bugün

başlığı açıklamaya gerek yok sanırım, okuyunca anlayamıyorsanız söyleyecek sözüm yok.

hayat denen bu nane çok ilginç, ölüm denen sonu devamlı olarak bizlere unutturmak için elinden geleni yapıyor. zihinlerimizi devamlı olarak maddiyata kaydırıyor, onun bunun derdine düşüyoruz ve bazen parada, bazen aşkta, bazen vatan sevgisinde, bazen milliyet aşkında, bazen ise inanç uğruna başkalarına düşman oluyoruz. kendimizden hiçte farkı olmayan birilerine, hiç tanımadığımız insanlara nefret kusuyoruz.

besbelli hayar kandırıyor bizi ve kıçıyla gülüyor embesilliğimize. ırak'ta, filistinde ölen çocukların, kadınların, insanların tek nedeni onların hayatlarını birilerinin nefretlerinden daha öenmsiz görmeleri. bu satırları yazarken sözlüğe kimbilir kaç kişi kürtlere, ermenilere, alevilere, türklere veya kendisi gibi olmayan insanlara nefret dolu entryler yazıyordur ve bu yazıları okuyanlara o lanet nefretini bulaştırıyordur. rekabeti anlıyorum, başkısının başarısından daha iyisini yapmak için emek harcamak elbetteki kutsal fakat rekabet denen o duyguyu fanatizme bandırıp kine bulamanın mantığı ne onu çözemiyorum.

eğer bir gün bir savaş çıksa nasıl davranırım diye çok düşündüm, 27 yaşındaki eşşek kadar olmuş ben, başkalarını, hiç tanımadığım insaları öldürecek kadar nefreti zihnime yükleyebilirmiyim diye bu gün çok düşündüm veya benden farklı bir inança veya milliyete sahip birini sırf benden farklı diye düşmanca öldürebileceğimi düşündüm. bunları düşündüğüm için bile suçuluk duygusuyla, oturup yaramaz çocukların büyüklerinin karşısında mızıldayarak oturdukları gibi oturup bunları yazdım.

bunları düşünmeme neden olan şey tv'de izlediğim bir savaş görüntüsüydü.
şerefini, namusunu, paranı pulunu, itibarını hepsini bir anda çalıp bir insanın gitmesi sonucu düşman olmaktır.
öfke var bir de.bazen öyle öfkeleniyorum ki bir cinayet işlesem sanki dünyanın en huzurlu insanı olacakmışım gibime geliyor.zaten o cinayetleri zmanın da işleseydim şimdi bu karanlık, ıslak ve pis kokan sokakta olmazdım.gecen çöplerin içinde bulduğum bir kağıt parcasında şöle yazıyordu."komşumun günde 2 kilo et yiyen köpeğine bir müddet baktım." insanlarının kimisinin açlıktan öldüğü, kimisinin açlıktan ölememek için hayasız olduğu şu dünyada bu olay rezaletti.ki 2 kilo eti ortalama 35-40 liraya aldıklarını düşünürsek; bu kadar para veya bu kadar parayla yaptıkları adi işler için en yakınlarını satan, zor zamanlarında bırakıp giden birçok insan tanıyorum.duyguların tarifini unutturacak kadar derin izler bırakan.kafamdan bunlar geçerken ellerimde öfkeden oluşan kasılma ve karıncalanma önce boynuma sonra da adeta beynimin derinliklerine yükseliyor.öyle kızıp, bunalıyorum ki işte o an o köpeğin sahibini, o köpeğe bakan kişiyi ve ve adi menfaatleri için insanları satan o insanlardan herhangi birini çok büyük rahatlıkla öldürebilirim.ancak o zaman sakinleşebilirm.
Sevgi'nin yaratıcılık geliştiremediği insanda kendisini yok edicilik olarak göstermesi.
güncel Önemli Başlıklar