ve oldukça iddialı gelen tiyatro eseri.