bugün

buna maruz kalanın sadece bizim apartman olmadığına inanç taşıdığım absürd durumdur.

efenim komşu kişi vefat etmiştir, tüm komşuları olarak her türlü son vazife yerine getirilmiştir ve aradan zaman geçip ''ahh ah, necla hanım yapardı kısırı en güzel'', ''rahmetli turgut bey hiç geciktirmezdi aidatı'' olarak hafızalarımızda nişane gibi yerini almıştır.

zaman geçer ve hatta binaya mantolama bile yaptırılır. kışlar yazları, yazlar kışları gördüğü yerde skecek gibi kovalar gider. fakat o da nesi? ''bu ay ne kadar soktular acabası'' denilerek posta kutusu karıştırılırken bizim neclaya, turgut emmiye yığılmış gelmiş faturalara ilişir göz. anılar dolaşır kafada istemsiz. keşke arabasını yanlış park etti diye kapısına işemeyeydim dersin, o kekin tarifine portakal kabuğu yerine portakalı bütün at demeyeydim dersin.. sonra ulan dersin, adam öldü gitti hâlâ kitleme peşindeler. o an işte hayatın bir kelebeğin kanat çırpışı arasında sıkışıp kaldığını, ne denli kısa olduğunu anımsayıp gözümüz uzaklara dalar.. daldığı yerde erdal beyin sulu sulu çöplerini yine vakitsiz şekilde kapıya koyduğunu görür de ana avrat söverek çıkarız bu uhrevi ruh halinden. çok uzun sürmez bu hûşu. yine döneriz bok püsür sıkıntıları büyütme merasimlerimize.

tanım: insanı duygulardan duygulara sürükleyen durumdur.
korkutmayın lan adamı. yakıt faturasımı?