bugün

öğrenciyi ödev yapma konusunda nefret etme durumuna getiren o nadir bulunan hocalardan herhangi biridir.
zaman geldi çattı o derse giriyorsun. dersin sonunda inanılmaz bir ödev ile karşılaşacağını bilmek seni biraz soğutuyor derse iştirak etme ve dinlemek konusunda. hocanın monoton sesi ile birlikte süre gelen iğrenç dakikalar baş göstermeye başladı. vıyvıdı da vıyvıdı konuşan bir hoca var tam karşında ve seni dikizleyen felfecir gibi iki adet göz. sıraya yatsan yatılmaz, o sıkıcı anların kurtarıcısı olan telefon oyunlarını oynasan oynanmaz durumdasın. vakit ilerliyor ama nasıl ilerliyor? adeta saniyeler dakika gibi geçiyor. sürekli saate giden gözlerin her baktığında geçen 3 dk ya lanet ediyor. tam da mutlu sona ulaştım derken hocanın meşhur repliği baş gösteriyor. ''evet arkadaşlar sayfa 67 den 124 e kadar özetleyip geliniz haftaya. tabiki ilk haftadan anlattığı ödev kapağıdır, yok dosyalayıp getirmektir gibi çok ciddi gösterilen bu eylem oldukça can sıkıcı geliyor. dersten kurtulmanın verdiği mutluluk ve ödevin getirdiği hüzün ile birlikte yaşanılan trajikomik durumda cabası. can sıkıntısı ile ayaklarınızın sürünerek çıktığı sınıftan eve gidip bir kaç bir şey yazsam sözlüğe düşüncesi ile ilerliyorsunuz. evet kurtuldunuz ama kurtulmak denirse buna.